KARANLIK MI, AYDINLIK MI?

16 2 1
                                    

Kurumuş yaprak ve dalların üstünde adeta bir ceylan gibiydim. Çıplak ayaklarımın verdiği acıyı hissetmiyor, nefes almadan koşuyordum. Gecenin karanlığında ay adeta bana yol gösterir gibi parlıyordu. O kadar çok o kadar çok koştum ki artık kalbim bogazımda atıyordu ve daha fazla dayanamayarak durdum. Bir ağacın govdesıne sırtımı yasladım ancak uzerımdekı elbisenin acık kısmından ağacın sert gövdesi canımı yakıyordu. Gece adeta bir kutup gibi soguk benim uzerımde ise İpek bir elbiseden basması yoktu. Susamıştım ama dayanmalıydım kendimi tekrar hazırladım ve koşmaya başladım nihayet yolu gördüm. Bir yamaç vardi ve aşağısı yoldu. Aşağı inerken bir yandan da yerden destek alıyordum çünkü yamaç dikti. Ancak yanlış yere basmam sonucu yuvarlanmaya başladım kafamda bir sızı oluştu ve sonrası karanlık...

3 SAAT ÖNCE:

Hazırdım, artık salona inebilirdim. Bu gün benüm günümdü bugün benim doğum günüm...
Merdivenin başına geldiğimde müzik sesi daha duyulur hale geldi yavaşça aşağı indim henüz sadece annem, babam vardı. Merdivenlerin son basamağına grldiğimde babam yanıma dogru geldi elini uzattı ve elimi avcunun içine bıraktım. Babam kulağıma benim küçük meleğim ne kadar güzel olmuşsun diye fısıldadı. babamın koluna gırdım ve beraber annemün yanına doğru yürüdük. Annem "benim prensesim ne kadar güzel olmuşsun" dedi ve yanagıma bir buse kondurdu. O sırada elimdekı telefon çalmaya başladı gizli numara arıyordu. Mutfağa doğru ilerledim ve açtım. Telefondaki anında konuşmaya başladı
"hemen o evden cıkmalısın senin için geliyorlar." dedi ve kapattı. Bizimkilerden birinin şakası işte dedim. Su içmek için sürahiye uzandım tam o anda içeride silah sesi duymam bir oldu. İçeri koştum ancak annemle babamı yerde kanlar içinde görmemle olduğum yere çivilendim annem hemen önümde yatıyordu ve bana "hemen burdan git DİANA! " demesiyle başı yana düştü. Gözlerimden yaşlar bir şelale misali akmaya başladı. Arkamdan bir el agzını kapattı ve "seni bıraktığımda arkana bakmadan koş DİANA DAWSON " diye fısıldadı kulağıma. Elini çekti arkama baktım ancak yüzü maskeliydi tek gördüğüm endişe ile bakan bir çift yeşil gözlerdi. Kendimi mutfağın dışarı açılan kapısından dışarı attım ve koşmaya başladım...

Şimdi

Kafamdaki sızı ile uyandım ancak gözlerimi hemen açamadım. Neredeydim ben havanın o donduran soğuğu yoktu. Uzerimde ise bir şey vardı ama ne? Tekrar gözlerimi açmayı denedim ve bu sefer başarılı oldum. Bir arabanın arka koltuğundaydım. Üzerimde birinin ceketi, önde arabayı kullanan ve şu an kafamın dizinde olduğu iki adam vardı. Bir anda doğruldum ve siz kimsiniz dedim yanımda olan adamın yüzünde maske vardı. Sadece acıkta olan bir çift yeşil gözdü. Bir dakika bir dakika bu o, benim kaçmam için yardım eden...

"Nereye götürüyorsunuz beni" dedim büyük bir soğuk kanlılıkla. Bu korkusuz halim onu şaşırttı ancak o ifadeyi bir anda gözlerinden silip "evinden daha güvende olacağın bir yere şimdi başka soru sorma ve uyu çünkü daha 3-4 saatlik yolumuz var ve sen çok bitkinsin sadece korkma ve dinlen bütün sorularını gittiğimiz yere sakla unutma ki sana bir şey yapacak olsam evden kaçmana izin vermezdim" dedi.
"Su var mı? " diye sordum çunkü çok susamıştım ve onu ikinci kez şaşıttığımı yine gözlerinde gördüm ön koltuğa uzandı ve su şişesini bana uzattı ardından cam tarafına döndü ve yola bakmaya başladı.
Nereye gittiğimi kimle gittiğimi bilmiyordum. aileme noldu kim yaptı bunu bilmiyordum. Annemle babamın o kanlar içindeki hali gözümün önüne geldi göz yaşlarım yeniden hücum ettiler. Ağlamamı gizlemek için başımı cama çevirdim bir müddet dışarıyı izledim göz kapaklarımı taşıyamacağım anladığımda serbest bıraktım ve kapadılar...

KARANLIK GÜNDÜZLERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin