°Sept et Demi°

1.5K 146 135
                                    


⚪️ Christmas'a Özel New Bölüm ⚪

- TOMBALA!

Avazı çıktığı kadar bağıran kişi Jungkook'tu. Yine bir yılbaşı gecesi, evsiz barksızlar hanı olarak gelen geçen Hao'nun evinde toplanmış, tombala oynanıp çekirdek çitleniyordu. Evin tek kızı olan Yoon, odasına çekilmiş, kapısına kocaman bir şekilde "BENİ RAHATSIZ ETMEYİN" yazılı bir pankart koyup ışıklarını kapatmıştı. Mingyu, Seokmin, Jungkook üçlüsü tombala oynarken, ailenin babası gibi Wonwoo'da çerezleri araklayıp televizyonda milli piyango çekilişlerine bakıyordu. Hao, ise temiz hava almak için markete kadar gitmişti. Elinde bir iki paket cips, soju ve çerezle eve dönerken birden telefonu çaldı. Arayan Junhui'ydi.

- Bu gece, bana 00.05'de mesaj atar mısın?

- Gece gece bu yüzden mi aradın beni?

- Özledim..

-..

- Cevap vermesende konuşur musun benim için? Lütfen bugün için.... Beni görmezden gelmesen ben.. Hık..

- Bir dakika, ağlıyor musun sen?

- Hao... Neden... Beni sevmiyorsun?

- Sen içki mi içtin ya? İki günlük tanıdığım birini nasıl sevebilirim, kendine gel?!

- Ama.. Ben.. Hık... Seni çok... Seviyorum.. Hık...

- Hey, hıçkırmayı kes, nerdesin söyle geliyorum!

- Bilmiyorum... Ama burda sen yoksun.. Onu biliyorum...

- Off seni koca bebek, dua et centilmenimdir, gelip seni alacağım 😒

- OLMAZ! BEN... ERKEĞİM.. SEN PASİFSİN!... HIK

- Ne diyorsun ya, şu an düşündüğün şey bu mu???

- Düşündüğüm tek şey... Sensin.. Hık..

Hao, birazcık... Çok azcık da olsa meraklanmıştı. Eve doğru giderken, Jun'un evinin yolunu hatırlamaya çalışıyordu. Birkaç defa ev adresini, kayıt odasındaki belgelerde görmüştü. Hayır, kesinlikle bakmamıştı. Ama görmüştü. Hatırladığı parçaları kafasında canlandırmaya çalışırken kendi evinin önüne vardığını fark etti. Cebinden anahtarı çıkaracağı sırada, sokak lambasının önünde diz çökmüş bir adet Jun gördü. Yanılmış olabileceğini düşünerekten gözlerini ovalasa da gördüğü kesinlikle Jun'du. Hemen elindekileri yere bırakıp, Jun'un yanına koştu. Jun ilk başta Hao'yu tanıyamadı. Leş gibi kokuyordu. Bu kadar aşık olmasını saçma bulsa da Hao, onun için üzülüyordu. Bu yüzden elini onu yerden kaldırmak için uzattı. Fakat o kadar güçlü değildi bu yüzden Junhui'nin  elini tutup kalkmak için Hao'yu çekmesiyle Hao, dengesini kaybedip Jun'un üzerine düştü. İkisi de yerdeyken, ve göğüs kafesleri birbirine değerken Hao birkaç saniyeliğine nefesini tuttu. Kalkmak için yeltendiğinde Jun, Hao'nun belinden tutup kendine bastırdı. Hao, çok fazla heyecan yapmıştı. Ona göre nedeni, korkmasıydı. Fakat Jun bunu anlamış gibi elini geri çektiğinde, Hao hızlıca toparlandı. Ardından yere serili olan Jun, Hao üzerini temizleyene kadar yanındaki sokak lambasının direğinden destek alarak ayağa kalktı. Jun'un gözleri tekrar dolmuştu ama bu sefer ağlamadı.

- Hao.. Gelmişsin..

Minghao, sadece başıyla onayladı, gözlerini kaçırıyordu. Öyle ki Jun ile aslında çok yakın olduğunun farkında bile değildi. O sırada mahalledeki geri sayım seslerini duydu ve başını tam kaldırdığında, dudakları Jun'unkilerle buluştu.

(Bu resmin gece ve dışarıda olduğunu hayal edin)

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

(Bu resmin gece ve dışarıda olduğunu hayal edin)

Dudaklarını çekmek istese de Jun'un başı çok ağırdı. Ya da çekmemek için bahanesi çoktu Hao'nun. Nefret ediyordu bundan ama aynı zamanda istiyordu da. Adeta ikilemin içine düşmüştü. Taa ki Wonwoo'nun "EUZUBİLLAHİMİNEŞEYDANİRRACİM BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM! MİNGHAO'YA TECAVÜZ EDİYORLAR!" diye bağırıp Jun'un kafasına bot atması ile ayrılmışlardı. Hatta Jun, aniden ortalıktan yok olmuştu. Minghao, neye şaşıracağını bilemiyordu. Liste uzundu.

1- İlk öpücüğün bir erkek tarafından olması.
2- Bu erkeğin, sapığı olması.
3- Bundan zevk alması.
4- Bölündüğü için sinirlenmiş olması. (???)
5- Düz olması.
...
Ancak eve geldiğinde yavaş yavaş kendine gelebildi. Çünkü o sırada Wonwoo, özür diliyor; Jungkook "Ben de istiyoruğğmm" diye ağlıyor ve Mingyu Hao'ya işte benim oğlum bakışlarını atıp kahkaha atıyordu. Seokmin ise "NEDEN BANA DA ANLATMADIN AĞAĞAĞAĞA" diyerek en tiz sesiyle bağırıyordu. Minghao, yalnızca ayaklarını sürterek odasına geçtikten sonra kızarmaya fırsat buldu. Ve elini hemen telefonuna atıp şu sözleri yazdı:

[CHAT ROOM⏺️]

xuminghao_o:
⚪ SALAK! ☑️
*İletildi, 00.05 ☑️*

X°X°X°X°X°X°X°X°X°X°X°X°X°X

°Straight °|JunHao°Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin