Her Sey Bir Kitapla Basladi!!

513 15 0
                                    

Altın günlerinden mücevher tasarımcılığına giden bir başarı hikayesi. Bütün bunların hepsi bir kitapla mümkün mü?

İşte ataletini yenen bir kadının gerçek yaşam öyküsü..

Liseyi zar zor bitiren, tembel diye nitelendirilebilecek bir öğrenci... Annesiyle günlere gitmek o sıralar tek aktivitesi. Bir kitap okuyor ve hayatı değişiyor. Gerçekten. Olay aynen böyle

gelişiyor. Kitabın adı, Kişisel Ataleti Yenmek! Önce onu durduran, eyleme geçmesini engelleyen faktöre atalet dendiğini anlıyor, sonra kendine bir yol çiziyor. Annesiyle altın günlerine

giderken, kendini altın tasarımcısı olarak bulan bir kadının hikayesi bu...

İlkokuldan liseye kadar başarısız diye tabir edilebileceğim yıllardı; çünkü okula gitmekten nefret ediyordum. Her gün 'gitmeyeceğim' diye ağlıyordum. Ailemle 'beni okula göndermeyin' diye pazarlık ediyordum" diyor Evren Şengüler. Hani hep farklı zeka tiplerinden bahsediliyor ya, onun da görsel zekası daha fazla gelişmiş aslında ama bunu okula giderken tek tip zeka türü üzerine yoğunlaşan eğitim sisteminde keşfetmek pek mümkün olmamış. "Öğretmen her gün 'anneni çağır' diyordu. Oturup bütün gün resim çiziyordum ama ödev yapmıyordum. Resim defterlerim ise doluydu. Sporu da çok seviyordum. Çocukluğumdan beri tekvando ile uğraştım zaten.

Resim, spor ve müzik dışında hiçbir ders benim ilgimi çekmedi. Benim daha çok görsel tarafım çalıştığı için teoriyle işim yoktu." Bu durum böyle liseye kadar devam etmiş. Bir şekilde de sınıfları geçmiş... "Lisede kredili sisteme denk geldim; zaten kalma diye bir şey yoktu. Lise sonda bitmedi okul, kredim eksik kaldı haliyle. Kredimi tamamlamak için matematik, resim ve müzikti bana sundukları dersler. Resimle tüm kredileri tamamladım. Dönüp baktığımda nasıl bitirmişim liseyi hala inanamıyorum. Üniversite sınavlarına hazırlandım ailemin zoruyla ama bir yere giremedim. Zaten İzmirliyim ben ve ailede katı bir kural vardı, dört yıllık bir üniversite olacak ve İzmir'de olacak..."

HAYAT DEĞİŞTİREN KİTAP

İlkokulda okumayı sınıfta son söken, asla ödev yapmayan, lisenin ilk yılında altı tane zayıf getiren bu kız, üniversite sınavını kazanamayınca annesiyle altın günlerine, nineler ve dedelerle korolara, hatta biçki, nakış, dikiş kursuna gitmeye başlamış... "Annemle altın günlerine gidiyor, geliyorduk. İçimden bir ses bir şeyler yapacaksın diyordu, ama ne bilmiyordum. Yönlendirecek kimse de yoktu. Ablamla abim öğretmen, ama ikisi de dışarıda görev yapıyordu, örnek alabileceğim kimse de yoktu. Annem beni zorla 'pratik sanat okulu'na yazdırdı; biçki, dikiş, nakış... Korolara katıldım, yaşça büyük dedeler, ninelerle. Ben aslında emekliliğimi önce yaşadım diyorum.

Dolu dolu geçti o zamanlarım da ama bir işe girmeye kalksam bir vasfım yoktu." O sıralarda takıya merak sarmış Şengüler. Urla'da gece pazarında tezgah açmaya karar vermiş. Ancak ailesinden izin koparamamış.Ertesi yıl bir şekilde ikna etmeyi başarmış babasını. 20 yaşında tezgah açarak yaptığı takıları satmaya başlamış. "Derilerden, kürdandan, gazoz kapaklarından, radyo antenlerinden takılar yapıyordum. İnsanların daha çok ilgisini çekiyordu böyle malzemelerden yapılmış olmaları. İnanılmaz da para kazanıyordum. Yaz sezonu böyleydi ama kışın evdeydim."

Bugün önde gelen bir takı firmasında başarılı bir tasarımcı olarak çalışmasına temel oluşturan adımı farkında olmadan bir tuvalette atıyor Evren; yine bir gün annesiyle güne gitmişken, tuvaletinkalorifer peteğinin üzerinde gördüğü Mümin Sekman'ın 'Kişisel Ataleti Yenmek' kitabının arka kapağını okuyor. "Atalet ne diye düşünürken, yazıları okumaya başladım. 'Bir işi yapmanız gerektiğini biliyorsunuz. Onu niçin yapmanız gerektiğini biliyorsunuz. İsterseniz nasıl yapabileceğinizi de biliyorsunuz. Yapmamakla neler kaybettiğinizi, yaparsanız neler kazanacağınızı da biliyorsunuz ama yine de yapmıyorsunuz. Ya ilk adımı atmaya üşeniyorsunuz, ya da devamını getirmekte zorlanıyorsunuz. Sizi durduran ne? Atalet!' diyordu kitap..."

İLHAM VEREN BASARİ OYKULERİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin