DUYUYOR MUSUN?

111 9 3
                                    



"Duyuyor musunuz? Hayır hayır benden bahsetmiyorum. Onu duyuyor musunuz diyorum. Gerçekten mi? Lütfen benimle alay etmeyin. Şu an arkanızda elinizdekine bakan varlığı duymamış olamazsınız.


Çünkü o her yerde... Sağınızda, solunuzda... Uyurken yanınızda. Sürekli size sesleniyor. O mu kim? Anlatmama gerek var mı ki? Hani bazen gözünüzün kenarından geçen gölge var ya... Ya da karanlıkta sırtınızdaki kaslarının gerildiğini hissettiğiniz anlar. İşte O bu vakitlerde size çok yakın demektir.


Mesela benimki hep etrafımda. Küçüklüğümden beri onu görüyor ve duyuyorum.

Bu ne zaman başladı anlatması zor. Hatırlayamıyorum. Daha ufacık bir kızken, kimse beni istemediği zamanlarda benimle oynardı. Annem ve babam kendi kendime konuştuğumu sanırdı ama aslında hep Onunla konuşurdum.

Size onu nasıl tarif etsem? Uzun boylu, çok uzun boylu. 2,5-3 metre vardır. Sonra simsiyah uzun bir pelerini var, kapüşonlu. Sanki yıllardır yürüyormuş gibi üstü başı eski ve tozlu. Yüzünü hiç seçemedim. Fakat gözleri ateş kırmızısı.

O benim her halimi seviyor. Benim düşmanlarıma hadlerini bildiriyor. Hatta bazen bana onların sırlarını anlatıyor. Bazı geceler uykusuz kaldığımda, uzun tırnaklı kocaman elleriyle saçlarımı okşuyor.

Neyi merak ettiğinizi biliyorum. Hayır tamamen yanlış düşünüyorsunuz. O benim sadece arkadaşım. Çok yakın bir arkadaşım.

Peki şimdi sıra sizinkinde... Haydi bana anlatın, çekinmeyin. Siz nasılsınız? Henüz karşılaşmadınız mı? Rüyalarınızda bile mi?


Size garanti ederim onu gördünüz. Onunla konuştunuz. Belki onunla çarpıştınız.


Her gün yüzlercesiyle karşılaşıyorsunuz zaten. Hiç dikkat etmediniz mi? Onlar her yerde. Yolda yürürken geçiştiğiniz insanlar... Yanlışlıkla çarptığınız ama arkanıza bakınca kaybolduğunu fark ettiğiniz kadınlar.


Otobüste sizi oğluna almak isteyen teyzeler. Gülüşü çarpık dedeler... Gece vakti çöpün kenarından size tıslayan kedi. Ya da parkta koşarken gözleri parlayan o simsiyah köpek.


Ne sanıyordunuz ki? Onlar sadece rüyalarda ya da gölgelerin arasında mı? Yapmayın lütfen. Bu sandığınıza cinler bile güler...


Gülmek demişken, size bir sır vereyim: onlardan korkmanız öyle hoşlarına gidiyor ki anlatamam. Şöyle diyeyim bir anda karşınıza çıkmaktan ziyade sizi içten içe ürpertmek gibi bir hobileri var. Karanlıktan korkmanız aslına bu yüzden. Bir diğer hobileri ise siz uyurken tepenizde beklemeleri. Hani bazen durup dururken geceleri uyanmalarınız var ya? Sanırım ne dediğimi anladınız.


İşte bu anlattıklarım onların size yapmayı sevdikleri şeyler.


Lakin bundan da çok sizi izlemeyi seviyorlar. Cinler insanları çok ilginç buluyor bu bir gerçek. Her ne kadar sizi banyoda gizli gizli izlemeye çalışsalar da bunu başardıkları pek söylenemez. Çünkü bunu yaptıklarını hissedebiliyoruz. Özellikle gözlerimiz kapalıyken. Bir anda hızlı hızlı saçları durulama isteğinin başka ne anlamı olabilir ki?


Benim arkadaşım beni izlemiyor. Yani yanımda ama arkası dönük. Bunu nereden mi biliyorum. Çünkü gözümü kapasam da onu görebiliyorum. O benim en iyi dostum. Size bazı düşmanlarımın sırlarını bana anlattığını söylemiş miydim? Ah evet tabi ki söyledim.


Peki size düşmanlarıma ne yaptığını anlatmış mıydım?


Bakın bir tanesini anlatayım: hiç unutmam liseye giderken bizim okulda bir Cemre vardı. Böyle şımarık, herkesi küçük gören; şu prenses tabir edilen tiplerden. Bir gün kurban olarak beni seçmişti. Böyle ezik tipler güç gösterisi yapacak birilerini daima seçerler. Ve genelde kurbanlar benim gibi kendi halinde, yalnız insanlar olur. Gücü yetecek yani...


Neyse o gün sürekli benimle uğraştı durdu. Bir ara attığı laflara karşılık alamayınca iyice delirdi ve kantinde üzerime kolasını döktü. BİLEREK!


Ağlaya ağlaya lavaboya kaçtım. Akşama kadar da ağlamaktan helak oldum. Anneme babama hiçbir şey anlatamadım. Gece yatağıma gidince, yine yanıma geldi. Saçlarımı okşadı. O an ağlamaya başladım. Birden ortadan kayboldu.


O gece çok garip rüyalar gördüm. Yüksek bir binanın tepesinden aşağı bakıyordum. O da benim yanımda oluyordu.


Ertesi gün okula gitmek istemedim. Fakat mecburdum. Zoraki de olsa sınavlara girmek için okulun yolunu tuttum. O gün Cemre'yi görmedim. Bir sonraki gün de... Ondan sonraki gün de...


Anlatılanlara göre cemre benimle uğraştığı gece 4. Kattaki evlerinin balkonundan düşmüş. Savcı üniversite sınavlarının stresine dayanamadığı için intihar yazmış rapora.


Şimdi bu olay sizin başınıza gelse, siz mazlumun ahı der konuyu kapatırsınız. Ama ben gerçeği biliyorum. Her ne kadar bana evet demese de biliyorum.


Sanırım aklınızdan geçenleri anlıyorum. Böyle bir şey nasıl hissettiriyor diyorsunuzdur. Doğrusu o benim kendimi bildim bileli yanımda. Bu sebeple normal hissediyorum. Herhangi bir gariplik ya da üstünlük iddiam yok. Bununla ilgili tek sıkıntım arkadaşlarımın kahve fincanlarının hep önüme gelmesi.


"AAAA aşk olsun ya bi kere bak ne olur, atsan da olur"


Atmadığımı bilen ama yanımdaki varlıktan habersiz olan meraklı arkadaş cümlesi.


İnsanlar geleceği bilmekte neden bu kadar takıntılı anlamakta güçlük çekiyorum. Çünkü insan ırkı olarak kaçırdığımız bir şey var. Kader denen şey cüzi iradeyle de ilintili. Mutlak kaderi değiştiremesek de bazı şeylerde seçme şansımız var. Ben sadece seçme şansınızın olduklarını görebiliyorum. Çok sevgili arkadaşlarıma bunları anlatamam. Anlamaları imkânsız. Aptal olduklarından değil, hepsi gayet zeki, başarılı insanlar. Sadece düşünmek inançlarına ters...


Bir dakika... Duydunuz mu? Sanki kapı hafiften oynadı. Nasıl duymazsınız gerçekten anlamıyorum. Delirmişim gibi ekrana bakmayın. Bir gün siz de duyacaksınız nasılsa...


Ve o gün çok yakında....

DUYUYOR MUSUN?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin