3

61 6 0
                                    

İyi okumalar. Yorumlarınızı bekliyorum.

"Kara göründü! Kara köründü!"

Ard arda bağırışları duymamla hızla odamdan çıktım. Güvertenin ucuna geldiğimde ileriye baktım. İleriyi ayırt etmek zordu.

"Dürbün getirin bana."

"Emredersiniz kaptan." Uzattığı dürbünü aldım ve konseye bizden önce kimler gelmiş diye baktım.

   Doğudan gelen Woo Han'ın gemisini gördüm. Doğuda hakimiyet süren kralın oğluydu. Yıllar önce babasına karşı çıkmış bir korsan olmaya karar vermişti. Babası gibi pek iyi biri sayılmazdı. Genellikle insanlara yaptığı işkencelerle ve yakışıklılığıyla tanınırdı. Tanrıya şükür burası kutsal topraktı. Kurallara göre hiçbir korsan hiç bir korsanı öldüremezdi.
Dürbünü hafif sağa çevirdiğimde Hindistan gemisini gördüm. Bu adamlardan nefret ederlerdim. Asla kendi fikirlerini söylemez hep birileri ne derse tamam derlerdi. İyi bir kuklalar. Hindistan gemisinin yanında İtalya kıyılarından gelen Kaptan Anna'nın gemisini gördüm. Bu kadını seviyordum. Avrupya huzur vermiyor tüm gücü elinde tutuyordu. Kendisiyle aramız gayet iyiydi tabi bir zaman sonra işlerden dolayı görüşemedik.

   Etrafta başka gemi göremeyince mutlu oldum. Çok fazla sürmeden biz de karaya yaklamıştık. En sonunda demir atıp konseye doğru ilerledik. Burası İthaka, korsanların kalbi. Buraya hiçbir devlet donanması yaklaşamıyordu. Adeta bir kale.. Ama bir o kadar da tehlikeli bir yer.

   Toplanma salonuna girdiğimde masada Doğu, Hindistan ve İtalyan temsilcilerini gördüm. Kapıyı gürültülü bir şekilde açmamdan kaynaklı olacakki tüm gözler bana döndü.

"Selam dostlar!"

Anna beni gördüğünde gülümseyerek ayağa kalktı ve kollarını açarak bana geldi. Ona sıkıca sarıldım.

"Denizler aşkına, Helios kocaman olmuşsun."

Gülümseyip ondan ayrıldım ve başa oturdum.

"Seni görmek harika Anna ve sizi de beyler. Görüyorumda buralarda kimsecikler yok. Toplantıyı açsak mı?"

Tatlı bir gülümse göndererek soruyu sordum.

"Bayan Helios biliyorsunuz ki 12 Kaptan olmadan toplantı açılamaz." Değişik aksanıyla Hintli kaptan konuşunca gülümsemem uçtu gitti. Hızla ayağa kalktım ve bir şey demeden kapıya doğru ilerledim. Zayn'e bakış attığımda beni takip etti. Kimsenin olmadığı bir nokta bulunca konuşmaya başladım.

"Bu hiç iyi değil Zayn. Herkesin gelmesini beklersek geç kalırız. Bay Gibs's söyle ve haritayı bulmaya çalışsın. Herkesten önce ona ulaşmalıyız. Ve bu arada lütfen yanımdan ayrılma."

Elini kılıcının havzasından çekti ve yüzümü avuçlarının arasına aldı.

"Sakin ol Helios. Merak etme o haritayı bulmak için her şeyi yapıcam. Yanından da asla ayrılmayacağım." Dudaklarıma kısa bir öpücük kondurdu ve ileride bizi bekleyen Gibs'in yanına gitti. Bir şeyler söyledikten sonra tekrar yanıma geldi.

"Şimdi hiçbir şey yokmuş gibi davranmaya devam etmeli ve diğer gelicekleri beklemeliyiz."

Başımı salladım ve kollarımı ona sardım. Endişeli hissettiğim zaman beni rahatlatıyordu.

"Teşekkürler Zayn. Her şey için..."

Cevabını alnıma öpücük kondurarak verdi. Sonra ise beni deniz kıyısına indirdi. Diğer gemiler gelene kadar yıldızları izledik.

•••

Hala eksik olan o 12. kaptanı bekliyorduk. Kimse ondan ve isminden bahsetmiyor sadece kendi ararlarında konuşarak bekliyorlardı. Kapı seslice açıldığında tüm salon sessizliğe büründü ve oraya döndü. Kapıya arkası dönük olan sandalyemden kalktım ve gelen kişiye baktım. Kaptan Jack Sparrow. Tanrım o ünlü Kaptan Jack buradaydı tam karşımda.

storm 'zaynHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin