The Time Machine / Taekook

3. "Hello"

Uzun zamandır bölüm atmadım farkındayım. Ama yazarınızın interneti bitti ;-;  Internetim gelince direk bölüm atayım dedim ben de  ;)

Yazım yanlışlarım varsa üzgünüm

Keyifli okumalar!  ♡~♡

                                     .  .  . 

Taehyung gözüne bir patinin girmesiyle hafifçe başını sola çevirdi.

"Meow~"

Pati dudağına indi.

"Meooww~~"

Pati yanağına kaydı.

"MEOWWW!!!"

Patiden küçük tırnaklar çıkınca can acısıyla gözlerini açtı Taehyung.

"Ah!"

"Meow?"

Taehyung gülümsedi.

"Günaydın"

"Meow"

Taehyung kediyi hafifçe tutup üstünden kaldırdı ve yatağa koydu.

Kedi yatakta debelenirken, Taehyung tuvalette günlük işlerini yapıp çıktı.

Bugün iş araması gerekiyordu.

Savsak adımlarla mutfağa ilerlerken ne pişirebileceğini düşünüyordu.

Mutfağa varınca hızlıca kendine bir omlet pişirip masaya oturdu.

Gözü sokakta bulduğu değişik saate kayınca Taehyung duraksadı.

Dün gece saatin mavi bir ışık saçması ve kedinin çıldırmasından sonra saati mutfağa koymuştu.

Bulduğu saatin neyin nesi olduğunu düşünürken omletini bitirdi Taehyung.

Hızlıca masayı toplayıp odasına yol aldı.

Günlük birşeyler seçip giyinmeye başladı.

Üstünü giyindikten sonra saçlarını düzleştirdi ve taradı. 

Kedinin mamasını ve suyunu koyduktan sonra montunu giydi.

Anahtarlarını, cüzdanını ve telefonunu cebine koydu. Kapının kulbunu tutup çıkacakken gözüne saat ilişti.

Dün geceden beri aklında dönüp dolaşan soru yine aklına geldi:

"Acaba o biliyor mudur?"

Çok eskiden tanıdığı bir arkadaşı paranormal şeyleri araştırıyordu. Işık saçan ve değişik güçleri olan(?) bir saat hakkında da birşey duymuş olabilirdi.

Gidip sormaktan zarar gelmezdi değil mi?

Kafasıyla hafifçe kendi kendini onaylayıp evden çıktı Taehyung.

Otobüs durağına doğru yürüdü.

Ailesi iş için gittikleri gezi sırasında öldükten sonra Taehyung kendi ayakları üstünde durmak zorunda kalmıştı.

Ailesi zengindi ama onlardan kalan bütün paraya teyzesi Sunmin el koymuştu.

Çok sinsi bir kadındı. Parayı çok severdi.

Aslında Sunmin Teyzesi küçükken Tae'ye iyi davranırdı ama sonradan Tae'nin anlamadığı bir nedenden dolayı ona bir pislikmiş gibi davranmaya başlamıştı.

Otobüs durağına geldiğini farkeden Taehyung düşüncelerinden sıyrıldı.

Otobüse binip kartını okuttu.

"Ahh....Siktir."

Duyduğu sinir bozucu kadın sesi ile sessizce küfür etti.

"Yetersiz bakiye"

Tam yanında bozuk var mı diye bakacakken birinin onun için kart bastığını fark etti.

Bu kucağında tatlı bir kız bebek olan bir adamdı.

Taehyung saygıyla eğildi.

"Teşekkür ederim efendim."

Adam yavaşça gülümsedi.

"Önemli değil. Sen zeki bir delikanlıya  benziyorsun"

Ya tabii.

Beş dev adama tek başına kafa tutacak kadar zeki.

"A-ah. Öyle mi?"

Ani gelen iltifatla Taehyung afallamıştı, ama toparladı.

"S-sağolun"

O sırada adam yavaşça iki kişilik boş yere oturdu.

Adam hala ayakta dikilmekte ve kendisine bakmakta olan gence eliyle yanına oturmasını işaret etti.

Taehyung kafasını hafifçe sağa sola sallayıp kendine geldikten sonra yavaşça adamın gösterdiği yere oturdu.

Taehyung oturunca otobüs hareket etti.

"Eee, adın ne bakalım delikanlı?"

"Taehyung, efendim"

Adam gülümsedi.

"Öyle mi? Taehyung ismini çok severim. Eğer bir oğlum olsaydı adını Taehyung koyacaktım ama kaderimde kız çocuk sahibi olmak varmış."

Bu sözün üzerine Taehyung yeni farkediyormuş gibi bebeğe baktı.

Tombul yanakları, henüz bebek olmasına rağmen insanın içine işleyen derin bakışlı gözleri ve açık kahve saçlarıyla tatlı bir bebekti.

Taehyung yavaşça elini bebeğe uzatıp yanağını okşadı.

"Merhaba...."

"Seul Bi"

Ani gelen cevaba şaşırmıştı Taehyung.

"Ne?"

"Jeon Seul Bi. Bebeğin adı bu."

"Ah, anladım"

Taehyung bebeğe döndü yeniden.

"Merhaba, Jeon Seul Bi."

diye fısıldadı Taehyung.

O bebeğin gelecekte dünyası haline gelecek kişinin annesi olduğunu bilmeden...

Sizce bir sonraki bölüm neler olacak?

Umarım bölümü beğenmişsinizdir!

   Bölüm taslaklarda duruyordu ve ben atmayı unuttuğumu farkettim.

Ehe.  :D

Bu arada bu bölüm 526 kelime oldu.

Neyse.

Hepinize galpp~♡

Bay bayy!