Ayağa kalktım gelişi güzel ısınma hareketlerini yapıp kemiklerimi kütlettikten sonra Boğaç komutanın odasına doğru gittim. Kapıyı çalıp gel emrini beklemeden içeri girdim.
Çok güzel(!). Havam söndü. Tam arkamı dönmem ile karşımda Boğaç'ı gördüm. Sırıtıyordu gıcık.
"Bir şey mi oldu yüzbaşım." Dedi.
"Hı?" Deyince pot kırmışcasına bir an donmuş gibi oldu ama sadece öyle gibi oldu. Daha sonra boğazını temizleyip bana döndü.
"Iyi de benim apoletlerim söküldü nasıl yüzbaşı oluyorum?" Dedim.
"Ben sana demedim ki Mert yüzbaşıya dedim." Deyince kafama dank eden şeyle kaşımı çatıp
"Öyle mi? Yani ben oradan bakıldığında keriz gibi mi görünüyorum?" Diye sorduğum an içeri Binbaşı Talha girdi.
"Ne oluyor burada?" Dedi.
"Komutanı-" sözümü kesen Talha komutandı.
"Sana sormadım Gökçe." Dedi Talha komutan. Hayalet miyim ben? Niye kimse suratıma bile bakmıyo lan? Ayıp be anladık sevmiyorsunuz ama böyle de yüzümüze vurup kırmazsınız ki.
"Komutanım Gökçe odama dalınca-" bu sefer Boğaç'ın sözü kesildi.
"Siz benimle dalga mı geçiyorsunuz lan?" Diye gürledi kızmış olmalıydı. Ama neye kızdı niye kızdı. Herkes tersinden kalkmış galiba hiçbiri kendisini değil.
"Üçünüzde tam teşhisatlı eğitim alanına beş dakikanız var." Deyince
"Ama komutanım benim hiçbir suçu-" Mert itiraz etmeye kalktı ama nafile
"Emrimi ikiletmeden hemen eğitim alanına." Deyince üçümüz birden
"Emredersiniz komutanım." Dedik. Odadan çıktığımızda Mert
"Benim ne suçum vardı?" Diye söylenmeye başlayınca
"Kurunun yanında yaş da yanar." Dedim.
Eğitim alanına gittik. Talha komutan kendi deyimiyle bizimle ter attı. Bizim deyimimizle ise de canımızı çıkardı. Digerleri gidince Talha'nın yanına gittim.
"Derya'dan bir haber yok mu hala?" Deyince
"Yok. Gökçe bu konuyu bir daha açma."
"Tamam tamam açıklama yapmana gerek yok." Deyip tebessüm ettim.
"Git üzerini değiştir sana bir çay ısmarlayım." Dedi.
"Ben çayı sadece kahvaltı da içiyorum."
"Tabi ona da içmek denirse." Diye araya girdi Talha.
"Araya girmesene ya. Ve kahve+çikolata ısmarlayacaksan gelirim." Dedim.
"Tamam tamam." Deyip kolunu omzuma attı. O böyle yapınca bende sırıttım. Elimde silah olmasaydı ben kolumu onun omzuna atardım da ne yaparsın işte.
Bizi böyle gören askerlerin ağızların bir karış açık kalıyordu. Talha'nın nişanlı olduğunu taburda bilmeyen yok. Ama kimse kiminle nişanlı olduğunu bilmiyor tabi ben ve birkaç kişi dışında.
Karşılıklı oturup sohbet ederek kahvelerimizi içtik. Ben bu akşam taburda kalacağımı haber vermek için Almina'yı aradım. Onunla konuştuktan Borayların kaldığı lojmanda sonra sıcacık bir duş alıp tabura döndüm.
"Senhor pai.(Efendim baba.)" Dedim.
"Kızım..." dedi.
"Baba Türkiye'ye mi geldiniz?" Dedim büyuk bir sevinçle.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BOZKURTLARIN AŞKI
RomanceHerkes bir şeyi sever ve onu korur. Ben de öyle yaptım. Bugüne kadar onlar benim canımı yaktılar. Şimdi onlar düşünsün. Çünkü asıl kabus şimdi başlıyor... Ben Gökçe Bozkurt kabusun olmaya geliyorum. Sıkı dur...😏😏😏