BÖLÜM 1
Yazarın ağzından
Narin ve hızlı hareketlerle gidiyordu küçük kız. Kimseye çarpmayı umursamıyor gibiydi. Aslında çevresinde olanlardan habersizdi. Çünkü kimse ona çevresine bakmayı öğretmemişti. Halbuki baksa köşede duran sarışın kızın onla arkadaşlık kurmak istediğini anlayacaktı. Karşısında ki çocuğun ona sırıtarak bakmasına kızacaktı. Onu neredeyse her gün izleyen çocuğa sinir olabilecekti. 2 metre uzaklıkta olan kavganın farkına bile varmadı küçük kız. Halbuki bir baksa onları ayırabileceğini bilecekti. Çünkü kavganın taraflarından biri kendi kuzeni Akın’dı. Ve kavga onun için çıkmıştı. Ama o umursamadan yoluna devam etti. Ne de olsa otobüsü kaçırmak onun için önemliydi. Aslında çok dikkatli bir kızdı. Sadece çevresine bakmayı öğrenememişti. Otobüs her geçen gün kız için eğlenceli bir hale geliyordu. Yaşlı teyzelerin dedikoduları, yer vermeyen gençlere kötü kötü bakanlar ve en sevdiği şey olan arkadaş grubuyla otobüse binen gençlerin yaşlı teyzelere karşı kendilerini savunmaları. Aslında genç kız istediği an özel şoförünü çağırabilirdi. Ama istemiyordu. Aslında otobüste biraz olsun twitter’dan uzaklaşması onun yararınaydı. O da bunu biliyordu. Asla o zengin züppelerden olmamıştı küçük kız. Bu yüzden devlet okuluna gidiyordu. Bunun için annesiyle ettiği kavgaların sayısını hatırlamıyordu bile. Ama devlet okulu bile ona çevresine bakmayı öğretememişti.
Aslında kız bugün çok heyecanlıydı. Çünkü kuzeni Akın onlara gelecekti.
Akın Kara:
Tam bir zengin züppesi
Popüler ve kibirli ( aslında sadece dışarıdan görenler için çünkü küçük kızımızın en yakın arkadaşı)
Çok yakışıklı ve sempatik
Aşırı zeki
Twitter da binlerce takipçisi var
Sarı saçları ve bal rengi gözleri
Hayvan gibi kasları
Ve 1.75 boyuyla Türkiye’nin sayılı çapkınlarından. (evet bu yaşta bu kadar çapkınlık)
Ama küçük kız için her şeyi yapacak bir çocuk Akın Kara. Çünkü küçük kız onun tek gerçek arkadaşı, sırdaşı, çocukluğu. Ona bir zarar verene bin zarar verecek kadar çok seviyor küçük kızı. Ama küçük kız fark etmiyor Akın’ın tüm yaptığı kavgaları. Her zaman ki küçük kızımız işte. Çevresinde ki insanları tek bakışta çözebilir ama asla dikkat etmez. Zaten dikkat etse Erva Kara olamazdı. Farklı olmasaydı bu hikaye de işi olmazdı. Ben de asla anlatmazdım bu hikayeyi. Neyse biz kızımıza geri dönelim artık. En son heyecanlıydı. Evet artık otobüsten indi ve her zenginin aksine küçük bir daireye yürüdü. Aslında genellikle tek kaldığı için bu ev ona yetiyordu. Babası o 10 yaşındayken ölmüştü ve küçük kız savunmasızca kalmıştı hayatta. Babası öldükten sonra da böyle bir kız olmuştu. Babası ona bir oyun öğretmişti ama babası ölünce oyunu oynamayı bırakmıştı küçük kız. Oyunun adı FARK ET’ti. Her zaman babasıyla parklara gidip insanları anlamaya çalışırlardı. Kız çok eğlense de artık bu oyunu oynamıyordu. Ama babasını çok özlediği zamanlarda bu oyunu oynardı. Eskiden tahminleri başarılı olmasa da şimdi babası kadar başarılı bir insan sarrafı olmuştu. Annesi ise kendini işe adamıştı. Genelde annesi İstanbul’da ki büyük yalıda yaşardı. Arada kızının yanına gelirdi. Tabi ki bunu Erva istemişti. Asla o aptal zenginler gibi olmadığını söylemiştik. Bu yüzden Ankara’da bir apartman dairesinde yaşıyordu. Telefonu son model bir şey değildi. Elbiseleri de normal insanların giydiklerindendi. Buna bir tek Akın kızardı. Onun da ona göre normal olan zengin hayatı yaşamasını isterdi. Ama bunun imkansız olduğunu o da biliyordu. Ama Akın Erva’nın çok güzel bir kız olduğunu biliyordu ve zengin hayatına dönerse onun değişeceğini sanıyordu. Erva’nın farklı bir kız olduğunu başta söylemiştik. Bu yüzden Akın hayatında ilk defa yanılıyordu. Erva asla değişmezdi basit bir iki zengin oyunlarıyla. O Erva’ydı. Kendini çok çirkin sanan ve kendinden nefret eden, insanların onla asla konuşmayacağına inanan ve Akın’ın onunla sadece kuzeni olduğu için konuştuğunu sanan aptal bir kızdı. Kendini tanımıyordu. Çevresine dikkat etmediği gibi kendine de dikkat etmiyordu. Bol kıyafetler ve kulaklıklarla kimsenin onu fark etmeyeceğini sanıyordu. Aslında bu yaptığı onu daha çok öne çıkarıyordu. Ve soyadı. Kendisi kimsenin anlamadığını sansa da öğretmenlerin hepsi bunun farkındaydı. Ama önemsememeleri söylenmişti. Onlar da bunu yapıyorlardı. Önemsemiyorlardı. Tabi ki Erva yine aptallığını öne çıkararak yanlış anlıyordu. Aslında Erva’yı tanımlamak gerekirse gece siyahı düz saçları ve koyu mavi gözleriyle girdiği her ortamda dikkat çekiyordu. Çok güzel ve düzgün bir fiziği vardı ama o fiziğini bol kıyafetlerle saklıyordu. Tam bir insan sarrafıydı. İnsanların her bakışını anlayabilirdi ama artık çevresine dikkat etmiyordu. Her zaman kulaklıkları kulaklarındaydı. Kendini çevreden soyutluyordu. Çevresinde ki hiç kimsenin onla arkadaş olmayacağını düşünüyordu. Kısaca aptal bir kızdı. Çok zengin olmasına rağmen fakir hayatı yaşayacak kadar aptal. Tabi kimilerine göre bu mantıklı olabilir. Ama Erva’nın çevresindekilere göre bu aptallıktı. Ben bunları size anlatıncaya kadar Akın Erva’nın yanına gelmiş onun yanaklarından öpüp sarılmıştı. Erva’da yüzünde olan hafif morluğa kızmış ve “Yine hangi kız için kavga ettin Akın!” diye sitem etmişti. Akın yine senin için diyememiş ve susmuştu. Erva söylenerek yüzünde ki morluğa buz tutmuştu. Şimdi de birlikte bir şeyler atıştırıyorlardı. Az sonra olacaklardan habersiz gülüyordu Erva. Hayatını değiştirecek şeyler başlayacaktı birazdan. Sadece fark etmiyordu o. Eski Erva geri dönecekti.
ERVA’NIN AĞZINDAN
Akın yine kavga etmişti. Anlayamıyorum o asla bir kıza değer vermez ki. Bana bile değer vermez. Nasıl oluyor da iki günde bir bir kız için kavga ediyor. Aslında Akın’a değil de karşı tarafa üzülüyorum. Çünkü Akın bazen çok acımasız olabiliyor. Birlikte bir yerlere gittiğimizde biri bana bakarsa onu öldürür. Ben bunları düşünürken Akın bana dikkatlice baktı. Gözlerini yukarıya dikti ve elleriyle oynuyor. Beni dışarı çıkaracak. Ama bu sefer olmaz ya. “hayır Akın kabul etmiyorm. Her nereye gideceksek” dedim. Her zaman ki gibi şaşırıyor aptal çocuk.
“Ya Erva sen kesinlikle bir cadısın. Her seferinde nasıl anlıyorsun ki. Daha sana söylemeye karar bile vermemiştim” diyor hafif bir sitemle. Dudaklarımda hafif bir gülüş oluşuyor. O kadar zeki olmasına rağmen asla nasıl bulduğumu bulamıyor.
“Akın, Akın, Akın hala anlayamıyorsun. Herkes sana zeki diyor ama bulamıyorsun. Çok ayıp.” Dudaklarımda hala bir tebessüm var. Şimdi de bana sinirlendi ve beni ikna etmeye çalışacak az sonra. Tabi ki onla gideceğim. Sadece yüzünde ki çok bilmişlik ifadesinin yerini şaşkınlığa bırakmasını seviyorum. Tam ağzını açmıştı ki
“Tamam ikna etme çabalarına başlama geleceğimi biliyorsun. Ama önce üstümü değiştirip twittera bakmam gerek.”
Yine şaşkınlıkla bakıyor bana. Ama sonra gözlerinde muzip bir ışıltı oluşuyor. Yaşasın bir şeyler söyleyecek bana. Beni mutlu edecek bir şeyler.
“Twitter bu kadar çok önemliyse senin takipçin olabilirim.” Şaka mı bu! Süper bir şey. Popüler kuzenim benim takipçim olacak. Evin içinde zıplayabilirim.
“Akın seni seviyorum. Ve şuan evin içinde zıplayacak kadar mutluyum.bekle laptopumu alıp geliyorum.” Laptopum her zaman ki yerinde ve twitter açık. Sabah çıkarken açık bırakmış olmalıyım. Ve bir bildirimim var. Ona bakmalıyım sonra Akın’a veririm.
Yazarın ağzından
Erva yaklaşık yarım saattir ekrana bakıyordu. Hayatını değiştirecek şey ekranda duruyordu. Aslında hayatını değiştirecek şeyin başlangıcı ekranda duruyordu. Akın’sa Erva’yı merak edip odaya dalmıştı. Tam neler oluyor diye soracakken Erva çığlık atmıştı. Akın bu çığlığı biliyordu. Ekranda yazan şee ise kimse inanamazdı. Ekranda ne mi yazıyordu?
“Egemen Soykan seni takip etmeye başladı.”
Ekranda yazmayan şey ise o gerçek bir takipçi. Hayatın artık onun elinde Erva. Uyarısıydı …

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Takipçim
Teen FictionHer zamanki gibi twitter'da boş boş dolanıyordum. Bildirim sesiyle bildirimlerime baktım. Nerden bilebilebilirdim ki o bildirimin benim hayatımı değiştireceğini. "Egemen Soykan seni takip etmeye başladı" !!! Dikkat!!! Bu aptal bir kızın hikayesidir...