SİMİTCININ DOĞRUDAN ÇIKARDIĞI YANLIŞLARI

41 10 11
                                    

Hemen hemen saat bir civarlariydi dedikoducu bir koca karının buğulu camından hayata bakmak gibiydi sokak. Sanki yalan yanlış şeyler görüyordum iki metreye kadar önümü görebilmek nerede imkansızdı. Pervasız sisleri görebiliyordum ki her şeyi aydınlatan bir beni aydınlatmayan o sokak lambasindan geçen yoğun dumanın bir yerlere hareket ettiğini rahatça görebiliyordum. Belliydi bir başlangıcı ve birde bittiği yer vardır. Gittiği yeri rahatça görebiliyordum. Ama nereden geliyordu bu sis ve daha doğrusu hiç bitmeyecekmişcesine üzerime üzerime geliyordu. Rüzgarın tenime vurduğunu bedenim hissetmiş ki sisler rüzgara nispet yaparak gözlerime vuruyordu. Gecenin o saatinden mi ? bilinmez yalnızdım. Sokak lambası bile o sise rağmen suda resmini çizmiş ve ben yalnizdim. Aslında kimse yalnız kalmaz diye biliyordum. Her gün simit satmaya giderken selam verdiğim salih amca oturmaya geliyorum diye dedikodu yapmaya gelen emine teyze hiç kimse olmasa bile hayallerim var benim diyerek evime o denli karanlıkta yanımda kimsesiz halde hızlı adımlarla yürümeye koyuldum ama aklıma çok kişi vardı ve o kalabalıkta benim konuşmamı bekleyen insanlar ağzımı açsam beni öldürecek haldeler diye susuyorum. Bendime siğdiramadiğim yalnızlıktan kaçarken birden evde buldum kendimi. Hızlıca ömrümün yarısını geçirdiğim beni karanlıktan koruyan ayaklarım dışarı çıkmasın diye içinde büzüldüğüm kahverengi yorganımı üzerime çekerek umutlarımın sıcak kalmasını sağlayan hayallerime sarılıp uyudum.

Her gün olduğu gibi sabah güneş doğarken bazen göremediğim umudu ellerimle gözlerime şapka yaptığım ufku gerçek de de ellerim olsun isterim. Güneş ilk benim üzerime doğsun isterim.

Bugün yine perşembeydi beyoğlunun pazarı bugün geç kalmamayim diye erkenden simit tepsisini alıp yola koyuldum.
Hafif olduğuna bakmayın omuzlarıma o yükü taşıya taşıya giderek düşüyordu. Insanlar daha çok yormaya başladı çünkü kendileri hakkındaki düşüncelerimin fasulye misali olgunluğumu pamuğa ekip birden bire filizlendikten sonra küçücük bir şeyden ötürü kurumaya mahkum kaldı yalnızlığım.

En çok simit satacağıma inandığım bir yere kurdum seyyah simitçi dükkanımı ! Hâliyle perşembe olduğundan şehrin zengini fakiri kendisini bir halt sanan ve gördüğünde iğrenip kinamaya çalışan ya benimde başıma gelirse diye korktuğum kişiler değilde ilahi adaletin acimasizliğindan korkuyorum. Yağmur bulutunun hızla dağılması gibi düşüncelerim biribirini kovalarken sigara içmekten sakalları saralan bir adam telefonuyla konuşa konuşa bana doğru yaklaşmaya başladı. Hani derler ya sokaktan geçen neydiği belirsiz birisini görüp bundan hiç hayır hasenat gelmez dersiniz ya tam öyle biriydi. Yavaş yavaş yanıma doğru yaklaşırken nefes verişiyleki oluşan o düşmanla birlikte bana doğru gelen bir şey daha vardı. Adamın telefondaki konuşmaları iyice duyulmaya başladı.
Kanka akşam birini ayarladım süper kız hem çok zengin görsen ötekilerden çok daha iyi gibi şeyler konuşurken bana dört tane simit sarsana diyip parasını bir kenara fırlattı muhatap bile olmadan simitleri sararken yağmurda ıslanmış tüyleri kabarık hayattan bezmiş bir sokak köpeği geldi adamın yanına açlıktan o kadar kötü olmuş ki köpek hani aç bir insan tüm hızıyla yemek yemeye gayret eder ya köpeğin o gayretide yoktu düştü düşecek yine o hâliyle adamın bacağına boynunu koyup okşamaya çalışıyordu. Adam köpeğe tekme atınca hızlı bir hisimla köpek bir iki adım ileriye gitti. Ben daha ne olduğunu anlayamamişken bize doğru seyretmekte son sekiz dokuz yaşlarında üzerinde ince çeketli siyah bereli ve birde dizlerindeki yamalı pantolunlu bir erkek çocuğu bir köpeğe baktı. Bir adama baktı ve en son olarak bana baktı. Ellerini ısıtmak için soktuğu cebinden çıkaralak iki TL yirmi beş kuruş çıkarıp bana uzattı.
Şaşkınlık içerisinde alırken parayı simitini alıp küçük bir ısırık attıktan sonra köpeğin önüne atarken son bir defa bana bakarak kalabalığa doğru ilerledi. Allah'ın bana verdiği bir ders miydi ? Şimdi küçük bir çocuk gelip kendinden yaşça büyük iki kişiye birine hakaret etmişçesine diğerine ders vermişcesine köpeğe yardım etmişti. Orada sadece köpeğın karnını doyularak sevap işlemememişti aynı zamanda kalp  gözümün açılmasınıda sebep olmuştu evet küçük bir simitciydim ama insanlara doğruyu yanlışı anlatmalıydım. Evet evet tam da bunu yapmalıydım. Insanlığı simide benzetsem en fazla üzerindeki susam olurdum ama simidi simit yapan üzerinde ki susamdi.

Sahile doğru ilerken o vicdansız adam  karşıdan gelen lüks bir arabadan kadın indi ve adama doğru yürümeye başladı. Telefonda bahsettiği kız bu muydu acaba diye merak ederken bir yandan da gelen müşterilere simitlerini veriyordum. Oturup biraz sohbet ettikten sonra bizim sahilin çaycisi emin beyin çırağına çay söylediler. Verdiğim dört simidin ikisini yedikten sonra iyice yakinlaşmişlardi birbirleriyle bir şeyler konuşuyorlardı sanki kırk yıldır sevgiliydiler. Gözlerimi önüme doğru çevilirken hemen yanlarında yine küçük bir çocuk vardı. Ama bu sefer beş altı yaşlarında ancaydi yine sel sefildi. Biraz da açlıktan olsa gerek çocuk yutkunuyordu gözlerimi yine câni adama doğru çevirdiğimde bu sefer elini sevgilisinin boynuna koymuş. Kalan diğer iki simiti toplanan güvercinlere simitlerini bölerek atıyorlardı. Aklıma telefon konuşması gelmişti ve iyice sinirlerim bozulmuş adama doğru yürümeye başladım. Karşılarına geldiğimde bir iki dakika boyunca güvercinlere simit atışlarını bakarken di en son sessizliğim.  Zihnimdeki düşünceleri çikarabildiğimce sesime yansıtarak utanmiyormusun be adam dediğimde
- sana noluyor be kardeşim ?
Biraz önce aç bir köpeği tekmelerken şimdi sevgilinle yan tarafta aç bir çocuk otururken sen güvercinlerin karınlarını doyuruyorsun sırf sevgilinin kalbinde yer edinebilmek için keşke biraz da şu çocuk için hayvansever olabilseydin. Diyerek karşılık verdim.

Adam peki sen niye doyurmuyorsun bir tepsi simidin varken . Başka bir yerden daha ses geldi peki güvercinler aç mi kalsın dediler hayvanseverler onlar haklı çıkmışlardı benim etim ne budum ne derken karşıdan benden simit alan çocuk ve yanında bir adamla geldiler ve yerde yatan çocuğa simit değil para vererek karnını doyurması gerekiyor dediğinde anlamıştım. Adam çocukları dilendiriyordu.
Neyse suç bendeydi geriye en başa döndüm...

24/01/2019

Namütenahi yolculuk

Emir HELVACIOĞLU

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jan 24, 2019 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

NAMÜTENAHİ YOLCULUKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin