Soluk - 1

320 30 15
                                    

Yağmur sesi beni rahatlatan sayılı şeylerdendi. şimdi de odamdaki küçük pencerenin kenarına tünemiş elimdeki telefonla ardı ardına çakan şimşeklerin fotoğrafını çekmeye çalışıyordum. dakikalarca süren uğraşlarım sonucu bir kaç kare fotoğraf yakalamayı başarmıştım.

midemin gurultusu şimşeklerin sesini bastırmaya başladığında mutfağa gidip dolapları karıştırmaya başladım. dolapta bulduğum makarnayı hazırlarken telefonumun sesiyle irkildim. arayan annemdi. 

Sömestr da ailecek! tatile gidiyorlardı ancak ben 2. dönem notlarımı yüksek tutmak adına oturmalı ve ders çalışmalıydım!. Yo hayır notlarım düşük falan değildi ama asla annem için yeterli olmamıştı. Daha önce 2 kere hırsız girdiğinden babam da evi 1ay yanlız bırakmak istememişti. anlaşılan beni yalnız bırakmak kimsenin umurunda değildi!

"Efendim anne "

"Kızım Mersine vardık biz. Yavrum kapıları kilitle, ocağa dikkat et derslerini aksatma, telefonu da açık tut aradığımda ulaşabileyim canım benim oldu mu? "

"Tamam anne halamlara selam söyle "

"Tamam yavrum güle güle "

Alışılmışın aksine annemle aramda 'anne-kız'  ilişkisi yoktu. Bazen ona haksızlık ettiğimi düşünsem de beni bu hale getiren en büyük etkenin o olduğunu göz önünde bulundurarak kendimi ondan soğuk tutmaya özen gösteriyordum.

Telefonu kapatıp düşüncelere daldım. Son 5 aydır hayatım ne kadar da değişmişti. Sürekli yanlış zamanda yanlış yerde olmak doğamda var sanırım. Hayattan kendimi soyutlamaya çalıştıkça hayatın beni oyuna katılmaya zorlaması diye düşündüm.

Bu arada ben Çağla. Ruhen görebileceğiniz en zayıf,  en sorunlu,  gelecekten hiç bir beklentisi olmayan bir kızım. Belki başka zamanda farklı bir yerde doğmuş olsam her şey çok farklı olabilirdi. Ailem , arkadaş çevrem...

Annem aşırı hırslı bir kadındı. Bunu okula başladığım ilk günden beri fazlasıyla hissediyordum. Daha birinci sınıftayken bile hep rekabet içindeydim.  En iyi olmak güzeldi. okul hayatım boyunca hep övülmüş olmak gururumu okşamıştı. ama üzerimde sürekli bir baskı vardı. En küçük şeyden etkilenen, ufacık sorunda stres yapan bedenim bir süre sonra Error vermişti. ortaokulun sonlarına doğru saçma sapan hastalıklara sahip olmak beni iyice bunaltmıştı. Boyuma göre oldukça az olan kilom anoreksik gibi görünmeme sebep oluyordu oysaki ben strese girdikçe kendimi yemeğe veriyordum. Mideme sürekli giren kramplar yüzünden defalarca serum yemiştim. Hatta bir keresinde ertesi günkü sınava yeteri kadar çalışmadığımı düşünen annem beni uyanık tutmak için zorla fazlaca kahve içirip beni kafein komasına sokmuştu! Gece boyu uyuyamamış gündüz de akşamdan kalma gibi gidip sınava girmiştim ve ismimi bile yazamamıştım. Millet arkadaşlarıyla gezerken ben evde oturup hayatı sorguluyor ve tabiki annemin zoruyla derslerime çalışıyordum. 

Derslerinide en iyi olmanın kimsenin umurunda olmadığını anlamam biraz zaman almıştı. Annem ve öğretmenlerim hariç tabi. Okulun en tatlı çocuğu benim derslerimi zerre kadar umursamıyordu  mesela, ya da sınıfın popüler kızları işte. Ben sadece farkedilmek istemiştim. Yaşadığım hayattan mutsuzdum ve annemin gölgesinde kalıp en güzel yıllarımı mahvetmesine izin vermemem gerektiğini farkettim. Olmak istediğim kişinin, annemin olmam istediği kişi ile yakından uzaktan alakası yoktu.

Zaman geçtikçe kendimi keşfetmeye ve çevre edinmeye başladım. Zeki bir kızdım, kimseye kendimi beğendirme çabasında olmamıştım. Müzik zevkim, espri anlayışımla çevre edinmem de zor olmamıştı. Kontrol edilmekten nefret eden bir kızdım ve ailemin beni kısıtlamaya çalışması ters tepiyordu. İkisi de benden tamamen farklı insanlardı. Anlaşamıyorduk çünkü beni anlamak için çaba sarf etmiyorlardı. Belki de beni düşünüyorlardı ama bu bana zarar veriyordu işte. Ben onlar için yaşamıyordum sonuçta ama onlar hep burnunun dikine gidiyorlardı. Onlara kızdığımda onları cezalandırmak için yapabileceğim en iyi şey kendimi harcamaktı sanırım.

Babam yine telefonumu kurcalarken en yakın arkadaşım Melih'e attığım mesajları görmüş ve kıyameti koparmıştı. Normalde bütün mesajları silerdim ama o kalmış işte. Güya ben kendimi kullandırtıyormuşum, safmışım, babam anlamasın diye arkadaş ayağına yatıyomuşum falan. Bana güvenmemesi beni deli ediyordu ve bu ilk değildi her gün aynı kavgayı yapIyorduk. Ben aptal değildim. Sanki sevgilim olsa öğrenmesi umurumda olurdu da! Hem ben kendini kullandırtan kızlardan hep nefret etmişimdir. Bardağı taşıran son damla bu olmuştu babama bu olaydan sonra çok sinirlenmiş ve soluğu Semihin yanında almıştım. Kendisi tanıyabileceğiniz en adi insanlardan biridir. Muhtemelen okulda ona aşık olmayan kız yoktur ve o şerefsiz de bunu çok iyi değerlendiriyor işte. Kendimce babamı cezalandırmak istiyordum ve içip fotoğraflarımızı çekip babamın görmesini sağlamıştım. O da Semih'in nasıl biri olduğunu az çok biliyordu ve küplere binmişti. Muhtemelen bu olaydan sonra bana güvenmesini falan bekleyemezdim ama bunu yapmasam bile o zaten bana ömür boyu güvenmeyecekti ki. Onun açısından bir şey değişmemişti yani.düşüncelerinde haklı çıkmıştı!. Neyse ki halamlar her yılki gibi annemleri Mersine çağarınca babamın beni azarlayacak fazla zamanı olmamıştı. Beni evde yanlız bırakacağı için karşı komşumuz Semiha ablayı tembih etmeyi unutmamıştı tabi. Kadın cadalozun tekiydi. daha ilk gün olmasına rağmen şimdiden 4 kere gelip kontrol etmişti bile beni. En azından annemler 1 ay yoktu işte.

Bütün bunlar olurken benim notlarım hala çok iyiydi. Çünkü bu benim eğitim öğretim adı altında farklı diyarlara uçup ailemden oldukça uzakta huzurlu bir üniversite hayatı geçirmem için tek şansımdı. İstanbula gitmek istiyordum. Babam gibi pinpirikli biri orada yaşayamazdı. İşini bırakıp gelemezdi de zaten. 

Telefonumdan gelen mesaj sesi ile düşüncelerimden ayrıldım. mesaj Semihten di.  

 '' Bu gece buluşmaya ne dersin güzellik? Geçen geceden pek bir şey anlayamadım.''

Semihin attığı mesajı okuyunca kendimden iğrendim. Bir an için kendimi o tiksindiğim kızlar gibi hissettim. Ama sonra kendime gerçekleri hatırlattım. Onun beni kullanması falan söz konusu değildi hatta ben onu kullanmıştım. Sarhoş olup kendi telefonumla bir kaç fotoğraf çektikten sonra bardan uçarak uzaklaşmıştım.

''Üzgünüm bu gece işim var. Ve aslında bakarsan başka zaman da seninle görüşmek istediğimi pek sanmıyorum bunun için bir daha mesaj atma istersen.''

Gayet kibar bir şekilde kendimi ifade etmiştim bence.Tencereden makarnanın köpükleri taşmaya başlayınca kapağı açtım. sosu da hazırlayıp makarnayı tepsiye koydum ve salona geçtim.televizyonu açıp düzgün bir kanal ararken telefonumun çalması ile irkildim.Arayan Semih'ti.

''Benden öyle kurtulamazsın güzelim. ''

''Ne oluyor Semih. Buluşmak istemiyorum sadece ne büyütüyorsun?''

''Bu akşam benimle buluşacaksın o kadar. Beni tehdit etmek zorunda bırakma Çağla''

''Neyle tehdit ediceksin acaba çok merak ettim.''

ne saçmalıyordu bu şimdi?

''Almanya gezisinde sarhoş olup Kaan'ın odasında uyanmıştın hani. Hiçbir şey hatırlamıyordun Çağlacım sanırım bir kaç fotoğrafla hafızanı yerine getirebilirim.''

.....

vote ve yorumlarla göre yb gelicek ^^

solukHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin