Parça

Bir Yaz Günü

   Sabah olmuştu.Berk perdeye vuran güneşin ışıltısıyla uyanmıştı.Bir kaç dakika tavanı izledikten sonra aklına iş yerinde yaşadığı kavga geldi.Berk polisti ama bazen insanlar sorun çıkarabiliyorlardı.Bu olayı tam biraz daha düşünürken aklına işe geç kaldığı geldi. Hızlıca yataktan çıktı ve mutfağa koştu mutfağa koşarken de "keşke evlenseydim en azından karım kaldırırdı sabah beni ah benim salak kafam keşke alarmı kursaydım" diye geçirdi.Mutfağa girdiğinde etrafta dün maç izlerken yediği pizzanın çöpleri ve 2 3 dilim pizzanın olduğunu fark etti saate baktığında daha fazla gecikmemek için bu pizzaları yemeyi düşündü ve hemen pizzaları yemeye başladı.Pizzalar bittikten sonra yukarı kata çıkıp üstünü giymeye başladı.

   Artık hazırdı.Mutfaktaki son 1 dilim pizzayı ağzına alıp kapıyı kapattı ve evden çıktı.Evden çıktığında arabasına doğru yürüdü tam kapısını açacakken arabanın üstündeki kuş pisliğini gördü ve "Bu gün daha kötü geçemez" diye söylenmeye başladı.Arabasının anahtarını cebinden çıkardı ve kapıyı açtı. Arabaya oturduğunda hemen saatini kontrol etti ve bir oh çekti o kadar da geç kalmamıştı. Hemen arabasını çalıştırdı ve yola koyuldu.

   Karakola az kalmıştı.Yolda gördüğü en sevdiği kahveciden geçerken kahve almamak olmazdı.İşte orada 'Ali Ağanın Kahvesi' Berk hemen arabayı park edip içeriye girdi ve sırayı beklemeye başladı.Sırayı beklerken de aklına gene o kavga gelmişti biliyordu ki bir daha kavga ederse muhtemelen kovulurdu ama elinde değildi Berk gerçekten aşırı haksızlığa gelemeyen bir tipti ve o gün de hırsızın adamın cüzdanını çalmasına rağmen itiraf etmemesi onu çok sinirlendirmişti adamı orada dövmüştü.

   Sıra ona gelmişti sonunda kasiyer ona ne alırdınız dediğinde o Türk Kahvesi istemişti.Biraz sonra kasiyer ona bir karton bardağın içinde Türk kahvesi getirdi.Berk "Aslında bunların da Starbucks dan farkı kalmadı he karton bardak ney kardeşim ya"içinden söylene söylene parayı ödeyip çıktı. Arabasındaki bardaklığa kahveyi koydu ve arabayı sürmeye başladı.Yaklaşık 5 dakika içinde de karakola varmıştı zaten hemen arabayı karakolun garajına koydu ve kahvesini de alıp merdivenlerden yukarı doğru çıktı.Tam oh be kimseye yakalanmadım derken bir anda önünde Amir belirdi ve ona:
-Hem olay çıkarıyorsun hem de geç kalıyorsun ne oldu Berk bey kahve almaya mı uğradınız yoksa. 
Berk:
-Yok efendim saati fark etmemişim çok özür dilerim bir daha olmaz söz veriyorum dedikten sonra amir onu içeriye aldı.

   Berk devriye görevine çıkmıştı.Her şey çok normal gidiyordu.Arabanın içinden tüm mahalleyi izliyordu.Birden parkta oynayan çocuklara takıldı gözü 2 tane serseri 1 çocuğun elindeki topu zorla almaya çalışıyordu.Tabi bizim Berk durur mu hemen yanlarına gitti ve çocuklara kızdı ve bir daha bu çocukla uğraştığınızı görmeyeceğim dedi ama nafile serseriler Berk polis olmasına rağmen onu takmıyor ve sanane diyorlardı. Berk sinirlendi ve çocuklara birer tokat attı sonra da gitti.

   Devriye görevi bittiği için masasına oturdu ve mesainin bitmesini bekledi.Tam o sırada o serseriler ve anne babaları geldi ve Amirin odasına girdiler.Berk meraklanmaya başladı.Serseriler çıktıktan hemen sonra Amir Berk'i odasına çağırdı.Berk odaya girdiğinde amir ondan silahını ve rozetini istemişti.Hemen kovulduğunu anladı ve tek kelime etmeden silahını ve rozetini verip karakoldan ayrıldı ve evine döndü.

   Berk artık işsizdi ve ne yapacağı hakkında hiçbir fikri yoktu.patronun onu affedip tekrar işe almasını falan umut edercesine tavana bakmaya başladı.Bir an 20 li yaşlarda işten nasıl kovulduğunu düşünüp kendi kendine güldü.Birden aklına saate bakmak geldi.Saate baktığında saatin 7'ye geldiğini fark etti.Maçın olduğunu hatırladı.Berk'in futbol ile pek bir alakası yoktu ama milli takım maçlarını da kaçırmazdı.

   Hemen televizyonu açtı ve maçı izlemeye başladı.Yanında hiçbir arkadaşı yoktu çünkü pek arkadaş isteyen tiplerden değildi.İki üç tane arkadaşı vardı onlar da zaten futbolla hiç alakası yoktu.

Ve maçı izlerken uyuya kaldı........