14 - Kurşunun Ucunda

500 35 7
                                    

Gemi yolculuğunda uyuyan ben oldum. Gözlerimi açtığımda beni izleyen Amber ile karşılaştım. Gülümsüyordu. Anlaşılan paniği geçmişti.

"Hey uykucu."

Yanağıma dokundu. Ateş bastı, tepeden tırnağa kızardım. Aynaya bakmama gerek yoktu. Bu hissi çok iyi biliyordum. Yattığım yatakta doğruldum.

Gemide kendimize ait bir kamaramız vardı. Ranzanın üst katında o yattı. Bana kalsa tek kişilik yatağa sığışırdık. Koyun koyuna uyurduk. Ama Amber sınırlar konusunda çok netti. Temas ve dokunma kurallarını o belirliyordu. Aşmaya çalışıyordu. Ben de işini kolaylaştırıyordum. Zaten adrenalinden pek birbirimize ayıracak vaktimiz olmamıştı. Mesela şimdi onu delicesine öpmek istiyordum.

Ben fantezi kurarken midem yüksek sesle guruldadı. Amber kahkaha attı. 

"Ben de çok acıktım. Hadi."

Kalkıp gerindi ve vücudunu esnetti. Montunu giyip saçlarını öylesine tepesinde topladı. Ben büyülenmişçesine onu izliyordum. Ayakkabılarını giydi ve hazırdı. Ben de hiç seksi olmayan sarsak hareketlerle aynılarını yaptım ve çıktık. Hiç beklemediğim bir şey yaptı. Yürürken elimi tuttu. Herkesin içinde. Cesurca. Sırıtmaktan kendimi alamadım ve elini sıkıca tuttum. 

Yemek yerken keyfimiz yerindeydi. Amber'ın yüzüne renk gelmişti. Bir sürü şeyden bahsediyordu. Dinlemeye çalışıyordum ama asıl dikkat ettiğim oydu. Onu izliyordum. Bu hallerini aklıma kazımaya çalışıyordum. Hayatın bize ne getireceği belli olmazdı. Bu anları hatırlamak istediğimde her şeyiyle hatırlamak istiyordum. 

"Neden bana öyle bakıyorsun?" dedi aniden durup. Yüz ifademi toparlamaya çalıştım.

"Nasıl bakıyormuşum?"

"Sanki dünyada sadece ben varmışım gibi."

Güldüm. Öyleydi. Dünyada sadece o vardı. Şu an vardı. Uzanıp eline dokundum. Biz vardık. Yaşıyorduk. Ve birbirimize sahiptik. Ne kadar süreceği belli değildi. 

"Amerika'ya döndüğümüzde Teksas'a gitmek ister misin?" dedim aniden. Güvertede yürüyorduk. Ellerimiz birbirine kenetlenmişti. Güneş henüz doğmamıştı ama birkaç dakika sonra doğacaktı. Gidip korkuluklara yaslandı ve denizi izlemeye başladı. Rüzgar saçlarını dalgalandırıyordu. Soğuktan ürperdiğini fark ettim. Gidip onu sardım. Kollarım kollarında, kalbim onunkine yaslı, arkasında durdum. Kafamı eğip boynuna gömdüm. Kokusunu doyasıya içime çektim. 

"Keşke bu an sonsuza kadar sürse." diye fısıldadım. İlk kez ona dokunmamdan rahatsız olmadı. İlk kez irkilmedi ve hemen kollarımın arasından kaçmadı. Biz birbirimize kenetlenmişken güneş ufukta göründü. İkimiz de başka bir şey söylemedik. 

Sonsuzluk gelen bir süre sonunda bana döndü. Yüzü benimkinden bir santim ötedeydi. Vücudundan benimkine akan elektrik akımını hissedebiliyordum. Beni usulca öptü. Kendimi kaptırmama izin vermeden geri çekildi ve elimi tuttu. Hiçbir şey söylemeden kamaramıza götürdü. Kapıyı kilitledi.

Zorlukla yutkundum. İşte o an gelmişti. Ona dokunabilecektim. Kalbim yerinden çıkacak gibi atıyordu. Nefes almayı hatırlamam gerekiyordu. Amber önümde soyunurken bu gerçekten de zordu. 

Kendi kıyafetlerimi çıkarmak aklıma bile gelmedi. Bunu da Amber yaptı. Ranzanın alt katında, tek kişilik yatağa yan yana uzandık. Fazla bir alan yoktu. Elbette bunu daha rahat bir yerde, daha romantik bir ortamda yapmak isterdim. Amber'ın kendisini daha iyi hissedeceği, daha çok zevk alacağı bir yerde. Planlayarak ve emek vererek. Ama kısmet olmadı. Her şey kendiliğinden gelişti. 

Daha önce hiç hissetmediğim şeyler hissettim, daha önce hiç yapmadığım şeyler yaptım. Var olduğunu bilmediğim zevklere ulaştım.

"Vay canına."

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Dec 29, 2019 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Burn For You 《girl♡girl》Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin