wishing

4K 238 76
                                    

Selâm güzellikler, Killer Bunny seviyorsunuzdur umarım. Kitap yetişkin içerik olacak. İyi okumalar sizi seviyorum.

××××××××××××××××××××××××××××××
Saat; 08.33

"Tanrı aşkına bu perdeyi kapattığımı hatırlıyorum!" Aralık pencere ve kenârlara kaymış perdenin arasından göz bebeklerimin küçülmesini sağlayan tiz gün ışıkları, kirpiklerimin titremesine sebep oluyordu. Kollarımı hafifçe iki yana kaldırıp bedenimi esnetmek için gerdim. Bu müstakil ev hafiften döküktü. Gerçi normâl biri buradan geçse perili falan derdi.

Rahat yatakta 90° doğrularak gözlerimi birkaç kez daha kırpıştırdım. Gözlerimin önüne düşen yumuşak ve düz, üstelik koyu grinin etkisi altına aldığı saç tutamlarımı kemikli parmaklarım ile kulağımın arkasına yerleştirmeye çalıştım. Çıtırdayan parkelerin üstünde yürüyordum saçma salak birkaç eşofmanla.

×××08.54×××

Çoktan lanet olası sokağın yolunu tutmuş, sıradan insanların olduğu fakat kendini bir şey sananlar ile yanıp kavrulan üniversiteye adımlıyordum. Yamulan, yerinden çıkan kaldırım taşlarının ardından solmuş yaprakların âhenk ile havada uçuşu derinlere dalmam için kolay bir sebepti.

Ta ki, yolun hemen yanında bulunan yeşillikteki bir tavşanın bağırışını tabiri câiz, ciyaklayışını duyana kadar. Birkaç tavşan duruyordu fakat koyu olanı bağırıp duruyordu. "Ne diye bağırıyor bu?!" Diye mırıldandım kendimce. Birkaç dakika durup izledim onları. Ardından kulağımı tırmalayan sesten uzaklaşmak adına devam ettim yoluma.

Demir kapıları gördüğümde derince bir nefes vererek kapattım gözlerimi. Akşam çalıştığım kahve dükkânına da gidecektim. Para kazanmanın tek olanağı buydu çünkü. En azından kolaydı. Düşüncelerim kafamı kurcalarken saçma kişiliklerde gezdirdim koyu irislerimi. Soğuk davranırdım genelde, samimiyet hoşuma gitmezdi herkesle. Tabii, içimdeki çocuk çıkmadığı sürece.

Bordo gothic yazıların ele geçirdiği koyu swearshirt'ümün kapüşonunu geçirdim gri saçlarımın ardına. Gözlerimi bacaklarımı kavrayan siyah kotta gezdirdikten sonra gözlerimi geri önüme çevirdim. Hoseok.. Tanrım bir anda önüme fırlaması ürpertiyor.
"Ah, lanet olası neden bir anda fırlıyorsun!" Hoseok kaşlarını kaldırarak burun kıvırmakla yetindi ve sınıfı gösterdi. Haklıydı, geç kalmıştık.

「09.40」×

Yorucu ders zaten allak bullak olan kafamı daha da çok karıştırmıştı.
"Taehyung!" Tekrar tanıdık olan sesi işittiğimde alnıma avucumu geçirerek derin nefesler aldım. Gözlerimi yavaşça içeri koşan Hoseok'a diktim.
"Yine, yine ne oldu baş belası?"

Küçük bir çocuk gibi davranan Hoseok büyük bir heyecanla dudaklarını aralayarak başladı konuşmaya;
"kasabada ölen adamı gördün mü? Tanrı aşkında doğranmış! Çok merak ediyorum, sence katil yakışıklı mıdır? Satanist falan mı yoksa?"

Hiçbir şeyi kaldıramayan beynim çöküşteydi, bir windows gibi error verdi. "Kapa şu çeneni! Kimi öldürdüyse öldürmüş, hem bize ne çekici olup olmadığından?"

Hoseok tekrar başladı konuşmaya,
"Şu genelde tavşan ve sincapların olduğu yer varya, oraya atmış tüm ceset parçalarını."

Bölümleri uzatacağım, iyi akşamlar dilerim. Taekook ile kalın. :)

 :)

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Killer Comin' 「 taekook 」Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin