4.2K 420 355
                                    

Elimdeki mektubu zarfa özenli bir şekilde koydum ve yapışkan olan yerlerini dilimle ıslatıp kapattım.

Üstüme kabanımı alıp mektubu cebime koydum, anahtarımı cebime attım ve evden çıktım.

Gözüm kapalı olsa dahi gidebileceğim derecede ezberlediğim yollara vurdum kendimi her zamanki gibi. Hava bugün diğerlerine nazaranla soğuk değildi. Sıcağı hep soğuğa tercih etmiştim ama o bunu bilmiyordu. Soğuğu sevdiği için ben de seviyordum. O beni ısıtıyordu; bedenimi, ruhumu, kalbimi.. Ama artık ısınamıyordum. Neden Taehyung, neden doğum gününden bir gün önce hiçbir şey demeden beni soğuğa terk ettin?

Varacağım yere yaklaştığımda, posta kutusu görüş alanıma girdi.

"Freesia! Ah, Freesia. Yürümeyi yeni öğrendin ama koşmak istiyorsun. Düşeceksin."

Sağ tarafımdan gelen tanıdık sesle, o yöne çevirdim bakışlarımı ve gördüğüm manzarayla dizlerimin bağı çözülür gibi oldu.

Kim Taehyung tam karşımda duruyordu!

"annecim, babanı dinlemelisin. Freesia, yavaş kızım."

kadın, arabanın ön kapısını kapatıp paytak paytak yürüyen çocuğun yanına gitti ve kucağına alıp yanağına küçük bir buse kondurdu. Taehyung da kadının yanağına aynısını uygularken, zihnime dolan acı gerçekle dizlerimin bağı çözüldü.
"önceden burada mı yaşıyordun sevgilim?" diyen kadını başıyla onayladı ve önceden ailesiyle yaşıyor olduğu evi süzerken "evet."  diye yanıtladı onu.

Taehyung, hala aynıydı. İki yıldır görmememe rağmen pek fazla bir değişiklik olmamıştı yüzünde. Beni bırakıp giderken saçı kahverengi renkteydi, şimdi ise biraz koyulaştırmıştı. Bu haliyle kendisine tekrar aşık olmamı sağlamıştı.

Dünya etrafımda fıldır fıldır dönerken, düşmemek adına tutunacak yer aradım. Bulamadığımdaysa, kendimi yere atmıştım.

"rose, bebeğim, siz Freesia'yla eve girin ben de arkanızdan geliyorum."

(blackpink'deki rose değil, yanlış anlaşılmasın.)

Göz yaşlarım, yuvasını terk edip yerle bütünleştiğinde, tanıdık koku burnuma doldu.

"hey bayan, iyi misiniz?"

biçimli parmakları görüş açıma girdiğinde, başımı aşağı eğdim görmemesi için, bir sonraki adımım da, kapüşonumu başıma geçirmek olmuştu.

yüzümü görmemiş olması iyi bir şeydi, şuan için.

Taehyung beni bırakıp rose denilen kadınla evlenmiş bir de adını freesia koyduğu bir kız çocuk yapmıştı..

Ellerimle göz yaşlarımı sildim ve "iyiyim," diye fısıldadım.

Eli çeneme baskı uygulayıp kendisine bakmam için zorladığında, yüzümü sol tarafa çevirdim görmemesi için. şuan bu olmamalıydı. kendisine bakmam için tekrar baskı yaptı, bu sefer zor da olsa irislerimiz buluşmuştu.

Şuan bunu yapmamız hiç uygun değildi, evliyken bana dokunmamalısın, taehyung, olmaz..

Yanıma gelmemeliydin, taehyung.
Bana yardım etmeye çalışmamalıydın, taehyung.
Bana dokunmamalıydın, taehyung.
En önemlisi, beni görmemeliydin, taehyung...

"manolya.." dediğinde, gözlerimdekiler yerle bütünleşmeye devam ediyordu ve ben de görüş açımı bulanıklaştırdıkları için küfrediyordum.

o an ölmek istedim taehyung, işte tam da bu an ölmek, en son senin yüzünü görmek, en son senin sesinle bütünleşmek istedim.

"tebrik ederim, taehyung. umarım mutlu olursunuz."

karşıma oturdu ve yüzümü avuçları arasına sıkıştırdı.

"sen, iyi misin, manolya?"

gülümsedim. bunun önemi var mıydı ki?

"kızın çok güzel ve sana çok benziyor, taehyung. senin kızın olduğu için çok şanslı olmalı. umarım yaşı uzun olur."

"manolya, neler diyorsun?"

"sana beni bırakıp gittiğin için hiçbir zaman kızgın olmadım." dedim ve ellerini yüzümden indirerek ayağa kalktım.

O da benimle beraber kalktı ve tam gideceğim sırada bana sıkıca sarıldı.

"seni çok özledim."

göz yaşlarım deri ceketini ıslatırken, eşinin bizi böyle görebilecek düşüncesi bütün bedenimi sarmaladı ve hiç istemeyeceğim bir şey yaptım.
geri çekildim.

"bunu yapman hiç doğru değil, taehyung. Eşin bizi görebilir." cebimdeki mektubu çıkarıp avucunun içine bıraktım.

irisleri titriyordu.

"bunların posta kutunda nicesi var. Onları eşin görmeden yok etmelisin, taehyung." yüzünün her bir milimetresini inceledim ve beynime kazıdım.

elimin tersiyle göz yaşlarımı tekrar sildim ve bakışlarımı dudaklarında sabitledim.

"az sonra yapacağım şey için çok üzgünüm, taehyung. Beni affet."

ve yaptığım şeyle günaha bulandım.
onu öptüm.

"beni görmemeliydin, beni unutmuşken tekrar karşına çıktığım için özür dilerim." dedim ve arkamı döndüm.

"hoşça kal, sevgilim."

bu sefer ben bıraktım.
onu ardımda bırakıp, ondan en uzağa gittim.

ve arkadan o uğruna ölebileceğim tok sesi duyuldu.

"ben seni hiç unutmadım ki, manolya. yemin ederim hiç unutmadım."

gittim.
bir daha onun güzel yüzünü göremeyecek olsam da, o sesinin huzurluğunda boğulamayacak olsam da, öpemeyecek olsam da gittim.
tekrar görmemek adına gittim.

manolya¹ ⚘ kim taehyung ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin