1.Bölüm

125 5 1
                                    

"Kovalanırsn beyninin sokaklarnda,

kaçıcak bir yerin yoktur soluk suluğa"

I.BOLUM

Ah, lanet olası trafik!

Her zamanki gibi , ölü belgeleriyle uraşıp , lanet olası şerif yardmcısı Steve Blackrock'n pis bakışlarını sindirdim.

Ve bu baş belas trafik canımı sıkmaya başladı artk.Yan arabadaki iki kaltaktan duyduğuma göre , işe yaramaz ayyaşın

teki, polisi ezmişti.Lanet olası herif , ezicek başka birini bulamadın mı ?

***

Sonunda eve ulaşabilmiştim.Soğuk bir duşun ardından her gün yaptığım gibi cebimdeki ölmüş insanların fotoğraflarını duvarıma astım.

Yaptığım iş beni böyle bir fanteziye sürüklemişti. Her gün Teksas Eyalet Amirliğinde oturur , Steve'in bana getirdiği ölü insan belgelerini kayıt ederdim. Hergün yaklaşık yüze yakın insan ölürdü. Bu yaklaşık yüze yakın fotoğraf demekti. Duvarım neredeyse üzerindeki yeşil boya gözükmeyecek kadar doluydu. Yeşili sevmezdim ancak doktorumun tavsiyesiyle bu renge boyadım. Ona göre beni rahatlatırmış , lanet olası renk.

Fotoğrafları boş kalan bölümlere yerleştirdikten sonra , evimde gelenek haline gelen "rutin akam selamlamalar"nı yapmaya başladm.Tek başıma yaşadığım

için duvarmdaki insanlarla konuşurdum. Hafızam bugüne kadar beni hiç yanıltmamıştı.Hepsinin kişiliklerini ve isimlerini biliyor onlarla eski bir dost gibi konuşuyorum.

Duvarmın en solundaki adam kaçığın tekiymiş.Afganistan'da görevdeyken nedensiz bi sebepten dolay askerlerinin ve kendisinin kafasna sıkmış.Kaçık Albay

Mayk.Gerçek ismi Micheal ama ben ona mayk diyorum.

Bankacılar , milyarderler , öğretmenler...Duvarımda bir çok meslekten insanlar vardı.Duvarımı belli bir düzene sokmamıştım.Keyif veriyordu çünkü bu görüntü bana.Holding sahibi bir züppeyle , yaşamını yok taşıyarak geçiren bir fakir yanyanaydı, ikiside ölmüştü , ikisininde bir karelik yeri vardı, duvarımda. Her ikisininde değeri aynıydı gözümde.Duvarım adaleti temsil ediyordu benim için...

Kahve yapmak için mutfağa giderken duvarımı göz ucuyla süzdüm.

-Oda ne !

-Lanet olası duvarda bir boşluk var!

Saatlerce yerlerde sürüne sürüne o fotoğrafı aradım.Ama hiç bir yerde bulamadım , o küçük baş belasını.

Benim canm sıkan asıl şey fotoraf bulamamam değildi , o fotoğraftaki kişiyi hatırlayamamamdı.Hafzam benimle oyun oynuyordu sanki.O küçük hapların etkiside olabilirdi belki.

Evet evet, kesinlikle o haplardan oluyor!Yoksa unutmam mümkün değil...

Aramaktan yorulup bugün gelen aramalara bakmaya baladm.

6 adet sesli mesajınız var.

"Hey Poul bu gece yapacağım partiye sende davetlisin , bunu kaçırmamalısn dostum"

Seninle uğraşamam Tom!

"Poul Atlanta'ya ne zaman geliceksin , seni özledik evlat"

Umurumda değilsin baba , aramayı kes artık !

"Sevgillim seni çok özledim , mesajı alır almaz yanıma gel...Paul , hayr olamaz yardım et!"

-Angelina , iyimisin ! Neler oluyor orada ?

***

Angelina'nn evi bomboştu.Sanki yıllardır kimse uğramamış gibiydi.Biraz olsun sakinleşmek için balkona çıkıp bir sigara yaktım.Sigarayı hızlı hızlı ciğerlerime çekerken,bahçenin dışarısında iki takm elbiseli James Bond kılıklı heriflerin bana doğru baktığını gördüm. Bu bakışlara alışmıştım aslında Steve Blackrock'tan...

Sigaram bitince içeri girip yüzümü yıkamak üzere alt kattaki banyoya gittim.Aynada gördüğüm kişi 30 yaşlarında yalnız kovboy misali hergün barlarda sabahlayan bir Amerikan piçiydi.Ama ben böyle biri değildim.Yaşım bile henüz 25 ti.Siyah saçlarm ve iri elmacık kemiklerim beni gizemli biri yapıyordu. Yüzümü yıkamak için başımı eğip musluğu açtığımda , suların kesik olduğunu fark ettim.Lanet olası Houston Belediyesi ! Kafam kaldrp aynaya baktığımda , gördüğüm şey sadece iğrenç suratım değildi. O iki dingil arkamdaydı.

Arkamdaki ikili mi ? Siktir !

DuvarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin