22

5.4K 389 116
                                    

Yoongi aynada son kez kendine bakıp güzel göründüğü kanaatine vardığında odasından çıktı, vestiyerden araba ve ev anahtarını alarak evden çıktı.

Jimin'e hazırladığı sürprizde eksik hiçbir şey yoktu, tek yapması gereken Jiminle buluşup onu sürprizi yapacağı yere götürmekti.

Apartmandan çıktığında babasından zar zor izin aldığı arabaya ilerledi. O sırada da Jimin'e mesaj atıyordu.

'Seni bir yere götüreceğim, birazdan orda olurum. Hazırlan Jimin-ah. "

Jimin ona 'bana yardımcı ol' dediğinde bir şeyler düşünmüş en sonunda bu sürpriz aklına gelmişti. Ah tabii, sürprizin yanında Jimin için aldığı hediyeyi de unutmamak gerek.

Arabayı çalıştırıp sokaktan çıktı, kısa bir süre sonra Jimin'in evine vardı. Geldiğini belli etmek için Jimin'in ziline bastığında merdivenlerden görültülü bir ses duydu, iki dakika geçmeden apartman kapısı açıldı.

Yoongi, Jimin'in üstünde gözlerini gezdirirken siyah dar pantolonun, kahverengi kazağın ve deri ceketin içinde ne kadar güzel gözüktüğünü düşünmeye başlamıştı.

"Hyung?" küçüğünün sesiyle kendine geldiğinde yüzüne bir gülümseme yerleştirdi ve elini uzattı. "İlk randevumuza hazır mısın Park Jimin?"

Jimin, Yoongi'nin uzattığı eli sıkıca kavradığında kocaman gülümsedi; öyle ki gülümsemesi yüzünden gözleri kısıldı. "Hazırım hyung."

--

Yoongi ve Jimin kısa bir yolculuğun ardından kumsala geldiğinde Jimin araba camına yapışmış, şaşkınlıkla denize bakıyordu. Yoongi'nin sürprizi konusunda çokça seçenek düşünmüş fakat aklına denizde bir şey gelmemişti.

Yoongi'ye dönmüş ve heyecanlı sesiyle konuşmaya başlamıştı. "Hyung, tekneyle falan mı gezeceğiz yoksa?" Yoongi küçüğüne gülümsemiş, hayır, anlamında kafasını sallamıştı. Kapıyı aralayarak dışarı çıktığında Jimin'e, "Hadi, gidelim." demişti.

Jimin de büyüğünün ardından arabadan çıktığında Yoongi arabayı kilitlemiş ve elini Jimin'e uzatmıştı. Jiminse elini tutmak yerine serçe parmaklarını kilitledi birbirine. Yoongi kenetli olan parmaklarına baktığında gülümsemeden edemedi. Nedensizce Jimin'in bu yaptığı özel hissettirmişti.

Yol boyunca yürüyüp kumsala geldiklerinde Yoongi ayakkabılarını çıkarmış ve Jimin'in parmağını tutmayı bırakmamak için diğer eline almıştı. Jimin de ayakkabılarını büyüğü gibi diğer eline aldığında parmakları kenetli yürümeye devam ettiler.

Kumsalda yürüdükçe odağına giren yemek masasıyla dudakları aralandı. Denizin biraz uzağında, üstünde birçok çeşit yemeğin olduğu bir masa onları bekliyordu.

"Hyung, cidden..." Yoongi'ye çevirdi başını. "Sen, sen cidden harikasın." Yoongi'nin gülümsemesi küçüğünün yüzündeki mutluluğu gördükçe daha da büyüdü. Jimin ellerini ayırıp masaya doğru koşarken Yoongi onun bu çocuk hallerini kahkaha atarak izledi.

Kuma bata çıka koşan bir Park Jimin. Şirindi. Jimin masaya ulaştığında zafer kazanmışçasına ellerini havaya kaldırarak zıplamaya, dans etmeye başlamıştı. Min Yoongi, 'onun bu kadar sevineceğini bilsem, daha önceden sürpriz yapardım,' diye geçirdi içinden. Çünkü Park Jimin'i mutlu ediyor olmak, Min Yoongi'yi mutlu ediyordu.

Yoongi de kısa bir süre sonunda masaya vardığında elindeki ayakkabıları Jimin'inkilerin yanına attı, küçüğünün karşısındaki sandalyeye oturdu.

"Sürprizimi beğendin mi Jimin?" diye sordu gülerek. Jimin gözlerini zorlukla denizden ayırarak saçları rüzgardan dolayı uçuşan Yoongi'ye baktı. "Yoongi beğenmek ne kelime, bayıldım." büyük olan kahkahasına engel olamadı. Yoongi gülerken, Jimin büyülenmiş gibi onu izliyordu.

Park Jimin, Min Yoongi'ye gönlünü kaptırmıştı. Tıpkı ayaklarının altında deniz suyuyla buluşan kumlar gibi, git gide Yoongi'ye kapılıyordu.

"İlk yemek yiyelim, daha sonra sana demek istediğim şeyler var."

-

İkili güzel bir sohbet eşliğinde beraber yemek yerken birbirlerine çocukluk anılarını anlatmış, okuldaki öğretmenlerin dedikodusunu yapmış, öğrencilerin kirli çamaşırlarını dökmüşlerdi. İkisi de güzel vakit geçirmişti.

Şarap bardağını dudaklarına götürerek yapacağı konuşma öncesi rahatlamaya çalışıyordu Yoongi. 'Zaten biliyor, sakin ol.' diye kendini telkin ederken ayaklarının altında kayıp giden kumlar da rahatlatıyordu onu.

Boğazını temizleyerek sandalyede dikleşti. "Jimin," küçüğü zaten büyüğünü izlemekteyken ismini söylemesiyle çenesini avcuna dayamış, dinleme moduna geçmişti. "Sana daha önce bunu söylemiş olsam da şu an çok gerginim. Nasıl başlasam bilmiyorum. Seni ilk kez, yağmurdan kaçarken görmüştüm. Çok yağmur yağıyordu ve sen koşarak okula gelmiştin. Hatta bahçedeki kediyi kucağına almış, güvenlikle kısa bir tartışma yaşamıştın; onu içeri sokmak için.  Ne dediğini bilmiyorum, çok uzaktım sana o sırada. Fakat hiç unutmuyorum, güvenlik sana dayanamayıp kabul ettiğinde küçük bir çocuk gibi sevinmiştin. Kediyi göğsüne  bastırmıştın üşümesin diye. O günden sonra seni uzaktan izlemeye başladım. Jungkook ile kulüplerimiz aynıydı. Kulüp başlamadan önce onun yanına geldiğinizde gürültülü bir şekilde konuşurdunuz, dans tutkunu ilk öyle öğrendim. Evet sayısız kez okulu dansta temsil etmene rağmen o zamanlar dikkatimi çekmedin çünkü piyanosundan başka bir şeyi görmeyen biriydim. Zaman geçtikçe senden hoşlanmaya başladım. Seokjin ile arkadaştın, ondan hakkında birkaç şey öğrendim. Hobilerini, fobilerini o söyledi. Ah, unutmadan kızar mısın bilmiyorum ama yaptığın diyetleri bozması için onu ikna eden bendim. Diyete ihtiyacın yoktu çünkü. Zaten mükemmel biriyken, saçma bir diyetle kendine zarar veriyordun. Göz yumamadım. Sonra yarışma zamanı geldi. Okuldaki seçmelere katılacaktın, çok çalışmıştın, okuldan sonra bile çalışıyordun. Eğer sakatlanmasaydın kazanacağına emindim Jimin. Beni dinleseydin ne olurdu ki, ölür müydün?" son cümlesiyle ikisi de kıkırdarken Yoongi devam etti.

" Uzun lafın kısası; Park Jimin seni çok seviyorum. Sevgilim olur musun? "

Yoongi masanın üzerinden ellerini birleştirirken Jimin büyüğünün eli içinde kaybolan eline bakıyordu. "Elim, elinin içinde kayboluyor." dedi Yoongi'nin sorusunu umursamadan. Yoongi afallasada gülümsemeden edemedi.

"Ben de sende kayboluyorum Min Yoongi. Sevgilin olurum." diye devam eden Jiminle Yoongi şaşkınlıkla gözlerini kırpıştırmıştı. "Sen, ciddi misin?" küçük olan gülümseyerek kafasını olumlu anlamda sallarken Yoongi heyecandan ayağa kalkmış ve Jimin'in yanına giderek ona sarılmıştı.

"Seni çok seviyorum Jimin-ah. Çok ama çok seviyorum."

"Ben de seni çok seviyorum Min Yoongi. Aklımı kaybedecek şekilde hem de."

+++

eveeet, sonunu bağlayamasam da sonunda sürpriz bölümü bitti. artık sevgili yoonmin yazabilirim oley dksödşiad umarım beğendiğiniz bir bölüm olmuştur ve sizi beklettiğim için üzgünüm

sizi seviyorum❤️

don't, yoonmin ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin