Çok sıkıldım bölüm atayım dedim neyse hadi bölüme geçelim. Ulan Anty_Unicorn
La wattpad'e gel dedin, insan bir şey söyler, hikayeye oy verir yaw.
En son
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
—Sayın yolcularımız, az sonra Japonya'ya varacağız. Yani iniş yapacağız. Lütfen ayakta yolcu kalmasın!" Diye duyurdu. Herkes sıra sıra oturmaya başladı. Heyecanlanmaya başlamıştım. Tekrar kendi ülkeme ayak basacaktım!
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Heyecanla yerimde kıpırdandım. Aklımdan neler yapacağımın listesini yapmaya başladım. Daha doğrusu yapmaya çalıştım çünkü heyecandan duramıyordum ve tuvaletim gelmişti.
Ayato ve Reiji'ye baktım. Reiji her zamanki gibi gözlerini kısıp etrafa bakıyordu. Ayato ise kaşlarını hafif çatmıştı. Uçağı inceledim. Hostesler ayaklarındaki kafam kadar, zamanında gerçekten işkence aleti olduğunu düşündüğüm topuklu ayakkabıları ile uçağın tabanını deşmek istermişçesine koşuyorlardı.
Kardeşim etrafa hem heyecanlandığını, hem de birazcık korktuğunu belirten bakışlar atıyordu. Bunun üzerine kardeşimi kolundan tutarak kendime çektim ve ona sarıldım.
—Hadi amaa! Yoksa resim galerisine gitmek istemiyor muydun?" Dedim. Kardeşim ceketine daha sıkı sarıldı.
—İstiyorum ama uçak sarsılınca bir anda düşecekmişiz gibi hissediyorum. Hem daha aynı evi paylaşacağımız insanları bile tam olarak tanımıyorum ki! Nasıl korkmamamı beklersin?!" Dedi. Ona baktım ve samimi bir şekilde gülümsedim.
—Merak etme, bize hiç bir şey olmayacak. Hem o abilerin de benim okuldan arkadaşım. Korkma, hem zaten bize zarar verecek birileri olsalar, annem bizi buraya gönderir miydi? Hm?" Diyerek kardeşimi cesaretlendirmeye çalıştım. Usulca kafasını salladı ve bana sarıldı. Bu sırada Ayato kollarını kavuşturmuştu.
—Susadım." Diye mırıldanıyordu. Bunu duyduğumda Ayato'ya seslendim.
—İstersen hosteslerden iste." Dedim. Bir kahkaha attı. Neydi bu kadar komik olan? Anlamadığım için ilgilenmedim. Bir kaç dakika sonra camdan havaalanını yakından, met bir şekilde görebiliyorduk. Gülümsedim.
*
Uçaktan indik. Valizlerimizi zar zor taşıyorduk ki bir taksi önümüze geldi. Şoförü camı açtı.
—Bay Sakamaki, sanıyorum uçaktan inmişsiniz. Her zaman ki gibi tam dediğiniz saatte." Dedi adam. Hayır yani anlamıyorum, uçağın tahmini iniş zamanına bakar, saate bakar. Anlar yani ne bu kadar övüyor? Aman neyse.
Adam taksiyi bankete çekti ve taksiden çıkarak valizlerimizi aldı.
—Bu kadın kim?" Diye sordu. Biliyorum doğrusu da kadın ama sanki biraz... Kaba gelmişti. Belki kadın yerine hanımefendi diyebilirdi. Bilmiyorum. Her neyse.
Taksiye bindik. Adam sürüyordu. Büyük ihtimalle özel şoförleri falandır, diye düşündüm. Bu sırada kardeşim üstünde, İnsanlar Nasıl Ürer? Yazan bir kitabı eline almıştı ve sayfalarını karıştırıyordu.
—Hey, bırak onu!" Dedim hızlıca ve kitabı kardeşimin elinden hızlıca alarak yerine koydum. Bu sırada Reiji bize baktı.
—Kardeşinin gerçekleri öğrenmesini neden istemiyorsun? Bu sizin doğanızda var." Dedi. Dik dik baktım.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
►Ηαyαl Kıɾןkɭığı◄ 【Diab♥lik Ⓛ♥vers】
FantasyMirhaba İşte bir Diabolik Lovers fanfic'i Ne diyebilirim? Hoshi diye sanatsever bir kız ve onun sanatsever kardeşi Katsu, Sakamaki ailesinin yönettiği bir fotoğraf galerisine gitmek için memleketleri Japonya'ya geri dönerler ve bu hikaye de onların...