8 Nisan
Sevgili Varvara Alekseyevna!
Evet anacığm. evet iki gözüm, dernek bu garibin payına
da böyle bir gün düştü! Evet Varvara Alekseyevna, şaka et-
tiniz bu ihtiyarla, eğlendiniz! Ama suç bende, bütün suç bende! Yaşıma başıma bakmadan aşka meşke kalkıştım ...
Bir kez daha söylüyorum anam babam: Insan bazen çok tu-
haf oluyor, çok! Ne söyledigi anlaşılmıyor. Neye varıyor bu-
nun sonu? Hiçe ... öyle saçma, boş şeyler çıkıyor ki ortaya. Tanrı korusun! Gücenmiyoruın size, anacıgım. O ınanasız,
çıtkırıldım mektubum aklıma geldikçe yüzüm kızarıyor.
Daireye de öyle bir kibirli gittim ki, sorrnayın! Kuş gibi ha-
fif hissediyordum kendimi. Durup dururken, bayram yerinde bir çocuk gibi neşelenmiştim. Içim içime sıgmıyordu,
neşeliydim! Hevesle sarıldım masamın üzerindeki kağıtlara ... ama sonu ne oldu! Çevreme şöyle bir bakınca her şeyin gene eskisi gibi... kül rengi, kara oldugunu gördüm. Hep aynı mürekkep lekeleri, aynı masalar, kağıtlar . .. ben de hiç değişmemiştim ... Kendi kendimi aldatmanın alemi var mıydı? Neydi bütün bunlann nedeni? Güneşin ısıtınaya başlaması, gün dogarken ulkun kızarması mı? Bu muydu nedeni? Avluda olmadık şey yokken içeri dalan o tath kokular neydi! Galiba hayaldi bütün bunlar! Insan bazen kendi duygulannı anlayamıyor, saçmahyor. Aşın, budalaca bir yürek coşkunluğudur bunun tek nedeni. Eve zar zor gelebildim. Durup dururken başım müthiş ağrımaya başlamıştı. (Sırtımı mı üşüttüm nedir?) Aptal gibi, havanın iyi olduğuna, ilkbaharın geldiğine kandım. Ince bir pardösüyle çıktım dışarı. Duygularımı da yanlış anladı nız canım. Bütünüyle ters yönden aldınız. Beni heyecaniandıran babaca bir duyguydu, ancak bir babanın eviadına duyabilecegi o temiz duygu. Çünkü size yetimliginizi ununurmak görevini aldım üzerime. Öz babanızın yerini tutacagım ... Bunu bütün
içtenliğimle, yürekten bir akrabanız olarak söylüyorum. Ne derseniz deyin, halk arasında söylendiği gibi "suyunun suyu" da olsa, gene akrabanızım. Hele şimdi en yakın akrabanız, koruyucunuz sayılırım. Çünkü kendinize en yakın bildiğiniz, yardım beklediğiniz insanlardan yalnızca kötülük gördünüz. Şiir konusundaysa size şunu söyleyeceğim anacığım: Bu yaşta şürle uğraşmayı yakıştıramıyorum kendime! Boş şeydir şiir! Şiir yüzünden şimdi okullarda çocuklara sopa bile atıyorlannış ... şiir dediğiniz şeyin değeri de bu kadardır zaten! Rahatlık, huzur, şu bu üzerine neler yazıyorsunuz bana Varvara Alekseyevna? Anacığım benim, öyle titiz bir insan değilimdir ben, kanaatkarımdır, şimdikinden güzel de hiç bir zaman yaşamadırn. Bu ihtiyarlık günlerirnde fazlasını ne diye isteyeyim? Karnım tok, üstumde başımda var, ayaklarım da çıplak degil. Daha ne istiyorum! Kont soyundan gelmedim ki daha çoğunda olsun gözüm! Babam soylu degildi, geliri de benimkinden azdı. Muhallebi çocugu değilim! Gelgelelim, doğrusunu söylemek gerekirse eski oturduğum yer buradan çok daha iyiydi. Bir kere, daha genişti anacığım. Şimdiki odam da iyidir elbette. Hatta bazı bakımlardan daha bir hoşuma gidiyor. Bunu hiçbir zaman inkar edemem, ama eski evimi gene de özlüyorurn. Biz ihtiyarlar, yani orta yaşlılar, eski şeylerimize pek bir bağlı oluruz. Aslında küçücük bir odaydı; duvarlan ... ne olmuş duvarlarına! Değişik bir yanı yoktu duvarlannın. Önemli olan bu değil hem ... ama düşündükçe gene de bir hüzün do luyor içime ...
Geçmiş kötü bile olsa, anısı tatlı bir elem verir insana. Beni
üzen çirkin bir olayı bile sonralan çirkinliğinden sıyrılmış,
hoş bir biçimde anımsarım. Huzur içinde yaşıyorduk Varvara'cık. Toprağı bol olsun, ihtiyar ev sahibemle çok iyi geçiniyorduk. Onu da amınsadıkça içim sızlıyor şimdi! Çok iyi bir kadındı, kirayı da pek düşük alıyordu. Kocaman kocaman şişlerle bez kırpıntılarından hattaniyeler örerdi. Başka bir iş yapmazdı. İkimiz bir mum yakar, birlikte aynı masada çalışırdık Maşa adında bir kız tarunu vardı, -bebekligini bilirim- şimdi on üç yaşındadır. Öyle yaramaz bir şeydir ki! Durduğu yerde duramazdı, hep güldürürdü bizi. Üçümüz güzel güzel geçinip gidiyorduk. Uzun kış gecelerinde yuvarlak masamızın başına oturur, çayımızı içer, sonra işe koyulurduk. Maşa yaramazının canı sıkılmasın, gene başlamasm diye yaşlı kadın bazen masal anlatmaya başlardı ona. Ne hoş masallardı onlar! Değil çocuk, aklı başında bir adam bile kendini tutamaz, dinlemeye koyulurdu. Doğru söylüyorum! Kaç kere işi gücü bırakmış, çubuğumu yakıp onu dinlemeye dalmışımdır. Bizim yaramaz geçerdi kendinden. Küçücük elini pembe yanağına dayar, o güzelim ağzını açar, öyle dinlerdi. Masal biraz korkuluysa ninesine sokulurdu. Seyretmeye doyamazdık onu. Mumun bittiğinin farkına varmaz, dışardaki kar fırtınasım duymazdık. Mutluyduk Varvara'cığım. Yaklaşık yirmi yıl yaşadık böyle. Gene
gevezeliğe daldım! Belki hoşunuza gitmedi bu anlattıklarım. Ben anımsadıkça, fena oluyorum ... hele böyle sular kararmak üzereyken ... Tereza bir şeylerle uğraşıp duruyor. Başımda bir ağrı varki sormayın gitsin. Sırtımda ağrıyar biraz. Tuhaf tuhaf düşünceler doldurmuş kafaının içini, sanki onlar da ağnyorlar. Bugün pek canım sıkılıyor. Varvara'cığım! Neler yazıyorsunuz öyle, kuzum? Nasıl gelirim size? Komşular ne der sonra meleğim benim? Oraya gelmem için avluyu geçmem gerekiyor. Bizimkiler farkına varırlar. llgilenirler ... söylentiler, dedikodu alıp yürür, yanlış anlarlar bizi. Olmaz canım benim, iyisi mi yarın ayinde görürüm sizi. Böylesi daha akıllıca. Hem ikimiz içinde tehlikesiz olur. Size böyle bir mektup yazdım diye gücenmeyin anacığım Baştan sona bir kez daha okudum onu. Saçma sapan şeyler karalamışım. Varvara'cık, yaşlı, bilgisiz bir adamıın ben. Gençligimde kitap almadım elime, şimdi de iş işten geçti artık, aklıma bir şey girrRiyor. Ne yalan söyleyeyim anacıgım, güzel söz etmeyi beceremem. Doğru dürüst bir şey yazmaya kalksam elime yüzüme bulaştıracagımı biliyorum. Bunu bana başkasının söylemesine, benimle alay etmesine gerek yok. Bugün pencerede gördüm sizi, evet perdeyi nasıl indirdiginizi gördüm. Hoşça kalın. Allahaısmarladık. Tanrı korusun sizi!
Hoşça kalın!
Varvara Alekseyevna.Yürekten dostunuz
Makar DevuşkinNot: Meleğim benim, artık hiç kimseyi yermiyorum. Boş yere diş göstermeyecek kadar yaşlandım! Hem alay konusu olurum öyle yapsam. Atasözü ne der: Kazma kuyumu, kazarlar kuyunu.
Canım okurlarım. Bu kitapı beyendiğseniz 🌟tuşuna basarak. Bana destek ola bilirsiniz. Allahısmarladık.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
İnsancıklar
Chick-LitAh şu masalcılar! Yazacak yararlı, hoş, kişiye haz veren bir şey bulamazlar da, ne kadar pislik varsa dökerler ortaya!. . Yetkim olsa yazmayı yasak ederdim onlara! Ne biçim şeylerdir yazdıkları? Okurken ister istemez düşünüyor insan ... Kafasını...