::onu seven benliğime bir teşekkür::

449 37 2
                                    

teşekkür ederim.

seni gördüğüm ilk andan beri, belki de ilk an dememeliyim çünkü sana olan âşkım ilk görüşle başlamamıştı, eminim. ağır ağır, usul usul düşmüştüm sana, göz kapaklarına, canına, kanına, parmak uçlarına, sevdiğim sen, yıllar sana sürdü sana düşüşüm ve hâlâ bitecek gibi değil.

serbest bir düşüş değil bu, başlarında neler oluyor kavrayamazsın. ardından kalbinde hissettiğin sızılar baş gösterir damarlarında. yüzünü görmediğim anlarda bile kendilerini hatırlatır oldular bana. başa çıkamadım, karşı koyamadım. meleğim,

sen benim en güzel savaşımsın.

lanet olsun ki, hâlâ, hâlâ

en berrak hatamsın.

yüz binlerce hayal kurdum, sayısını tutamadığım kadar çok ağladım, sızladım, haykırdım, bazen çığlık çığlığa bazen ben dahi duymadım kendi sesimi. içime içime akıttım tüm kanı, göz pınarlarımdan akan bütün kanı; akciğerlerime geri boşalttım. nefessiz kaldım, vakitsiz kaldım, umutsuz kaldım, hayalsiz kaldım. ama tek bir gün, tek lanet bir gün bile...

sensiz kalamadım.

yüzün, cennetten bana gönderilmiş bir hediye gibi süzülüyordu zihnimdeki pasaklı labirentlerin ücra köşelerinde. hangi sokağı dönsem sen çıkıyordun, bazı çıkmaz sokaklarımın tek çıkışı senin kirpiklerin oluyordu ve ben, kirpiklerinin ucundan kaç kez intihara kalkıştım, kaç kez atlamaya kalktım,

hatırlamıyorum.

yıllar geçti, su gibi. aylar geçti, ipek gibi. günler geçti, ızdırap gibi. saatler geçti, ruhani bir azap gibi.

ta ki; o güne dek.

gerçekliğin, somut bir mücevher gibi karşımdaydı. oturuyordun, organizasyonun sana hazırladığı o küçük sandalyede. yüzündeki buruk gülümsemeyi, ömrümün sonuna kadar unutamayacağım. canın yansa dahi sesini çıkarmadan karşındaki binlerce kişiye iyi olduğunu kanıtlamaya çalışmanı unutmayacağım. daha küçücük bedeninin ve hayalimin ötesindeki kibar zihninin, ayrıca o çocuksu hevesinin, içinde söndüremediğin ve muhtemelen asla söndüremeyeceğin o çocukluğunun, bir medya suistimaline, iğrenç zihniyetli bir sektöre, kanlı, terli pratiklere feda edilmesini unutmayacağım.

ne yaparsam yapayım, senin için yalnızca bir hayran olduğum gerçeğini; senin gözlerinde kendimi gördüğümde anlayışımı unutamayacağım.

özür dilerim, jungkook. özür dilerim.

seni sevdiğim için senden de, kendimden de özür dilerim.

binlerce hayalimden, senin gerçekliğinden, hepimizden özür dilerim.

zihnimde beni hep alaşağı eden, beni sürekli öldürmek isteyen şeytanlardan dahi özür dilerim.

sizi hep kandırdım.

sizi hep kandıracağım.

çünkü seni sevmekten hiç pişman olmadım.

şimdi, çevremdeki herkes, sevenlerim, arkadaşlarım, ailem, tanıdığım küçük çaplı herkes doğum günümü kutluyor. minnettarım.

ama eksik olan ne biliyor musun?

sen, göz bebeklerine dek hayran olduğum sen, canının yandığını hissettiğimde -evet, binlerce insan ismini sayıklarken ben konserin ortasında oturup senin canın yanıyor diye ağlarken- diğer tüm doğruları unutan ben,

senin, bugünü, yalnızca hobi hyung'un doğum günü olarak bilmeni hep yüzümde kabullenmiş bir gülümseme ile hatırlayacağım. senin için bu tarih, sadece bir abinin doğum günü olacak. anılarında, hatıralarında asla bir yere sahip olmayacağım.

doğru olan bu. gerçek olan bu.

bunu biliyorum, bunu bilerek yaşamaya devam ediyorum. bak işte, doğum günümü kutluyorum. senin asla doğum günümü kutlamayacağını bilerek ve artık bu denli bir hayali aklımdan silerek kutluyorum.

yine de birkaç kelimem var, özellikle söylemek istiyorum.

"jungkook, bugün yirmi bir oldum. seninle büyüyorum, seninle yol alıyorum. bu iyi mi kötü mü bilmiyorum. bu yol, doğru mu yanlış mı öğrenmek istemiyorum. seneler geçiyor, jungkook. büyüyoruz. ve komik olan ne biliyor musun? bir ilişkide olsak ikimizden biri ötekini bırakabilir. ama bizim ilişkimizde bırakacak, terk edecek olan tek kişi benim. eğer ellerini bırakırsam,

eğer daha sıkı sıkı tutmazsam, bir uçurtma gibi uçacaksın; parmaklarımın arasından.

ben çok cesaretli biri değilim. hiç olmadım da hayatım boyunca. cesur olduğum da tek bir yer var; kelimelerim. o yüzden sana burada tüm içtenliğimle tekrar söylüyorum.

teşekkür ederim.

seni daha da sıkı tutmam için bana her daim gülümsediğin için. gerçeklikte gördüğüm güzel yüzünün, naif hareketlerinin aklımdaki hiçbir düşü bozmadığı için. sana daha da sıkı sarılmak istememi sağladığın için. hatta, hatta canımı çok ama çok daha yaktığın için.

teşekkür ederim.

senin sayende hayatımda birçok ilk yaşadım. dövme yaptırdım, yurtdışına çıktım, yapmam dediğim çoğu şeyi yaparak kendimden ve gururumdan fedakarlık yaptım. ama her halükârda seni sevdiğim için hiç, bir an bile pişman olmadım.

jungkook, iyi doğdum mu? inan bilmiyorum. hâlâ bazen ölümü düşlüyorum doğru.

hayat çok zor, doğru.

ama sen varsın. senin yaşlı halini görmeden ölmek istemiyorum.

bu da benim, kendimi hayatta tutabilmek için yeni yarattığım nazik hayalim.

teşekkür ederim.

hayatta kalmam için bir sebep olduğun için.

bak, seninle birlikte geçirdiğim üçüncü doğum günü bu. yirmi bir oldum.

jungkook; senin doğum günümü kutladığını hayal ederek uyuyakalacağım.

çünkü biliyorum, konserde sen tek başına sahnedeyken kalbim nasıl hızlı attıysa seninki de öyle atıyordu. ve biliyorum ki, bu evren hariç diğer tüm paralel evrenlerde bir gün, bir yerde kirpiklerinden öpebiliyorum.

başka gayem yoktur zaten.

seni seviyorum, can içim.

teşekkür ederim."

yüzsüz biriyim, umudum da kalmadı ama seni hâlâ çok seviyorum. ♡

kirpiklerinden öpüyorum.

-

18Şubat2019 

to you :: jjkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin