Tükürdüğünü yalama

13 0 0
                                    

Onu 4 yıl önce terk ettiğimde bu bok çukurundan kurtulduğum için kiliseye gidip günah çıkarmıştım.
Zihnimi, bedenimi, ruhumu yaralayan o yere daha fazla katlanamamış ve her ne kadar istemesemde onu arkamda bırakıp şehri terk etmiştim.
Benden sonra girdiği bunalım yada odepresyon her neyse umrumda değildi.
Defalarca gitmek istediğimi o ve onun gibi pisliğe batmış arkadaşlarıyla daha fazla kalamayacağımı midemin bulandığını söylememe rağmen beni bırakmamıştı.
Girdiği kişilik bozukluğu nöbetleri ondan iyice soğumamı sağlarken kaçış planı yapmıştım. Planımı devreye sokup tıkır tıkır işletirken içten içe üzülüyor onuda yanımda götürmek kurtarmak istiyordum.
Ama o halinden fazlasıyla memnunken bunu teklif etmemin dahi ne kadar mantıksız olacağının farkına varmış sadece kendi götümü kurtarma derdine düşmüştüm.
Yaşadığımız eve -ne kadar ev denilirse- baktım son kez. Ensesine sapladığım şırıngayla kendinden geçmiş 3 dakika içinde bilincini kaybedeceğini bildiğim sevgilimde gezindi gözlerim.
Bunu yapmak zorundaydım çünkü asla gitmeme izin vermezdi. Arkamı dönüp tekrar bakmamak için hızlı adımlarla çıkıp uzaklaşacakken onun sesiyle dondum olduğum yerde. "Gitme.." "Beni bırakma, Tae.." Gözümden akan yaşı hızlıca silip derin bi nefesi içime hapsederek yeni hayatıma ilk adımımı attım.

Elimdeki valizi iç çekerek daha sıkı kavradım. Geldiğim yere bakarken geçmişin izleri beynimi delerek zihnimi parçalıyordu.
Kurtulmak için terkettiğim ama 4 senedir hala beynimde olan anılara sessizce küfrettim.
Şimdi geldiğim yer sıkıntımı iki katına çıkarmıştı çünkü en son söylediği kelimelere rağmen çekip gitmiştim onu öylece bırakarak. Yüzsüz değildim yada arsız. 'İnsanları kullanmak' kelimesinden bile nefret ederdim. Ama şimdi ona ihtiyacım vardı çünkü bu şehirde ondan başka kimsem yoktu. Onun pisliğini yıllarca çektiğim için en azından 1 hafta bana katlanmasını bekliyordum.
Kapıyı 3. çalışımdı ve hala bir ses seda yoktu. Belki evde değildi belkide ben olduğumu gördüğü için açmamıştı.
Yaptığım mantıksızlığı farkettiğim gibi sıkıntıyla öfleyerek indim merdivenleri, dış kapıdan çıkıp kaldırıma oturup saate baktım. Akşam olmak üzereydi üşüyordum beş parasız ve evsizdim. Dizlerimi karnıma çekip başımı yasladım. Saat ilerlerken tek hissettiğim soğuktu. Zaten hassas bir bünyem varken birde soğuğun etkisiyle morarmış olduğuna emin olduğum dudaklarımı dişledim.

Saat neredeyse 10a yaklaşmışken adımı duymamla irkilerek fırladım. "Taehyung.."

Tamam herşeyi beklerdim herşeye hazırdım.
Yakışıklı bi adam bulmuş olabilirdi kendine.
Beni istemeyip siktir edebilirdi.
Hatta beni tanımayabilirdi diye zilyon tane senaryo üretmiştim. Ama.. ah siktir buda ne?
Karşımda bi elini yanındaki kızın beline diğer elini saçlarına geçirirken şaşkınlıkla bana bakan jungkook hiç tahmin edilebilir değildi.
Bende onu tekrarlayarak adını fısıldadım. "Jungkook.."

Kızın belindeki elini indirip el ele tutuşup bana yürüdüklerinde o an kaçmak istedim. Nasıl olurdu bilmiyorum ama tercih mi değiştirmişti?
Heteroseksüel mi olmuştu? Kadınlardan mı hoşlanıyordu artık? Beynim patlamak üzereydi cidden.
"Neden burdasın Kim?" dedi soğukça yüzüme bakarak.
Hoşgeldin falan beklemiyordum zaten ama bu neydi şimdi? Ufacık bir merhabadan bile bu kadar uzaklaşmışmıydık?
"Sadece ufak bi yardımına ihtiyacım var" diyebilmiştim bende gözlerinin içine bakarak. Yanındaki kız dudaklarını büzerek ofladığında suratına çarpmamak için zor tuttum kendimi.

Jungkook kıza dönerek "sen geç güzelim filmi tak ben birazdan geliyorum" diyip kıza sırıttığında küçük dilimi yutmak üzereydim.

1.si film izlemekten nefret ederdi uykusu geldiğini söyleyerek sürekli uyurdu.
2.si sürekli soğuk bi mizacı vardı güldüğünü gördüğüm anı toplasan parmak sayımı geçmezdi.
3. Benim eski sevgilimdi.
Bana dönüp boş boş suratıma baktığında şaşkınlıktan ayrılan ağzımı kapatıp valizimi elime aldım. Ona dönerek "vazgeçtim senden hiç birşey istemiyorum. İyi eğlenceler." Diyerek arkamı dönüp ilerlemeye başladım.

Eee nerede bileğimde ki el? Böyle olması gerekmiyormuydu? Ben arkamı dönüp yürüyecektim oda bileğimden tutup beni çevirecekti ve gitmeme izin vermeyecekti.
Neden hala bileğimi tutan bir el, arkamdan yaklaşan ayak sesi yoktu? Başımı döndürüp çaktırmadan baktığımda eve ilerlediğini gördüm.

Öküzmüydü bu? Hiç mi merak etmiyordu neden geldiğimi ? Hızla arkamı dönüp hışımla bağırdım.

"Hödük!"

Kafasını çevirip delici bakışlarıyla gözlerimi bulduğunda yok olmak istedim o an.
Uzun bacaklarıyla beş adımda yanıma ulaşıp bileğimi sertçe kavradığında yutkundum.

"Ne dedin sen? Tekrarla!" bağırmasıyla iki adım geri kaçmak istemiştim ama bileğimdeki eliyle olduğum yere çiviledi beni.

"H-hiç, hiç b-bir şey." Tam bir aptaldım. Neden kekelemiştim şimdi?
Ondan hiç bir zaman korkmamıştım ama şimdi bir yabancı gibi bakarken gözlerime canlı kalacağımın garantisi yoktu.

"İyi öyleyse, siktir git." bileğimi sertçe savurup tekrar arkasını dönmüştü ki tekrar durdu.

"Ah bide tae.. Tükürdüğünü yalama."

Dolan gözlerim ve tahminen yarım metre açık ağzımla tam bir yıkıktım şu an. Bana hiç bir zaman küfür etmemişti. Bu konuda hassastı ve ciddi rahatsız olurdu. O kadar geçirdiği nöbetlerde bile yıkıp döksede bana sövmezdi.
Birde üstüne yıllar önce çekip gittikten sonra onun kapısına tekrar dönmemi acizce bulmuştu.
Haklıydı. Ona bir şey demeye hakkım yoktu.
Uzaklaşan sırtını izlerken gözümden düşen bir damla yaşı elimin tersiyle ittim. Bana davranışına değil aptallığıma ağlıyordum.
Buraya gelmek ve ondan yardım dilenmek benim aptallığımdı. Düşen valizimi kaldırıp yürümeye başladım.
Nereye gittiğimi bilmeden o sokaktan attım kendimi. Yakınlardaki bi parka oturup başımı ellerimin arasına alıp düşünmeye başladım.

Siktir ya ben şimdi napacaktım?



Bindik bi alamete gidiyoz kıyamete hadi bakalım jshdhs
Taekookla kalın 🔮

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jan 28 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

loveless 🍂 | TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin