Seokjin otel odasının kapısını nefes nefese açtığında yaslandığı kapıdan kayan Namjoon'u son anda tutmuştu. Parmakları ince beli güvenlice sararken derince bir nefes vermiş ve içeriye adımlayıp ayağıyla kapıyı arkadan kapatmıştı. Namjoon tamamen uyukluyor, arada sırada bir şeyler mırıldanıyordu. Seokjin onu ceketinden kurtarıp yatağa bıraktıktan sonra kendisi için soğuk su çıkarıp hemen yudumlamıştı. Namjoon'u arabadan çıkarmak bir dert iken genç adam asansörden korkup binmemiş ve merdivenlerin yarısında uyuklayarak profesörün onu taşımasına neden olmuştu. Seokjin'in saçları terden alnına ve ensesine yapışmıştı, nefesleri düzensizdi ve alkolü az almış olsa da uzun süre sonra tekrar içtiğinden dolayı başına ağrı yapmıştı. Seokjin suyunu yudumlarken makineye kahve koyup beklemeye başlamıştı ki içeriden duyduğu öğürme sesleriyle içeri koştu. Namjoon'u tuvalet kapısıyla uğraşırken görünce hemen yanına fırlamıştı. Kapı kolunu hızlıca indirerek gencin yalpalamasını ve tuvaletin zemine düşmesinde neden olmuştu. "Tamamen kusmuk oldun, tanrım." Seokjin elini yerdeki çocuğun koluna sarıp onu kaldırdı. "Kustum!" dedi Namjoon yüksek bir sesle bağırıp pislenen gömleğine bakarken. Seokjin gencin ensesine bastırıp lavabonun önüne eğdi. Soğuk suyu yüzüne sertçe vurup ağzının kenarlarını temizledi. "Hadi ağzını çalkala." Namjoon tepki vermeden ağzına uzanan elden suyu ağzına aldı ve bir süre oldukça komik bir şekilde ağzını çalkaladı. Gözlerini büyütüyor, kendi yanaklarını dürtüyor, gözlerini şaşı yapıyor ve büzdüğü dudaklarıyla gülmemek için çabalıyordu. "Şimdi odaya dönüyoruz, üstünü değiştirmelisin." Seokjin ağzındaki sudan kurtulan çocuğu kendine çevirdi ve üstündeki gömlekten hızlı bir şekilde kurtuldu. Onu üstsüz ilk defa görüyor oluşunun meyvesi olarak önünde esmer bedeni bir süre inceledi. Kaslı olmasa da harika bir bedene sahipti ve bu kadar yakınında duruyor olmak Seokjin'in uyarılmasına neden oluyordu. "Banyo yapmak istiyorum. Bok gibiyim." Seokjin'in kaşları kalkarken Namjoon'un ifadesini görünce kafasını salladı. "Burada bekle." Hızlıca küveti doldurmak için suyu açıp odadan çıktı ve makinedeki kahveyi kupaya aktarıp, dolaptan buraya bıraktığı birkaç kıyafeti ve havluyu alıp banyoya geri döndü. "Bunu iç." Kahve kupasını klozetin üstünde oturan Namjoon'a verdikten sonra suya biraz köpük dökerek tamamen dolmasını bekledi. Suyu kapattıktan arkasını döndüğünde üzerindeki keskin bakışlar duraksamasına neden olmuştu. "Seokjin!" demişti Namjoon gözlerinin içine bakarken. Az önceki masum çocuk gitmiş ve yerine koyu gözler gelmişti. "Profesör demelisin." Namjoon klozetten kalkarken istemsizce gülmüştü. "Ah Profesör derste belki ama burada değil. Burada size istediğim gibi bakabilirim, sizi arzulayabilir ve hatta-" diyerek aralarındaki mesafeyi kapatmıştı. Dudaklarını karşısındaki boyuna yaslamıştı Namjoon ve gözleri kapalıydı. "Size kendimi salmak üzereyken o kadını seçtiniz." Dudaklar o kadar hafif bir şekilde Seokjin'in boynuna sürtüyordu ki Seokjin gencin nefesleri olmasa fark edemezdi bile. Dizlerinin küvete çarptığını hisseden genç profesör nefes aldı ve Namjoon'u dirseğinden çekti. "Sen hemen küvete giriyorsun, soyun." dediğinde Namjoon ilk olarak ters bir şekilde ona baktı. Seokjin banyonun kapısını kapatıp sırtını yasladıktan sonra öğrencisine döndü. Üstünü çıkartmayacağını biliyordu. "Sizde." demişti Namjoon pantolon düğmesini açarken. Seokjin bugün defalarca şaşkına uğramış gibiydi. "Sizde benimle küvete gireceksiniz yoksa mesajlarımızı tüm okula yayarım." Seokjin karşısında sadece boxerla duran ve arzuladığı gence yakın olmak için bahane arıyordu, ona yaklaşırken onun konuşmaları yaymayacağına emindi. Namjoon sarhoştu ve saçmalıyordu, vücudu altında kıvranmaya hazırdı ve Seokjin sertleştiğini hissediyordu. "Tehditlerimi karşı gelmeyin, evet." Namjoon gömleğinin düğmelerini açmak için hareketlenen Seokjin'i durdurdu ve üstten birkaç düğmesini açıp göğsünün gözükmesini sağladı. Profesörü küvetin içine iterken üzerinde kalan son parçadan da kurtuldu. Üzerinde gezinen aç gözler kesinlikle Namjoon'u mutlu etmişti. İçinden "Noora değil, ben." diye geçiriyordu. "Onu bu hâle getiren benim."
Küvette oturmuş olan bedenin tam önüne tamamen çıplak bir şekilde otururken içtiği kahveye rağmen hâlâ düşünceleri bulanıktı Namjoon'un. Arkasında hissettiği adamın sıcaklığı tüm vücuduna yayılırken hafifçe omzuna masaj yapan parmaklar yüzünden mayışmak üzereydi. Zihninin derinliklerinde bu geceyi böyle bitirmek istemiyordu ama. Hemen arkasında oturan adamın onu deli gibi arzulamasını, onu oyuncak gibi kullandığı için pişman olmasını ve kendisine yalvarmasını istiyordu. Kendini arkasındaki adama çevirirken de aklında olan tek düşünce sarhoş olduğu ve sabah bunları hatırlamayacağıydı. "Namjoon ne yapıyorsun?" demişti Profesör ıslak elleriyle saçlarını düzelten çocuğa. İstemsizce Namjoon'un elinden düşen damla yüzü boyunca akmış ve genç adamın ilk hamlesine neden olmuştu. Dolgun dudaklar bir milim bile kıpırdamazken Namjoon bunu umursamadan dilini kapalı dudakların üzerinde gezdirip profesörün ensesindeki saçlara asıldı. Profesör acıyla inleyerek ağzını açtığındaysa Namjoon dilini çoktan içeri itmiş ve şaşkın profesörle oynamaya başlamıştı. Profesör sonunda şaşkınlıktan kurtulduğunda elini çıplak bele dolamış ve onu kendine çekmişti. Kim Namjoon'u sınıfa girdiği ilk günden beri istiyor, arzuluyor ve gözlemliyordu. Sadece fiziğiyle dikkat çeken bu çocuğun bir anda birçok yönü Seokjin'i etkileyip kendine hayran bırakmıştı onu. Noora'nın bu gece alttan bir şekilde dediklerini düşünerek üzerindeki dudaklara karşılık vermişti ve Namjoon bunu bekliyormuşcasına bir inleme bırakmıştı. Küvetteki su soğusada ikiside bunu umursamadan gittikçe ateşlenen öpücüklerine odaklanıyorlardı. Namjoon bu gece haylaz olmak istemiş olacak ki ıslak bir sesle dudaklarını ayırıp hafifçe gülümsemişti. Profesörün gözündeki parıltıları ve ateşi görünce onu bu gece tatmin etmek istemişti. "Sana." demişti Seokjin'in çenesinden aşağıya dudaklarını kaydırırken. "Unutamayacağın bir gece yaşatacağım." Karşısındaki boyna küçük ısırıklar bırakırken Seokjin inlememek için kendini zor turuyordu. Bu anı çok beklediğinden dolayı kendini oldukça zayıf hissediyor, bu yüzden de kensisiyle oynayan çocuğa izin veriyordu. "Hadi ama." Namjoon biraz daha Seokjin'e abandığında Seokjin hissettiği sertlikle gülmeden edemedi. "Hemen sertleştin demek." Namjoon belinde gezinen elle ürperirken utançla başını karşısındaki boyna gömmüştü. Seokjin yüksek sesli bir şekilde kahkaha atarken hâlâ boynunda gezinen dudaklar onunda sertleşmesine neden oluyordu. "Üşüdüm sanırım çıksam iyi o-olur." Namjoon biraz azalan sarhoşluğun etkisiyle kendini çekmeye çalıştığında baldırlarına abanan Seokjin yüzünden pek hareket edememişti. "Böyle şekilde-" demişti Seokjin Namjoon'un alt tarafına bakarken "Uyuyamazsın." Namjoon tamamen kızardığını hissettse de ses çıkartmadan öylece arkadaki duvarı izledi. "Yardım edeceğim." Namjoon tam itiraz edecekken Seokjin'in bir anda onun arkasını döndürmesini ve sırtını göğsüne yapıştırmasını beklemiyordu. "Bu-bu kadar h-hızlı mı?" demişti büyük bir korkuyla ve omzundan uzanan Seokjin'in yüksek sesli kahkahası yeniden ortamı doldurmuştu. "Seni becermeyeceğim, bebeğim. Babacıkla oyun oynamana izin vereceğim." Namjoon ayılmanın yüzüne sertçe çarpışını hissederek yüzünü elleriyle örtmüştü. Utanıyordu ama pişman hissetmiyordu. Seokjin'in sıcak bedeni hemen arkasında, nefesi hemen boynunda ve elleri hemen belindeydi. "Böyle kalamaz mıyız?" demişti Namjoon iç geçirerek. Seokjin önündeki omza küçük öpücükler koyarken mırıldanmıştı. "Önce acını giderelim, sonraysa seni havluya saralım." Namjoon belinden aşağıya kayan ellerle gözleri büyüsede sessiz kaldı. "Seni ısıttıktan sonra uyumazsak belki geri döneriz, hm?"
[989]
ŞİMDİ OKUDUĞUN
put that on × namjin
Fanfic[tamamlandı] namjoon yanlış gruba yanlış bir mesaj atar. namjin texting '2019