Giriş

97 3 0
                                    

5 Ekim 1684

Korkuyorum, dedi genç kadın. Mavi renk gözlerinin altinda mavi-mor renkli halkalar oluşmuştu. Soluk beyaz teni terden sırılsıklam olmuş, mavi elbisesi üstüne yapışmıştı.

Adam ellerini kadının titreyen ellerinin üstüne koydu ve kadifemsi ses tonu odayı doldurdu:

Üzgünüm aşkım, çok üzgünüm.

Hayır, değilsin, diye haykırdı kadın ellerini hışımla çekerken. Değilsin, diye mırıldandı tekrar.

Mavi gözlerini adamın duygudan yoksun gözlerine dikti.

Gerçeği daha yeni görebilmişti, o bir canavara aşıktı ve bu canavar ona ölümü getirmişti.

Tek bir soru, dedi kadın gardiyanlar onu almak için geldiğinde.

Seni dinliyorum, dedi adam kadının eskiden öpmek için her şeyi verebileceği şarap kırmızısı dudaklarını oynatarak.

"Beni hiç mi sevmedin?"

Adam tebessüm etti ve kadın yutkundu. Bakışlarını başka tarafa çevirdi. Onu lanetleyen gülümsemeden bu sefer uzak duracaktı.

Evangeline, dedi adam.

"Seni seviyorum ama gücü daha çok seviyorum."

Ardından götürün onu dedi sanki infaz emri veren o değilmiş gibi. "Ormana götürün ve öldürün onu, herkesin ortasında infaz edilmesi benim onurumu zedeler."

Gardiyanlar kadının zayıf kollarından tuttu. Kadın acı içindeki gözlerle adama baktı.

Canı yanıyordu, aynı zamanda korkuyordu. Sevgi nefret, korku...Yorulmuştu.

Gardiyanların onu sürüklemesine izin verirken gözlerini kapattı ve damlaların düşmesini engelledi. O gururlu bir tremereydi. Kendini ezdirmeyecekti.

Yine de mırıldanmasına engel olamadı.

"Tanrım, bana bir şans daha ver..."

Ve o an , gökten bir yıldız kaydı.

Kadın bunu görebilirdi, eğer kafası bedeninden ayrılmamış olsaydı.

Arkadaşlar bu tek bölümlük bir hikaye değil, bir arkadaşım 2.bölümü başka bir hikaye sanmış o nedenle belirteyim dedim :D iyi okumalar

Kırmızı KaranlıkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin