0.1

16 1 0
                                    

Niçin Olduğunu bilmiyorum. Sende bilmiyorsun. Büyük olasılıkla Tanrı da bilmiyor. Bu sadece hayat meselesi, hepsi bu.

- Yongsan-gu, Seul ( Güney Kore)
12:23

Birinin arabamın camına vurduğunu duyduğumda sıçrayarak doğruldum. Ani bir sancı boynuma saplandı ve hissettiğim acı, yüzümü buruşturmama sebep oldu.

Sadece uyuklamıyor, düpedüz uyuya kalmıştım. Her şeyi tekrar yaşıyordum. Ama şimdi gri bir Gwangju sabahıydı ve dışarıdaki her kimse, cama tekrar vurmuştu.
Başımı sancıdan çekinerek yavaşça çevirdiğimde, kafasında siyah eşarbıyla annemin bana bakmakta olduğunu gördüm.
Biran için sadece camın iki yanından birbirimize baktık ve kendimi hayvanat bahçesinde bir kafesteymiş gibi tuhaf bir şekilde çıplak hissettim. Sonra ağzım devreye girdi, gülümsedim ve camı indirdim.

" Anne?!"

" Sen olduğunu biliyordum," dedi annem ifadesiz bir sesle.

" İn de boyunu posunu göreyim."

İki bacağım da uyuşuvermişti. Kapıyı açıp arabadan inerken tabanlarıma binlerce minik iğne batıyormuş gibi hissediyordum. Annemle bu şekil de hazırlıksızken görüşmeyi hiç beklemiyordum. Kendimi nöbetteyken uyuyakalmış ve aniden çağrılmış bir güvenlik görevlisi gibi hissediyordum.

Nedense annemi daha ufak tefek, daha güvensiz görünmesini beklemiştim, ama görünüşe bakılırsa beni olgunlaştıran seneler, anneme hiç dokunmamıştı.

Annemin beni yakalayışı neredeyse eşsizdi. On yaşında küçük bir kızken cumartesi sabahları annemin yeterince uyuduğuna kanaat getirdiğimde kapısını tıklayarak onu uyandırırdım. On iki yıl sonra, bütün gece uyanık kalmaya çalışmış, ama sonunda tuhaf bir pozisyonda uykuya yenik düşmüş yorgun bir çocuk gibi yeni arabamda uyumuşken beni yine aynı şekil de uyandırmıştı.

Şimdi saçlarım dağılmış, yüzümde hafif ve biraz da aptalca bir gülümsemeyle annemin karşısında dikiliyorum. Minik iğneler hâlâ ayaklarıma battığı için ağırlığımı sürekli bir bacağımdan diğerine veriyordum. Bu hareketi her yaptığımda annemin tuvalete gitmek isteyip istemediğimi sorusunu hatırladım ve hareketsiz kalarak iğnelerin batmasına izin verdim.

" Merhaba anne. "

Annem hiçbir şey söylemeden bakınca korku, eski yuvasına dönen korkunç bir kuş gibi yüreğimi kapladı. Annemin bana sırtını döneceğinden, ucuz hırkasının arkasını göstererek uzaklaşacağından ve beni burada tek başına bırakıp gideceğinden korkuyordum. 

Annem sonra ağır bir yükü kaldırmadan önce derin bir soluk alan adamlar gibi iç geçirdi. Konuştuğunda sesi öylesine doğal, öylesine hoşnuttu ki kötü düşüncelerimi unutmuştum.

" Merhaba Sun Yeon, " dedi annem.

" İçeri gel. Mutfağın penceresinden bakınca sen olduğunu anladım. İş yerini arayıp hasta olduğumu söyledim. Hastalık izinlerim birikmiş. "

Annem arkasını dönüp artık yerlerinde yeller esen iki saksının arasındaki basamaklara yöneldi. Hâlâ devam eden uyuşukluktan dolayı yüzümü buruşturarak üç adımda anneme yetiştim.

" Anne? "

Annem dönünce hiç vakit kaybetmeden ona sıkıca sarıldım. Biraz geri çekilip ona baktım. Annemin suratında  kucaklanmak yerine gasp edileceğini düşünmüşçesine bir korku ifadesinin belirdiğini gördüm. Sonra hatları gevşedi ve annem de bana sarıldı. Giysilerinin arasına koyduğu lavanta torbasının bıraktığı koku genzimi doldurunca şiddetli, acı, aynı zamanda tatlı bir nostalji hissine kapıldım. Bir an için ağlayacağımı sandım, annemin ağlayacağından ise adım gibi emindim; dokunaklı bir An'dı. Geri çekildiğimde annemin gözlerinin kuru olduğunu gördüm.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Dec 16, 2019 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

LOVE Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin