aa lanet olsun! uyanmaktan nefret ediyorum!
sabah sabah annemin bağırmaları ile uykumun içine edilmesi bir oldu.
annem: yahu kalksana kızım! geç kalacaksın diyorum neden alamıyorsun.
ben: ya anne tamam yaa. bağırma! kulaklarımı hissedemiyorum.
yataktan hiç kalkmak istemiyordum ama kalkmak zorundaydım. neyse ki okulun son günüydü ve azıcık bir süre bile olsa tatil yapıp uyuyabilecektim. aslında benim için azıcık olabilir ama tam 3 ay boyunca süper bir yaz tatilim olacaktı ve açıkcası hiç mutlu değildim, aslında ben hiç bir zaman mutlu olmadım ki şimdi de olayım.
hemen üzerime okul kıyafetlerimi giyindim ve nefret ettiğim dolaşık saçlarımı taramak için banyoya gittim ve elime aldığım tarakla saçlarımı taramak yerine suratımı taramıştım. acaba bunu nasıl başardım. canım acımıştı ama umursamıyordum. o kadar uykum vardı ki anlatamam.
her neyse, ben bir şekilde şu lanet saçlarımı taramayı başardım ve banyodan çıktım. odama gidip çantamı aldım, ama sonra çantayı geri yere fırlattım . çünkü sınav haftasında çanta götürmek benim için çok büyük bir işkence olabilirdi.
ardından odadan çıktım ve kapıya doğru yöneldim. ayakkabılarımı giydikten sonra salak salak attığım adımlarla evden çıkmayı başarabildim. okul bizim eve yakın olduğu için her zaman yürüyerek giderdim ve evet, yine yürüyordum.
ah yine yürürken saçma saçma hayaller kuruyordum ve boom! birine çarptım. kime çarptığıma bakmak için kafamı yukarıya kaldırdığımda uzun boylu, sakalları olan ve gözleri ela rengi olan bi abiye çarptığımı fark ettim ve sonra o abiden özür dilemek için geri çekildim.
ben:ö-özür dilerim abi. kusura bakma.
abi:önemli değil küçük kız. ama bundan sonra yolda yürürken uzaklara dalıp gitme,önüne bak olur mu?
dedikten sonra yanımdan uzaklaştı. ben böyle bi garip olmuştum, içim bi hoş olmuştu, sanki böyle şey, onu yıllardır tanıyormuşum gibi. sanki böyle kanımı çekmişti. sonra içimden 'neyse ya' diyerek durduğum yerden uzaklaştım.
okula yaklaştığımı farkettiğimde üzerime biraz daha çeki düzen verdim ve okul kapısından içeriye girdim. binanın içine girip merdivenleri çıkmaya başladım ve bizim sınıfa doğru yürüdüm. kapının önüne geldiğimde kapının kilitli olduğunu gördüm, evet ben salak bir akıla sahip olduğum için sınav haftasında olduğumuzu unutmuşum.
merdivenlerden geri aşağıya indiğimde Elif'le karşılaştım. evet o benim salaklığımı görmüştü.
elif: hayırdır canım arkadaşım sınıfımızı mı özledin?
ben: tabii canım, ne demezsin. o kadar çok özledim ki tahmin bile edemezsin.
elif: hadi hadi gel kantine gidelim diğerleri bekliyor ders çalışıcaz
ben: ya saçmalama ne ders çalışması, hem ben hiç bir şey getirmedim,
elif: gel gel ben sana ders çalıştırırım.
diyip kolumdan tuttu ve beni kantine kadar sürükledi.
***********************************************************************
2 gün sonra
ben: NE!? NE DEMEK BEN SİZİN ÇOCUĞUNUZ DEĞİLİM? YA SİZ DALGA MI GEÇİYORSUNUZ BENİMLE?
(annem bildiğim kişi): LÜTFEN DİNLER MİSİN KIZIM!
ben: SENİN KIZIN DEĞİLSEM BANA KIZIM DEME!
(annem bildiğim kişi): tamam gel sakin ol.
ben: nasıl sakin olayım ben ya! saçma sapan konuşma!... a tamam sakinim, peki gerçek ailem kim?
(annem bildiğim kişi): ee... şey... gerçek ailen maalesef... maalesef 7 yıl önce vefat ettiler.
ben: a.. a deliricem. nolacak şimdi?
(annem bildiğim kişi): ama şey... bi abin var. 23 yaşında.
ben: Allahım sen yardım et, yemin ediyorum deliricem. abim nerde peki?
(annem bildiğim kişi): buraya gelecekti, birazdan gelir.
ben: SİZDEN NEFRET EDİYORUM! SİZ NASIL Bİ İNSANSINIZ YA, HİÇ Mİ ACIMADINIZ BANA YA! BUNCA YIL NASIL SAKLADINIZ BUNU BENDEN?
ben bunları söylerken birden kapı çaldı. kapıyı annem bildiğim kadın açtığında abimi görebilmiştim, ama... ama bu şey... geçen gün okula giderken yolda çarptığım abi.
abim olduğunu öğrendiğim kişinin gözlerinden adeta ateş fışkırıyordu, çok sinirliydi.
abim: izninizle kardeşimi alıp burdan gitmek istiyorum ve bir dahada asla burdan geçmemeyi ve onuda geçirmemeyi düşünüyorum!
hemen oturduğum yerden kalkıp kapıya yöneldim.
ben: a- abi... meraba.
abim: güzelim! gel buraya abicim.
abim bana kollarını açmıştı ve ona sarılmamı bekliyordu, ben de koşar adımlarla yürüyüp abime sarıldım. ardından abimden ayrıldım ve yüzüne bakarak konuştum.
ben: se-sen geçen gün yolda çarptığım abi değil misin?
abin: a evet sen o küçük kızsın. her neyse boşver hadi gidelim artık buradan.
ben: tamam
(annem bildiğim kişi): e... görüşürüz.
abim: sanmıyorum! sadece kardeşimi eşyalarını almaya getirdiğimde belki...
dediğinde annem sandığım kişinin yüzü mosmor olmuştu. biz onu umursamadan oradan uzaklaştık.
^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^
gençler çok ama çok saçma bir bölüm oldu ama siz güzelmiş gibi yapın.
ha! bir de şey... hikayede neler okumak istiyorsunuz, nasıl şeyler okumak istiyorsunuz, yorumlara yazarsanız beni çok mutlu edersiniz. ben bu kitabı yazarken eminim ki çoooooook ama çoooook zorlanacağım. o yüzden siz de bana yardımcı olursanız çok sevinirim.
SİZİ SEVİYORUM BALLARIM! ❤❤
YOU ARE READING
ÖZ ABİM -YUSUF AKTAŞ
Teen Fictionbu hikayeyi ne tür bir psikoloji ile yazdığımı inanın ben de bilmiyorum.