beni rahat bırakın

39 7 6
                                    

NP: Vera / Dünya

Bar taburesinin üstünde oturmuş en güzel şarkıları onun sesinden dinlerken birkaç saat önce bütün eşyalarını sırt çantasına atıp evin kapısını çarpışını çoktan unutmuştu. İçti. O arada intihar etmeyi falan düşündü ama sadece anlık bir kriz olduğunu bildiği için sadece içti. Burasının neresi olduğunu bilmiyordu. Ara sokaklardan birinde çok fazla gürültü olduğunu düşündüğü mekana kendini hışımla attı. Sadece etraftaki gürültünün onun kafasının içindeki gürültüyü bastıracağına dair inancı vardı. Bulduğu boş tabureye bedenini ceset gibiymiş gibi sarsakça bıraktı. İçi kıyafet dolu sırt çantasını ayağının dibine bırakıvermişti. Yolu nereye düşer bilmez haldeydi. Zaten bilmek istemiyordu artık hiçbir şeyi, sadece bu yaşamla öylesine bir yerde yüzleşmek istiyordu. Barmen bardakları her önüne verdiğinde tek atışta içti. Boğazı içkinin tadıyla cayır cayır yanarken bu iyi hissettirmişti. Acının üstüne acı tat iyi giderdi. Gürültü giderek yükseldi. Arkasını piste döndüğü yerde herkes birbirine yapışık, terli halde müziğin ritmine ayak uyduruyordu. O an sadece bu insanlardan birinin yerinde olmak vardı diye mırıldandı kendi kendine. Bedenini bütün ritmin esiri yapıp dışarıda seni bacağından yakalamak isteyen hayata orta parmağını kaldırmak gibi bir hareketti. Ben buradan çıkmadan beni yakalayamazsın demekti. Kısa süreli bir avunuş olabilirdi belki ama hayatın kendisine böyle yumruğu savurmak müthiş bir histi. Dans eden bütün insanlar baş kaldırıyordu şuan. Kim Minseok ise sadece içki içip hayatını başının etrafında dönen yılan misali misafir ediyordu masasına. Başka çaresi yoktu, gürültü zihnini biraz bastırmış olsa da ayağının dibindeki çanta unutturmuyordu, evden neden pılını pırtısını toplayıp gittiğini.

Çaresi olmayan bir adamın yapacağı gibi bar taburesinde oturup o insanların heyecanını tetikleyen müziği dinledi, onda etki etmemişti. Tükenmişliğin kıyısında dolanıp duran bir adam için bu müziği duymak bile meseleydi yani hiçbir şey hissetmemesi çok normaldi. Bir süre sonra içkinin verdiği mahmurluk yüzünden uykuya dalacakken ses aniden kesildi. Hani elektrik süpürgesinden hoşlanan ve onun sesinden uyuyamayan çocuklar gibi ses kesilince aniden oturduğu yerde zıpladı. Müzik neden kapandı, barın kapanma saati mi geldi diyerek arkasının döndüğünde herkes yavaş yavaş masalarına geçerek oturuyorlardı. Ee kapanmıyor ne bu şimdi diye düşünürken Dj'in durduğu sahne aniden aydınlandı. Fazla ışık gözlerini alırken kaşlarını çatmış ne olduğunu anlamaya çabalıyordu. Bir yandan da şu lanet olası müziği başlatın diye bağırma isteğini içinde zapt etmeye çalışıyordu. 

Işık gözlerini almayı bıraktığında gözlerini yavaş yavaş aralayıp bakışlarını insanların üzerinde gezdirdi. Herkes bir anda sakinleşmiş sanki az önce delicesi dans eden onlar değilmiş gibi uslu uslu masalarında oturup muhabbet etmeye başlamışlardı. İnsanların bu halini siktir edip ayağa kalktı, gitmek için. Sırt çantasını son anda hatırlayarak yere eğilip ağır çantayı omzunun tekine taktı. Gidip kendine başka gürültülü mekan bulmak istiyordu, yoksa kafayı sıyırıp şurada bir yerde sızı verecekti. 

Tam yürüyüp gidecekken alkış koptu. Sahnenin ışıkları sönmüş sadece tek bir insanın üstünde toplanmıştı. Oğlan yavaş yavaş sahnenin ortasına gelirken insanlar onu olabildiğince alkışlıyorlardı. Oğlan utangaç bir şekilde gülümseyip selam verdiğinde Minseok çantasının omzundan düşmesini sağlayıp bir kez daha kalktığı bar taburesine oturdu. Merak etmişti. Hala insani duygularını koruyabildiği için içinden kendini takdir etti. Oğlan sahnede birkaç hazırlık yapıp mikrofonu eline aldı.

Minseok onu baştan aşağı süzdü. Saçları karışık halde alnına dökülüyor, gözlerinde ise gözlük vardı. Üzerinde kırmızı tişört, tişörtün üstünde beni rahat bırakın yazıyordu. Minseok bu sözü anlına falan yaptırmak istiyordu şuan. Altında ise dizleri yırtılmış bacaklarını sımsıkı saran siyah pantolon ve ayakkabıları da beyaz renkti. Sanki sahneye çıkar gibi değil de sokakta dolaşırken hadi bir şarkı söyleyeyim size gibi bir hali vardı. Ama bunca insanın onun pür dikkat izlemesine bakarak daha önceden tanınıyor olduğunu düşündü. 

lonely sea / xiuchen Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin