Sanırım hayatımda insan oğlu kadar nankör biri görmedim. Nefissiz. Hayatım boyunca aşağılanmaktan ben bile bıkmışken insanların bıkmaması beni şaşırtıyordu. Nasıl bunca kinle yaşıyorlardı ki ?
Peki bir insan kendi canından olan bir şeyden öylece vazgeçer mi ? Benim ailem benden öyle bir geçti ki .
Babam dediğim insanın beni bir adama öylece vermesi, annemin ise gözü yaşlı öylece durmasının üzerinden 1 yıl geçmişti. Koskocaman bir yıl. Yalvarışlarım , ağlamalarım hiçbir fayda vermemişti.
Peki o bir yılda ne oldu ?
Aşağılanmaktan, hırpalanmaktan , ezilmekten başka hiçbir şey yapmamıştım. Ben onun gibi bir insan tanımamıştım .
Benim kocam diyemediğim adam aşağılık herifin tekiydi . Benden nefret ediyordu . Sadece nefret . Öyle bir kin le doluydu ki içi beni gördüğünde aşağılamaktan ve ezmekten zevk alıyordu.
Beni görmediğin de mutlu oluyordu .Gerçekten suratında mutlu bir gülümseme oluyordu. Arkadaşları eve geldiğinde ise beni bodruma yolluyordu . O bodrumda saatlerce hatta gün boyu oturduğumu hatırlıyordum. O kadar soğuktu ki iliklerime kadar üşüyordum.
Benden utanıyordu . Bunu suratıma avaz avaz bağırdığından beri ondan uzak durmaya çalışıyordum . Ben onu utandıracak hiçbir şey yapmamıştım . Ama nedensizce ediyordu işte .
Bana bunca zaman yaptıkları beni çok yaralamamıştı.Beni defalarca kez aldatmıştı. İlk o zaman bu lanet yerden gitmek istemiştim. Ama gidecek hiçbir yerim yoktu ki .
Bu adamdan başka gidecek hiçbir yerim yoktu . Ama biliyordum bir gün bu lanet evden kurtulacaktım.
*************
Hiçbir zaman tam anlamıyla uyuyamıyordum. Sabah olmasını dört gözle bekliyordum. Bu evden kurtulmayı. Kenarda sessizce çalmaya başlayan telefona takıldı gözlerim. Ah , onun işe gitme saati yaklaşmıştı.
Yataktan yavaşca doğruldum. Kenarda ki kıyafetlerimi giydim. Merdivenlerden aşağıya inip mutfağa girdim. Ona kahvaltı hazırlayacaktım. Hızla masayı hazırlamaya başladım.Aslında bu masayı boşuna hazırlıyordum. Çünkü o benim yaptığım şeyleri yemezdi .
Duyduğum ayak sesleriyle hızla salona doğru yürüdüm . Üstünde bedenine tam oturan bir takım vardı. Kalıplı bir bedeni vardı ve esmerdi . Biraz uzun saçlarını düzgünce taramıştı. Dolapta duran çantasını aldığı zaman gideceğini anladım.
" Acar ?. "
Başını bana doğru çevirdi.
" Ne var ?."
" Kahvaltını yapmayacak mısın ?." Alayla gülümsedi .
" Sen gerçekten tam bir aptalsın ." Sesi keskindi.
Kapıya doğru adım atınca hızla onu durdurdum.
" Bekle biraz. Benim ihtiyaçlarım var ."
" Bundan banane ."
" A-ama Acar ben-"
" Senin ihtiyaçların umurumda bile değil ."
Hızlı adımlarla evden çıktı. Derin bir soluk alıp bıraktım . Önceden ihtiyaçlarımı ben karşılardım. Birikmiş param vardı. Ama bitmişti. Ondan böyle bir şey istediğim için kendimden nefret ettim. Tam mutfağa doğru ilerleyecekken zil çaldı. Yavaşça ilerleyip kapıyı açtım.
" Sinan ?"
" Merhaba yenge " diyerek genişçe gülümsedi.
" Merhaba ."
" Nasılsın?" diye sordu bana sarılırken.
" İyiyim sen nasılsın?"
" İyiyim bende , abim çıktı mı?"
" Hı hı." diye onaylarken sofraya doğru yürüdüm.
" Allahımmm sofraya bak." derken sandalyeyi çekip oturdu. Demliği alıp bardağına çay doldurmaya başladım.
" Mila, abim hala aynı mı?"
" Ne zaman aynı olmadı."
Sinan hafifçe kafa sallarken tereddütle bana baktı . Ne var gibi kafa sallayınca bana tamamen döndü.
" Çalışmak ister misin?" deyince heyecanlandım.
" Ne işi peki?"
"Sekreterlik"
" Bu çok güzel olur . Ama Acar izin vermez ki ."
" Ben abimle konuşurum Mila ."
" Sende biliyorsun olmayacak bir şey için çabalamaya değmez . O beni evden dışarı çıkartmıyor."
" Sen istiyor musun peki?"
"Hem de çok ."
" Biraz daha düşün bence yenge . Dediğim gibi ben abimle konuşurum."
" Tamam sinan."
Güzelce kahvaltı edip Sinan'ı yolcu ettim. Bulaşıkları makineye koyup yukarı kata çıktım. Odamıza girdiğimde her şey yerdeydi.
O kadar dağınıktı ki bıkmıştım bundan. Yerdeki kıyafetleri alıp banyoya ilerledim. Orayı halledip salona indim . Her gün böyleydi işte . Bu kadar . O kadar canım sıkılıyordu ki .
Köşede film setleri vardı . Çoğunu izlemiştim zaten . Rastgele bir film alıp izlemeye başladım. Zaman bir tek böyle geçiyordu.
Saat öğleye geliyordu . Yemek yapmam lazımdı. Ayağa kalktığımda çalan zille birlikte kapıya doğru yürüdüm. Açtığımda Acar kıpkırmızı bir suratla karşımda duruyordu . Ellerinde kâğıtlar vardı.
" Sen öldüreceğim."