2.Bölüm

40 6 2
                                    

Merhabaa!! ıhm,aslında ilk bölüme göre okumalardan baya memnunum ben sağolun! oylamayı unutmayın :**

Hatırlatma;

Bu sefer bileğimi tutup elime sigara kutumu yerleştirdiğinde fısıltıyla "Ara sıra böyle giyinmelisin Lavin. " Lavin’i bastırarak söylemişti ve onun ağzından adımı duymak. Ah... Bilemiyorum.

Söylediği şeyden sonra kıpkırmızı olarak yanından ayrılmıştım. Gözünün neden karardığını anlayabiliyordum artık. Gün böyle geçmiş ve ben eve gitmek için neredeyse dua eder hale gelmiştim. Nihayet saat 11'de Boranın arabasına vaveylayla birlikte binmiş ve son kontrolleri yapmıştık. Ancak yolunda gitmeyen bir şeyler olduğunu söyleyip duruyordum. Vaveyla ise bana ters ter bakıp önüne dönüyordu. Kitapçının bulunduğu o ara sokaktan çıkarken. Hala Boralara içimde tuhaf bir his olduğunu söyleyip duruyordum ki önümüze siyah paltolu topallayarak yürüyen bir adam çıktı. Yüzüne dikkatlice baktığımda Gece olduğunu gördüm bu soğuk havada ve gecenin sessizliğinde jilet gibi bir çığlıkla yere serildi. "Ah, aman tanrım!" Diyerek koşarak arabadan indiğimde Boralarda saniyeler sonra yanımdaydı. Gece'nin beyazlamış tenini görünce bende bir çığlık atarken kolunu boynumdan geçirip Boraya yardım etmesi için baktım o ise hala gecenin kanlanmış tişörtüne bakıyordu. "Hadi!" derken gücümü son raddesine kadar kullanıyordum. Ona her ne yaptılarsa çok kan kaybettiği yüzünden belliydi. Dudaklarının rengi solmuş beyazlamışlardı gözleri ise baygın bir şekilde bana bakıyordu

 Onu arabaya aldıktan sonra onunla beraber arkaya binip kafasını kucağıma aldım. Kafasının arkasını bir yere çarpmış olma olasılığıyla beraber kanamayı durdurmak için elimle baskı yaptım. Vaveyla "Dur. Lavin dursana baskı yapılmaz!" diyince elimi çekip karnının üzerindeki yaraya baskı yapmaya başladım. Işığı açıp durumunun ne olduğuna baktım. Bu sırada hastaneye gidiyorduk. Boranında eli ayağı karışmışken Gece titreyen ve kanlı elleriyle ceketinin cebinden bir usb çıkarıp bana uzattı.

"Sende kalsın. Kimseye verme." Derken sesi boğuk ve kısık çıkıyordu. Hızla başımı sallarken Bora ani bir u dönüşü yapınca Gecenin kayması bir oldu. Onu tutmaya çalışırken üzerine eğilmiş ve yüzüne yaklaşmıştım. Ondan hızla uzaklaşırken inlemeye yönelik bir ses çıkarınca Boraya baktım o da zaten aynadan bize baktığı için göz göze geldik. Nihayet hastaneye geldiğimizde onu acile sokarlarken usb'yi cebime attım. Onu ameliyathane'ye götürürlerken bende oradaki bir bekleme koltuklarından birine oturdum. Ellerime baktım. 

Kan. Koyu ve henüz katılaşmamış o sıvı. Bugünü gayet normal bir şekilde bitirip eve dönmeyi beklerken şuan hastanedeydim ve hiçbir şey düşünemiyordum. 

Tanrım. Hiçbir şey düşünemiyordum. Şokta mıydım? Şokta olmalıydım. Bora yanıma gelip ellerimi sildiğinde fark etmemiş sadece yere bakmıştım. Kim ona böyle bir şey yapardı ki? Bıçaklanmış gibiydi veya vurulmuş. Ah, bilmiyorum her gün böyle bir olayla karşılaşmıyorum ya. En nihayetinde yoğun bakıma götürdüklerinde beyin fonksiyonlarının ve vücudunun iyi durumda olduğunu yalnızca cam parçalarını çıkarttıklarını söylediler. Cam? Öyleyse, bir şeylerin üstüne düşmüş olamazdı değil mi? Ah, hayır bu çok saf bir düşünce olurdu. Biri bilerek bunu ona yapmıştı. 

Bora kahve uzattı. Elinden kahveyi alırken camdan Geceye baktım eline ve koluna bağlanmış serum ve sargılarla uyuyordu. Bunları düşünürken birkaç saat geçmişti Vaveyla bana temiz ve rahat bir kot ve sıcak tutan bir kazak getirmişti. Bense burada kalacağım diyerek diretmiş ve tüm bu süre boyunca Gece'yi izlemiştim. "Bak Lavin, açık konuşucam tamam mı? Eğer bu işte bir bit yeniği varsa karışmanı istemiyorum. Anladın mı? Kardeşim gibisin ve zarar görmene dayanamam. Vaveyla da dayanamaz annen, serpil teyze, annem, Gece... Hatta gerizekalı Sonat bile. Bu yüzden bu olaydan uzak durman lazım anladın mı?" Kabul etmeyecektim tabi ki. Allahım kim bilir işin içinde neler vardı ve gece zarar görmüşken bana kimse uzak dur diyemezdi." Tamam" yine de onu bu konudan uzaklaştırmak en iyisiydi. " siz gidin artık vaveylayla. Ben refakatçi olarak kalırım." Başını tamam anlamında sallayarak giderken bende bana getirdiği laptopum’la beraber aşağı inip refakatçi bilekliğini aldım. Yukarı çıkıp bana verilen yere kurulduktan sonra montumun cebindeki usb'yi çıkardım. Üzerindeki kurumuş kanlar midemi bulandırırken onları hızla kazıyıp bilgisayara taktım. Önümde birçok belge ve resim vardı. Bir dosyada adımın geçmesi merakımı arttırırken hızla ona tıkladım.

 Habersiz çekilmiş bütün resimlerim buradayken istemsizce ağzımdan ‘’Gece’’kelimesi döküldü. Kitapçıda kitap okurken dışarıdan çekilmiş bir fotoğraf, dışarıdayken, okulun oradaki kafede doğum günümü kutlarken-  ki bu bir sene önceydi.- tanrım bu fotoğraflar ne kadar eskiye dayanıyordu? Aşağı hızla inerken babamla bir fotoğrafımı görüp durdum. Babama sarılmış ve gözümü kapatmıştım. Babamsa tedbirli bir şekilde etrafa bakıyordu. Saçlarımın kısa olduğu zamanlardı. İki sene önce kadar. Biraz daha aşağı inerken geçen gün anahtarımı düşürdüğüm geceye ait bir fotoğraf vardı. Allahım, bizimle aynı kattaydı ve ben görmedim. Biz görmedik. Gece mi çekmişti tüm bunları? Biraz daha aşağı inince bir dosyayla beraber durdum. Açıp açmamak konusunda kararsız kalsam da nihayetinde merakıma yenilip açmıştım.

Lavin Savaş

Yaş:17 

Annesi: Esra Savaş

Babası: ??

Ne demekti bu babamın birçok yerde adı geçerdi. Neden soru işareti vardı? Okumaya devam ettim. Adresim, okulum, telefon numaram Vaveyla, Bora, Sonat... Herkes vardı. Neydi bu? Gece miydi? Sapık falan mıydı? Kendi dosyamdan başka dosyalara bakmak için çıktığımda gecenin mırıltılarıyla hızla usb’yi cebime koyup kalktım. Düğmeye basarken bir yandan da Geceyi konuşturmaya çalışıyordum. Onu başka bir odaya aldıklarımda her şeyimi toplayıp o normal odaya girdim. Hasta yatağının yanında refakatçi yatağına kıvrıldığımda gözlerim hemen karanlığa teslim olmuş bir şeyler düşünmeme fırsat vermemişti. 

Saat sabahın yedisinde uyanmış ve aşağı inip büfeden kahve ve poğaça almıştım. Hava güzeldi, hafif bir esinti vardı. Boynuma sardığım fulara biraz daha sarınırken dün gördüğüm fotoğrafları düşünüyordum. Bundan Vaveylayla Bora'ya bahsetmeli miydim? Biraz daha beklemeye karar vererek elimdeki poğaçanın son dilimini kuşlara attım ve oturduğum banktan kalkıp sıcacık olan hastaneye girdim. Gece gözünü açmış etrafa bakınıyordu beni görünce gülümsedi. Kapıyı kapatıp yanına gittim. " günaydın." Hafifçe gülümsedim." Günaydın. Nasılsın?" Omuz silktim. Nasıl olabilirdim?

 " şey, refakatçi yatakları pek rahat değil ama idare ederim." Diyince sırıttı. " Evet aynı şey hasta yatakları içinde geçerli."

Bir anlık sessizlikte sadece birbirimize baktık. Gülüp kafasını başka yere çevirince " ne?" Dedim ses tonumdan adeta merak fışkırıyordu. " Hiç. Sadece... Bütün gece burada kalmana şaşırdım o kadar." Kaşlarımı kaldırdım. " evet, tabi. Her neyse" kafasını bana çevirince birden aklımdaki bir soru pat diye ağzımdan çıktı. "Dün ne oldu Gece bey?" Gözlerini devirdi. " ilk önce bu gece bey de neyin nesi belli ki aynı yaştayız. Kaç yaşındasın?" Diyince söylendim" sanki bilmiyorsun. "Ancak bunu duymamıştı"  On yedi yaşımın son aylarını yaşıyorum." 

"aramızda bir yaş var Lavin bence" bey" biraz resmi kalıyor." Omzumu silktim. Konuyu değiştiremeyecekti. " Dün gece ne oldu Gece?" Kafasını salladı. " Hatırlamıyorum. Tek hatırladığım beni kucaklamanız, arabada sana usb vermem ve arabada üzerime eğilmen." Baştan aşağı anında sıcaklığım artarken kızardığımı hissediyordum. " Bilerek yapmadım. " yamuk bir gülümseme takındı. " Her neyse. Usb nerde? İçine bakmadın değil mi?" Gözlerimi gözlerine diktim tamam, başlıyoruz. " Neden? Bakmamam mı lazım?" Bir anda ciddileşti. " Baktın mı Lavin?" Kafamı evet anlamında salladım.

 Kafasını hızla sallarken delirmiş gibiydi. " ah, salak kız! Ne gördün?" Diyince hızla oturduğum yerden kalktım. " Bana salak deme. " diyince sakinleşti. " Ne gördün Lavin?" Ama hala dişlerinin arasından konuşuyordu. " Birkaç dosya." Kendiminkini söylemeyecektim. Saçlarını çekip inledi. " Lavin ne yaptın sen?" Diyince gözlerimi büyüttüm. Ses çıkarmadan sakinleşmesini bekledim.

 " Ne zaman taburcu olurmuşum?" Ani ruh değişimi beni şaşırtırken ifademden ödün vermemeye çalışarak "3 gün sonra gece bey." Dedim bana dönüp yüzüme iyice baktıktan sonra  " Yanımda kalır mısın?" Diye beklemediğim bir soru sordu. Ne yani o kadar öfkelenmesinden sonra yanında kalmamı mı istiyordu? Yinede vücudum benden bağımsız olarak vücudum benden bağımsız olarak başını evet anlamında yukarı aşağı sallayınca bir şey fısıldayıp önüne döndü. 

" efendim?"

 " Yok, yok bir şey." Ancak duymuştum. O boğuk ses fısıltıyla "seni koruyacak birisi gerek" demişti

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 31, 2014 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

GeceHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin