b i r

228 33 11
                                    

Gözlerinden düşmeye son vermemiş yaşlarıyla son sözlerini sundu Tanrı'ya. "Tanrım, eğer güzel bir prenses olsaydım hiçbir sorun yaşamazdım. Fakat oldukça çirkin ve yeteneksizim. Tanrım, eğer oralarda bir yerde gerçekten varsan şunu bilmeni isterim, yakışıklı ve zengin bir prens olsaydım dahi asla hiçbir prensesin kalbini kırmazdım."

Sonrasında ayaklarının altındaki sandalyeyi devirdi ve boğazındaki ipe sarıldı. Bedeni istemsizce kurtulmak için çırpınırken o göz yaşları ve sımsıkı kapadığı ağızıyla huzurunu bekliyordu.

——————

Gözlerini açtığında uzanıyordu. Önce anlayamadı fakat dün yaşananlar aklına dolduğunda hızlıca doğruldu ve eli boynuna gitti. Dünkü intihar ipi boynunda değildi, acı hissetmiyordu. Üstelik oda da ona ait değildi.

Bir süre sonra kapı tıklatıldı ve içeri tanımadığı hizmetçiler girip kahvaltı zamanının geldiğini bildirdiler. "Prensim, kahvaltı vaktiniz geldi. Hazırlanmak ister misiniz?" Gelenler bir cevap beklerken Jimin şok içerisindeydi. Tanımadığı bir yerde tanımadığı insanlar tarafından prens olarak çağırılıyordu. "Prens... mi?" İstem dışı ve anlamazlıkla bir fısıltı kaçtı dudaklarından. Baş görevli gülümsedi ve yanıtladı. "Evet Efendi Jimin, siz prenssiniz. Park Krallığı Prensi."

Jimin'in ağızı ve gözleri daha da açıldı. Evet burası ailesinin krallığıydı fakat ne bu insanları ne de bu yeri daha önce görmemişti.üstelik o tek çocuktu ve kızdı. Bu imkansızdı.

Görevliler yüzünü yıkayıp aynanın karşısına getirene kadar düşüncelere dalmıştı. Kafasını -sonunda- kaldırdığında çoktan üzeri giydirilmiş ve kahvaltı için hazır haldeydi. Fakat aynada gördüklerine inanamadı. Karşısındaki çok yakışıklı ve kendisinden çok daha güzeldi. O nasıl bu hâle gelmiş olabilirdi ki?

Birden aklına dün gece yaşananlar geldi, "yakışıklı ve zengin bir prens olsaydım dahi asla hiçbir prensesin kalbini kırmazdım." Demişti. Sahiden de, Tanrı ona bir şans tanımış olabilir miydi?

The Little Ugly Princess // myg.pjm //Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin