Yemeklerimizi bitirir bitirmez kalkma teklifinde bulunmuştum. Babam sorun çıkarmazken, annem biraz daha durmak istediğini, birilerini gördüğünü, konuşmak için yanlarına gitmemiz gerektiğinden falan bahsetmişti. Açıkçası çok da dinlememiştim. Kopuk kopuk cümleler hatırlıyordum. Sonuç olarak kendimi daha önce hiç tanışmadığım insanların masasında bulmuştum.
‘’Ada da bayılır. Değil mi Ada?’’ Annenim bana seslendiğini duyunca kafamı kaldırdım. İrileşmiş gözlerle masadakilere bakıyordum. Konuşmayı dinlemediğim her halimden belli oluyordu. Tam karşımda annem bana gözlerini dikmiş, sözünü onaylamamı isteyen bakışlar atıyordu. Yanında, bu tanımadığım ailenin annesi oturuyordu. Annemin diğer yanında babam ve -yine belirtiyorum- tanımadığım ailenin babası oturuyordu. Bense ailenin benim yaşlarımdaki kızının yanına oturmaktan başka bir çare bulamamıştım.
Kız fazlasıyla cana yakındı. Mavi gözleri ışıltıyla parlıyordu. Beyaz tenine zıt ama çok hoş görünen siyah saçları beline kadardı. Ah, hem de çok güzeldi. Bazen böyle kızların yanında kendimi fazlalık olarak dünyaya gelmiş gibi hissediyordum. Defolu bir malın, yanlışlıkla diğer ürünlere karışıp, halka sürülmesi gibi.
Ben konuşmanın tek kelimesine dikkat etmez, konuşmaya katılmazken yanımdaki kız konuşmanın merkezi gibiydi. O kadar zıttık ki. Kıyafetimizden bile anlaşılıyordu.
Ben mor elbisenin içinde hala kendimi yabancı hissederken, o rengarenk straplez bir elbise içindeydi. Gerçi annesi benim gibiyse belki oda zorla giymiştir ama bu kadar sıcak kanlı olması kendi isteğiyle giydiği teorime daha uygundu.
‘’Tabi, bayılırım.’’ Dedim kısık bir sesle. Annem memnun bir şekilde bana baktı.
‘’ O zaman Luna’yla birlikte gidebilirsiniz. Neredeyse her gününü orada geçiriyor.’’ Dedi annemin yanındaki kadın.
‘’Bence de bu çok güzel bir fikir bayan Swan.’’ Dedi annem benim adıma konuşarak. Bu yapmasından nefret ediyordum.
Tam ağzımı açmış itiraz edecektim ki annem öyle bir uyarı bakışı attı ki oturduğum yere sindim.
Annemle bayan Swan konuşmaya devam ederlerken, annem –adını yeni öğrendiğim- Luna’ya iltifatlar yağdırıyordu. Her cümlesinden sonra gözlerimi devirmemek için kendimi zor tutuyordum. Bu işkenceye daha fazla katlanamayacağımı anlatan bir bakış atmak üzereydim ki yanımıza tekrar o garson çocuk geldi.
‘’ İçecek bir şeyler ister misiniz acaba?’’ sesi çok yakınımdan gelince kendimi toparlayıp düzgünce oturdum.
‘’Ah, çok teşekkürler Dylan. Bence beyaz şarap hepimiz için uygun.’’ Dedi bayan Swan gülümseyerek.
Dylan… Dylan! Hani şu uzak durmam gereken Dylan. Bara bakmak istesem de yapamıyordum çünkü arkamda kalmıştı. Eğer dönersem de çok dikkat çekerdi. Tek çare tuvalete gitmekti.
‘’İzlinizle.’’ Dedim ve yavaşça yerimden kalktım. Annem hala Luna ve onun yaptığı spor dallarıyla ilgili konuştuğundan fark etmedi bile. Yanlış kişinin kızı olduğumu düşünmeye başlamıştım.
Tuvaletin olduğu yeri bulmak amaçlı etrafa bir göz attım. Tabelayı görünce oraya doğru yürümeye başladım. Etrafa bakarken barı da görme fırsatım olmuştu ama o çocuk yoktu. Kaşlarımı çatarak tuvalete girdim.
İçerisi boştu. Lavabonun önüne duvarı kaplayan bir ayna koymuşlardı. Aynanın sağ ve sol uçlarında nostajik görünen kahverengi camdan yapılmış lambalar etrafa kızılımsı bir ışık veriyordu.
Duvarda küçük renkli taşlardan, birbirini devam eden şekiller oluşturulmuştu. Mozeleyi andırıyordu. Odanın arkasında kabinler turuncu kapılarıyla ortama uyum sağlıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mucizesi Eksik Hikaye
RandomKız aşık olur, erkek aşık olur, birlikte olurlar Kız aşık olur, erkek başkasına aşık olur, kız platonik sevmeye devam eder. Kız başkasına aşık olur, erkek kıza aşık olur, erkek platonik sevmeye devam eder. Aşkın kanunu bellidir. Ya karşılıklı severs...