I

3.2K 133 11
                                    

 Luhan aynada yapılan saçlarına son kez göz gezdirerek sıkıntıyla nefesini verdi. Birazdan konsere çıkacaklardı ve morali acayip bozuktu. Sehun ile kavga etmişlerdi. Hem de çok saçma bir neden yüzünden! Ne vardı o gün Sehun ona sadece onu sevdiğini söyleseydi? Neden her zamanki gibi susmayı tercih etmişti ki.. Oysa Luhan ona sevgisini sunmaya hazırdı. Sehun'un kendisini sevdiğini biliyordu. Bunu hissediyordu. Ama o, iki kelimeyi bile ona söylemeyi fazla buluyordu.

FLASHBACK 

 "Hey, Luhan! Benim için şu oyunun bölümünü geçebilir misin? Bir türlü beceremiyorum~" diye söylene söylene Xiumin girdi içeri. EXO-K ve EXO-M'den üyeler salonda oturmuş film izliyorlardı. Bazıları ise odalarındaydı veya uyuyorlardı. Sehun ve Luhan da salondalardı. Sehun ondan uzak oturmayı tercih ediyordu. Ama sürekli gözü Luhan hyung'undaydı. Onun yaptığı her hareketi izliyordu.. Xiumin Luhan'ın yanındaki boş koltuğa yayıldı ve kafasını Luhan'ın omzuna yaslayarak ayaklarını yana doğru uzattı. Sehun homurdanarak onları izledi. Bu kadar yakın olmaları gerekmiyordu! Luhan telefonu yana çevirerek oynamaya başladı. Engelleri bir bir geçerken Xiumin de ona sessiz tezahürat yapıyordu. Sehun sanki çok ses yapıyorlar bahanesiyle kaşlarını çatarak onlara bağırdı. 

"Yah! Sizin yüzünüzden filmi izleyemiyorum! Ne yapacaksanız gidin odanızda yapın!"

Kris gayet sessiz duran ikiliye ardından gereksiz sinirlenen maknae'ye döndü. Filmi durdurdu ve kaşlarını çatarak onu azarladı. 

"Onlar gayet sessiz, Sehun. Bağırmayı kes. Ayrıca hyungun ile nasıl konuşuyorsun? Terbiyeni takın biraz."

Luhan Sehun'un bağırmasıyla kafasını kaldırmış ona bakıyordu. Söylediği sözlerin içinde bir anlam vardı ama bu onun fena halde canını yakıyordu. Sesini titretmemeye çalışarak konuştu. 

"Ne yapacaksınız yapın' derken n-ne demek istedin?.."

Sehun alev saçan gözleriyle ayağa kalkarak onun önünde durdu. 

"Ne demek istediğimi gayet iyi anladığını varsayıyorum!"

Luhan da ayağa kalkarak ona doğru yürüdü. Kaşlarını çatarak konuşmaya çalıştı.

"Hayır, anlamıyorum!"

"DİYORUM Kİ; GÖZÜMÜZÜN -gözümün- ÖNÜNDE YİYİŞECEĞİNİZE, GİDİN ODANIZDA SEVİŞİN!"

"Sehun! Ne dediğine-" Kai oturduğu yerden onu uyardığında Luhan gerekeni çoktan yapmıştı. Odadan yankılanan sesten herkesin dikkati onlara çevrildi. Luhan ani bir sinirle sertçe Sehun'a tokat atmıştı. "S-Sen..sen bana bunu nasıl söyleyebilirsin?!..Hayal kırıklığına uğradım, Sehun.."

Sehun tokadın şiddetiyle başı sağa dönerken elini yanağına götürdü ve kimseye bakmadan hızla salondan çıktı. Odasına giderek kapıyı bütün evi sallandıracak sertlikle kapadı. Defalarca kilitlenen kilidin sesi evin duvarlarına çarpmıştı. Luhan dolu gözleriyle koltuğa çöktü ve başını ellerinin arasına aldı. Tabi Sehun onun dolu gözlerini görmemişti. Xiumin eliyle onun omuzunu ovalayarak destek olmaya çalışıyordu. Herkes şaşkınlıkla bir salonun kapısına bir de Luhan'a bakıyorlardı. Sesten uyanan Lay miskin miskin odaya girip sorar gözlerle etrafa bakındı. "Neler oluyor?"Chen nefesini vererek bacak bacak üstüne attı.

"Sehun bugünlerde garip davranıyor~"

"Luhan'ı kıskanıyor." Kai gözlerini devirerek söylendi.

"Ne?" Luhan ona baktığında Kai omuz silkti.
"Xiumin'e çok değer verdiğini düşünüyor." Kyungsoo lafa katıldığında Luhan ağzı açık ona bakıyordu.

"N-Ne! Xiumin'i mi kıskanıyor? Tanrım, saçmalık! Xiumin'in Chen'i sevdiğini bilmiyor mu?"

"Ne? Xiumin beni mi seviyor?" Chen söylediğinde Xiumin Luhan'ın koluna vurdu hafifçe.

Just, Can't You Love Me..? Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin