Ne kadar süredir yolda olduklarını bilmiyordu Adam. Yanındaki kız bir hayli mutlu ve heyecanlı görünüyordu. Arada bir bakışıyorlar, kız sonra kendi kendine bir şarkı mırıldanarak önüne dönüyor, yolu takip ediyordu.
Küçük, mor bir Volkswagen Beetle'dı bu. Kız '67 model olduğunu söylemişti arabanın. Benzin kokusu arabanın her yanına yayılmıştı. Bir hayli eski koltukların orasında burasında paçavraya benzer yırtıklar bulunuyordu. Vites kutusunun arkasında bir küllük vardı ve içinde bir hayli fazla adette sigara izmariti ve kül bulunuyordu. Radyo yeni olan tek şeydi adeta arabanın içerisinde. Kız, Bluetooth özelliği bile olduğunu söylemişti radyonun. Bu, sevindiriciydi. Arada kız telefonunu radyoya bağlayıp, canının istediği şarkıyı açabiliyordu. Camlar ise sorunluydu, bir noktadan sonra sağ ön cam daha fazla açılamıyordu. Hızlı giderken bu, bir sorun olmuyordu fakat yavaşladıklarında ya da durmaları gerektiğinde, içerideki sıcaklık oldukça bunaltıcı olabiliyordu.
Küçük kedi arka koltukta uyuya kalmıştı. Çok korkmuş olmalıydı. Acaba susamış ya da acıkmış olabilir miydi? Gerçi, öyle olsa, miyavlayıp dururdu herhalde. Kediler kadar sahiplerine kendilerini baktıran başka bir hayvan yoktu doğrusu... İşin en ilginç yanı ise, bu tip belli başlı bilgilerin Adam'ın hafızasından silinmemiş olmasıydı. Acaba başka neler hatırlıyordu? Konuşabildiği başka bir dil var mıydı? Ailesi var mıydı? Çocukları ya da... ya da başka bir evcil hayvanı... ya da belki de anne babası... Bu düşünceleri şimdilik beynin arka odasına bir yere, epey tozlu bir köşeye sürüklüyordu. Beynini bu şekilde kullanabilmek hoşuna gidiyordu hatta. Küçük bir ev olarak kurduğu hafızasına yeni aldığı bilgileri düzenli bir şekilde ekliyordu. Her oda belli birtakım bilgiler için ayrılmıştı. Orta derece önemli olanlar salondaydı, çok önemli olanlar kendisi için özel olan bir küçük bir odadaydı, gereksizler kömürlüğe ya da kullanılmayan boş bir odaya bırakılıyordu, önceden sahip olduğu ve kaybetmediği bilgiler ise kilerdeydi... Çok eğlenceli buluyordu bu özelliğini.
"Ee, hiç konuşmayacak mısın?" dedi kız. "Hastaneye daha çok var."
"Düşünüyordum," dedi Adam.
"Anlıyorum. Senin için çok zor olmalı. O kadar güzel bir arabayı arkada bırakmak... Söylesene, başka biri yoktu, değil mi? Sadece sen..."
"Öyle hatırlıyorum," dedi Adam tereddütle.
"Öyle hatırlıyorsun. Pek güzel. Emin olduğun bir sürece problem yok yani?" dedi alayla Eve. En azından Miskin iyi durumda.
"Miskin? Ha... kediyi mi diyorsun?"
"Aynen," dedi kız. "Adını 'Miskin' koydum. Bir sakıncası yoksa tabii..."
"Yok, hayır," dedi gülümseyerek Adam. Tekrar arkaya baktı. Kedi horluyordu. Güldü.
"Ona bir isimle hitap etmediğini fark ettim," dedi Eve. "Yoksa yeni tanıştığım hayvanlara isim takma gibi bir huyum yoktur." Gülümsedi.
Adam da güldü. "Doğrusu hatırlamıyorum," dedi.
"Kafanı çok sert vurmuş olmalısın," dedi Eve. "Başka hatırlayamadığın bir şeyler var mı?"
Adam tuhaf tuhaf baktı.
"Pardon. Yanlış sordum. Yani, hatırlayabildiğin bir şeyler var mı?"
Adam, kıza hafıza sorunundan bahsetmişti. Ona karşı dürüst olursa daha güvenilir dururdu, ki böylece kızı daha yakından tanımaya da olanak sağlamış olurdu. Tamam, kız tanımadığı bir adamı arabasına almış olabilirdi ama onun iyi bir insan olduğu ne malumdu? Belki de yolda gördüğü herkesi arabasına atıp, sonra onları bir göl kenarında sessizce öldüren bir seri katil olabilirdi pekâlâ. Kim bilir, belki de kız deliydi ve gördüğü herkesi arabasına alıyordu, zira onun yaptığını bir deli yapabilirdi herhalde... Aklına değişik türden birçok senaryo geliyordu Adam'ın ve korkuyla başa çıkmasının en iyi yolu da karşılıklı güveni sağlamak gibi geliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mor Vosvos
PrzygodoweLiseden beri sürekli yazmaya başlayıp, silip, tekrar yazmaya başlayıp, vaz geçip, tekrar geri döndüğüm fakat asla bitiremediğim romanıma geri dönüyorum. Sizlerin de desteğiyle çıkacağımız bu yolculukta herkese keyifli okumalar dilerim. Kemerleriniz...