-mylovepjmn keyifli okumalar diler...
—————————————
0.2 [ÇİKOLATALI SÜT]
Gördüğüm beden duraksamama sebep olmuştu...
Çünkü şu an karşımda elleri belinde ve sanki saniyeler sonra beni azarlayacak olan bir genç vardı. Ve ben bu genci tanımıyorum.
Ben gence anlamsız bakışlar atarken aramızdaki sessizliği ilk bozan o olmuştu. Fakat sesi duruşu kadar ciddi değil tam tersi tatlıydı.
"Hey bütün çikolatalı sütleri sen almışsın, ama bende istiyorum. Bu yüzden iki tanesini bana ver."
"Hah! Niye sana verecekmişim?"
"Çünkü ben öyle istiyorum."
"Bende vermek istemiyorum o zaman."
"Ne kadar bencilsin. İki tanesini versen ne olur?"
"Vermiycem işte. Hem sen git çilekli olanlarından al, bak bir sürü çilekli süt var."
"Banane ben çileklisini istemiyorum. Ben çikolatalı istiyorum. Hem hyungum çilekli sevmez."
"Off banane git başka markete bak o zaman."
Daha ismini bile bilemediğim genç ile tıpkı iki çocuk gibi kavga ediyor, ve inatlaşıyoruz. Dışardan biri bu halimize güle bilir ama biz şu an gerçekten çok ciddiyiz. Biz tartışmanın tam en heyecanlı yerindeyken karşımdaki çocuk arkasından bir ses duymasıyla kafasını o tarafa çevirdi.
"Jungkook nerdesin?"
Ses bize doğru gelmeye başlayınca az önce tartıştığım çocuk konuşmaya başladı.
"Burdayım Jinhoo hyung."
Sanırım karşımda duran çocuğun adı Jungkook, ve Jungkook'un az önce *hyung'um çilekli süt sevmez* dediği çocukta bu olsa gerek.
Neydi adı. Jinhoo mu?
Evet Jinhoo...
"Noluyor Jungkook burda?"
"Hyung bu kız bütün çikolatalı sütleri almış ve bana bir tane bile vermiyor. Çok bencil."
"Peh, benmi bencilim?"
Elimle kendimi göstererek söylediği şeyi sorgulamaya başladım.
"Tabi sen bencilsin. Baksana elinde tam beş kutu çikolatalı süt var ve birini bile vermiyorsun."
"Vermiyorum, vermiyeceğim de istediğini yap. İlk ben gördüm ilk ben aldım. Şimdide doya doya beş kutu çikolatalı sütün hepsini ben içeceğim."
"Ah tamam Jungkook, gidelim boş ver çikolatalı sütü yoksa annen kızar."
"Ya ama hyung..."
Daha yeni adını öğrendiğim Jinhoo, Jungkook'u kolundan çekiştirerek marketten çıkardı. Bende Tae'yi bulduktan sonra, aldığımız şeylerin parasını ödedyip eve doğru yol aldık.
~
"Yah Taetae, iyimisin?!"
Tae, yere yatmış gülmekten ağrıyan karnını tutarken bende az önce düştüğünü yerden kalkıp popomu ovmaya başladım.
"Sen aptal mısın? Ne diye mikrofonla uyandırıyorsun beni."
Ben yine sabah sabah bu Tae manyağı ile uğraşıyorum. Tanrım sen bana sabır ver. Hayır su ile uyandırmak kaçıncı yüzyılda kalmış ki beni elektronik mikrofonla uyandırıyor.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MY CHİLDHOOD LOVE¹
Teen FictionSen sandığım kişiden farklısın... kimsin sen Park Jimin?