1- BİLET

181 9 1
                                    

   Her şey 1994 yılının Haziran ayında başladı. Çok düşünceli ebevenylerim yine bir düşünceye parmak basarak çocuk yapmaya karar verdiler... Aslında babamın tek amacı o geceki seksti fakat babam diye söylemiyorum beni çok sever.  

   Spermlerden biri  (ME :)) yumurtaya doğru koşuyord---

Pekala sizin için biraz ilerleteceğim. 

   Tam olarak her şey geçen yıl buraya yani Londra'ya taşınmamaızla başladı. New York'tan gelmiş bir Amarikan olarak İngilizlerle geçinmek benim için zordu. Çünkü onlar... benim için fazla kibar. 

   Ve o... Onunla tanıştıktan sonra her şey herkes için -özellikle de benim için- çok değişti. Ya da bilemiyorum ama genelde hikayeler böyle başlar ya "Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak." ondan esinlendim ama sanırım bizde de değişiklikler olmuştu. 

  Pekala fazla uzatmayacağım başlıyoruz... Ha bu arada ben Bess... Bess Nelson.

***

"April tanrı aşkına benimle dalgamı geçiyorsun!?" Önümde duran valizime, dağılmış ve bütün odaya saçılmış kıyafetlerime bir göz attım. Biraz sonra April odaya girdi ve bana gayet normal bakışlarla bakmaya başladı! NORMAL!!

"Uçağın kalkmasına 45 dk var!! Şimdi çıkmamız lazım ve sen!! Benim bütün valizimi neden boşalttın?!" April sonunda yüzüne o endişeli bakışları yerleştirmişti ama tahmin edin ne oldu? Çok zor değil Hadi söyleyin. Geç kalıyoruz?!! 

"Bess!! April.. Nerdesiniz?" Annem aşğıdan bize bağırıken ikimizinde iki eli bir valize girmişti. Biraz saçma oldu ama şu an berbat haldeyim. Banyodan çıktım ve zaten geç kalıyorduk birde başıma bu valiz işi çıktı. Kıyafetleri toplamaya çalışırken ben kafamdaki havluyu açtım  ve ellerimle saçlarımı dizginlemeye çalışıyordum. O sırada etrafa saçılmış olan iç çamaşırlarımdan bir takım alıp üstüme geçirdim. 

"Ben sadece saç maşam senin valizinde mi diye bakıyordum.." Ne kadar gerizekalı bir kardeşim var benim. Pardon yani üvey kardeşim. Neyse bunu sonra anlatırım. Ben etrafta iç çamaşırlarım ve ıslak saçlarımla valizimi toplamaya çalışırken Kraliçe Hazretleri April yavaş ve sakin haeketlerine geri dönmüştü.

"Saç maşan bende değil!!" Kafamı valizden kaldırdım ve çatık kaşlarımı görmesi için ıslak saçlarımı yüzümden çektim. 

"Evet, evet biliyorum Olaf'ın kulubesindeymiş." Ahh!! Olaf bizim köpeğimiz. April Frozen'ı izledikten sonra kar beyaz bir köperk aldı ve adını Olaf koydu.. Ve saç maşasının adını, birde balığının adını, ve birde komşumuzun kanişine de Olaf diyip duruyor. Bu arada Olaf bir kaç gün önce Londra'da ki teyzemin yanına gitti. Yani biz gönderdik babam taşınma telaşıyla onu unutmayalım diye erken gitmesini istemişti.

"Kızla--" Babam odaya girince ikimizde valizin üstünde oturmuş kapatmaya çalışıyorduk. Küçük bir not - Ben hala iç çamaşırlarıylayım..

"Selam baba.." Şeker kız gülümsememi yüzüme takındım.

"Bess annen aşşağıda kriz geçiriyor... Üstünü giy buna alışkın değilim.." 

"5 dk'ya aşağıdayım baba.." April'i arkadan itip yere düşürdüm.

"April seninle gelsin üstümü giyip hemen ineceğim." Babam sıkıntıyla nefesini veririken April mızmılanıyordu. Ahh babsına sarılan küçük prenses!! Valizi sonunda kapatım ama o an aklıma bütün kıyafetlerimi valize koyduğum geldi.  Aceleyle valizi açtım yüzümü son anda kurtarmıştım yoksa resmen patlayacak olan valizim suratımda patlayacaktı. Hava baya sıcaktı bugün bu yüzden hemen bir kot şort ve göbeği açık bir atlet'i üstüme geçirdim. Spor ayakkabılarımı kapının önüne koymuştum bu yüzden sadece çoraplarımı giydim ve saçlarımı yüzümden çekip hemen ayağa fırladım. Pencereden baktığımda babam arabaya binmişti annem son çantaları bagaja yerleştiriyordu asla babama yaptırmaz.. April ise kapıya yaslanmış telefonuyla uğraşıyordu. Hemen valizimi ve sırt çantamı kaptım ve sürükleye sürükleye merdivenlere ulaştım. 

R U Mine?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin