Gerilen sinirler, büyücü bunaklar sayesinde biraz biraz yatıştığında anlaşmak için tekrar o odaya döndüler.
''Ice, bencillik yapma. Gölge ve kara büyücülere karşı birlik olmamız gerekiyor.'' dedi bunak Water. Büyücü olan bu bunak, en büyük bunağın yani Key'in kardeşiydi ve ondan sonraki en büyük bunaktı.
''Benim de bir gölge olduğumu unutuyorsun bunak Water.'' dedi adı gibi olan sesiyle. Zack hırladı ona karşın, saniyelik bir şeydi, bunakların herhangi bir türe veya canlıya kin tutmamaları zorunlu bir kuraldı.
''Gölge geni taşıman; onlar gibi karanlık tarafa yardımcı olduğunu veya canlılara zarar verdiğini düşündürür mü sence? Gölge avlıyorsun Ice, kendini kandırma lütfen.'' dedi tek vampir bunak olan Andrew.
Haklıydı, hem de sonuna kadar. Bu düşünceye kurtlar bile sahipti ve gölge geni taşımasının iyiye dönmesine engel olmadığını biliyordu pek tabii hepsi.
''Lanet olası kurtlardan iğreniyorum, kötü bir gölge onlara saldırırsa kurdu korur muyum emin değilim.'' dedi her zamanki gibi açık sözlü olarak.
Orada olan herkes bu lafın gerçekten içten gelerek söylendiğine inanmıştı o saniyelerde fakat gerçek bu değildi. Bir kurdun ona muhtaç olması ve bir gölgeyi daha yok etme düşüncesi zevk veriyordu Ona.
Gülümsedi, ''Hmm, pekala sanırım bu olayı kabul edebilirim.'' dedi aklındaki düşünceye hayran kalarak. Gerçekten hoşuna gitmiş, onu sevindirmiş olan bu düşünce için kabullendi bu saçma olayı.
''Kurt birisinin yardıma muhtaç olması ve senin o sırada ona yardım etmen için var bu anlaşma; kan mührü ile mühürlenecek bu anlaşma haliyle sen ölene kadar bunu bozmak senin açından imkansız.'' dedi Ice'dan iğrenen bunak Zack.
Kıkırdayarak koyu gri gözlerini etrafta dolaştırdı, kurtların başı bile durmuş onun kararını bekliyordu. Bu olay onu uzun zamandır olmadığı kadar mutlu ediyordu. Kurtların hepsine karşı bir kin beslemesi ona göre de yanlıştı fakat bunu bile isteye yapmadığı için düşünceler içinde omuzlarını silkti.
''Pekala kabul ediyorum, bir kurdun benim insafıma kalıp yardım dilenmesi çok hoş bir düşünce.'' diye açıkça düşüncesini paylaştı. Odadaki herkes gerçekten neden mutlu gözüktüğünü anlamış oldu böylece, O konuşana kadar herkes durmuş, düşüncelerini anlamaya çalışıyordu çünkü.
''Şu lanet olası şeyi yapalım mı artık?'' dedi Edward. Kurtların başının lafını duyan Ice'ın gözleri birkaç saniye kırmızı-beyaz şeklinde renk değiştirdi ve sonrasında tekrar koyu renge döndü.
Gölge geni taşıması onun sinirli bir yapıya sahip olmasını sağlıyordu, anne ve babası Stephan ile birlikte sokağa attıklarından beri böyleydi her şey onun için, yani yaklaşık 7 yaşından beri.
Gölgeler, çocuklarını en geç 10 yaşında sokağa atıp hayatlarına devam eden kalpsiz yaratıkların tekiydiler. Böyle bir ailede Nick ve Jhon el bebek gül bebek yetişmiş ve hatta sokağa bile atılmamışlardı. Kardeşleri Stephan ve Ice sokağa atıldığında ise mutlu olmuşlardı çünkü her daim onların başarılarını kıskanmış, ölesiye nefret etmişlerdi.
Gülümsedi tekrar, abisi Nick'i ne kadar sevse de sevilmediğini çok iyi biliyordu. ''Evet, yapalım şu anlaşmayı her an vazgeçip gideceğim.'' dedi sıkıntıyla, yine düşüncelere boğulmuştu.
Bunak Key anlaşmayı birkaç büyülü kelime ile hazırlamış, gerekli çanağı da avucuna getirmişti. ''Hazırsak kanları almaya başlayacağız.'' dedi gülerek Emily. Emily, eskiden bunaklar komitesinde olan Erick'in kız kardeşiydi. Kurttu ve dost canlısıydı her türe karşı.
Kanlarını, ellerine aldıkları minik hançerlerle, avuçlarını yararak çanağa damlatıyorlardı. Key, ''Odada olan büyük vasıflılar, kanlarını damlattınız şimdi sırada beni tekrar etmek ve bu diyarda barışı sağlamak var.'' dedi sevinci sesinden belliydi.
Derin bir nefes çekti içine Ice, onu izleyen iki göz olduğun hissetmemiş tamamen bu anlaşmaya odaklanmıştı. ''Hey bir saniye.'' dedi Edward. ''Hiçbir kurda saldırmayacaksın. Anlaştık mı?'' dedi Ice'ın gözlerine bakarken.
Derince soludu ihtiyacı olmadığı halde, ''Sence? Bunu kabul etmemiş olsam şu lanet anlaşma için değerli kanımdan verir miydim boşuna?'' dedi sakin bir sesle, içinde çığlık çığlığa bağıran öfkesi dışına asla yansımamıştı.