Sabahın köründe Berfu'nun cırtlak ,kısılasıca,korkunç,lanet sesiyle uyandık.
"Kalksanız lan.sabahtan beri kalkın demekten boğazım ağrıdı."
"Bağırmasaydın o zaman."
"Erna sen bana karşılık vereceğine yataktan kalk istersen ,saat olmuş 12.30 siz hâlâ kış uykusuna yatmış ayılar gibi uyuyorsunuz."
"Yav gidin başka yerde atışın,burda uyumaya çalışmakla meşgulüm."
"Oldu Bulut hanım başka emriniz!"
"Giderken perdeyi çekersen çok mutlu olurum Berfu."
Berfu tam karşılık verecekken üçüncüsünde burnuna dolan enfes kokuyla sustu.Erna'yla ben zaten kokuyu alır almaz yataktan kalkmıştık.En önde ben arkamda Berfu en arkada da Erna yavaş yavaş kokunun kaynağını aramaya başladık,kokunun mutfaktan geldiğini anladığımızdaysa kelimenin tam anlamıyla uçarak aşağıya inmiştik. Içeri girdiğimizdeyse karşımıza inanılmaz güzellikte bir kahvaltı sofrası ve sofranın başında da bir adet siyah pijamalı Iğıl çıkmısştı.
"Sen ne zaman uyanıp da bunları hazırladın ve nasıl benim ruhum bile duymadı?"
"Ölü gibi uyduğunuz için farketmemiş olabilirsiniz demi Erna'cım."
"Her neyse hadi yemeye başlayalım şunları."
Erna bizi beklemeden masaya oturup yemeye başlamıştı bile.
"Erna önce yüzünü yıkasaydın keşke."
Berfu'nun hatırlatması üzerine gözlerini devirerek lavaboya giden Erna'nın peşinden üst kata çıkmıştım.Erna yüzünü yıkarken ben de üstüme bir şeyler geçirdim.Erna çıkınca lavaboya girip yüzümü yıkadım ve aşağıya uçarcasına indim.Mutfağa girdiğim de herkes kahvaltıya başlamıştı bile.
"Sultanım,aşkım,bi tanem,ponçiğim..."
"Bulut uzatma da iste ne isteyeceksen ."
"Şimdi bebeğim ben şey diyecektim...Şey işte ya!"
"Hayır seninle alışverişe çıkamam ve yine hayır pastaneye geç gelemezsin!"
"Off!Tamam ya,en azından postaneye gitmeden önce biraz yürüyüş yapıcam o yüzden geç kalabilirim."
"Tamam.Görüsürüz."
Kızları evde bırakıp dışarıya çıktım ve kulaklıklarımı takıp dolaşmaya başladım. Bir süre yürüdükten sonra ara sokaklara daldım Girdiğim ara sokakta gördüğüm şeyle donakalmıştım.
"Siktir,siktir,siktir."
Alçak sesli bir küfür savururken kulaklıkları kulağımdan indirdim.Şu an karşımda yerde kanlar içinde bir adam onun hemen başında da ay kadar güzel uzun kahverengi saçlı bir kız ve bu güne kadar gördüğüm en yakışıklı adam elinde kanlı bir bıçakla duruyodu.Ikisi benim geldiğimi duymuş olmalılar ki aynı anda bana döndüler.Korkuyla bir iki adım geriledim ama bana yaklaşmadılar aksine arkalarını döndükleri gibi koşmaya başladılar.Arkalarından bende koşmaya başladım.Bir köşeden döndük ama burası bir çıkmaz sokaktı!Üstelik ne yakışıklı yabancı oradaydı ne de güzel kız.Arkamı döndüğüm anda güzel kızı karşımda buldum.Yavaş yavaş bana yaklaştı ve gayet sakin bir ses tonuyla konuştu.
"Seni meraklı cici kız. Bence bizi takip etmeyi bırakmalısın.Yoksa hoşlanacağım şeyler yaşamazsın!"
"Sen ...Sen beni tehdit mi ediyosun?"
"Hayır tatlım ,sadece uyarıyorum.Eğer merakını bastıramazsan ve yaşadıklarını birine anlatacak olursan canın çok yanacak."
Daha benim bir şey söylememe fırsat kalmadan gözden kaybolmuştu bile.Yaşadığım şeyin şokuyla kafeye gittim,her şey ne kadar da hızlı gerçekleşmişti öyle!Ben düşüncelerimle boğuşurken Erna elime bir tepsiyi tutuşturmuştu bile. Masaların arasında gezinip siparişleri dağıtırken içeriye elinde beyaz bir zarfla kurye geldi.Erna'ya zarfı verirken dikkatle onları izliyordum.Erna önce zarfa baktı ve sonra beni çağırdı.
"Kanka bu sana gelmiş galiba."
"Tamam tatlım bununla ben ilgilenirim sen işine geri dönebilirsin."
Erva'yı gönderip kuryenin gösterdiği yeri imzaladım.Kurye kafenin kapısından çıkarken ben de zarfı açtım içinde ucunda gümüş yeni ay olan bir kolye ve kâğıda yazılmış bir şiir vardı;
"Acımaktan vazgeç kendine,
Dünyanın kaderi senin ellerinde .
Düşmanlarının hepsi acı içinde ,
Yaydığın güç onun bile ilgisini
çekmekte."Gökyüzünden Bulut'a sevgilerle...
Bu ne demekti ki şimdi? Acaba acımak derken bundan 2 yıl önce ki intihar girişimimden mi bahsediyordu? Ya da "düşmanlarının hepsi acı içinde" derken beni öldürmeye çalıştığı bıçakla kendisini öldüren babamı mı anlatıyordu? Bu düşünceler kafamda dolanırken birden o acı günün hatırası zihnimi doldurdu;
2 yıl önce...
" BABA, BABA YAPMA!" attığım çığlıklara ve yalvarışlarıma rağmen babam kemeri acımadan indirmeye devam etti. Evet yanlış duymadınız ünlü iş adamı ve aynı zamanda babam olan HAKAN GÖKKILINÇ kızını acımasızca dövüyordu.Hem de sırf canı istiyor diye! Patlayan kaşım ve dudağım yüzümü kana boyamıştı, her tarafım morluklar ve yaralarla doluydu.Üzerimde o kadar çok şey kırmıştı ki bazı yerlerimi acıdan dolayı hissetmemeye başlamıştım. Ben çığlık atmaya devam ederken babam bu sefer kemeri bıraktı ama az sonra elinde bıçakla döndü.
"Baba lütfen yapma,baba lütfen."
Babam üzerime gelmeye başlamıştı o an da düşündüğüm 2 şeyden birisi 'acaba annem olsaydı böyle mi olurdu?'- bildiğim kadarıyla annem ben doğduğumda ölmüştü. ben de babamla yaşıyordum. Babamın dışında hayattaki tek akrabam ise amcamdı.- babam tam bıçağı bana saplayacakken bir anda tuhaf bir şey oldu ve bıçağı kendine sapladı ama işin daha da tuhaf olan yanı ise 2. düşüncemi gerçekleştirmiş olmasıydı. O kanlar içinde yere yığılırken ben de ayağa kalkmaya çalıştım ama canım çok yanıyordu sanırım ayak bileğim incinmişti. Yeniden denedim ve eşyalara tutunarak ilerlemeye çalıştım. Telefonu elime alır almaz önce hastaneyi sonra polisi aradım. Birkaç dakika sonra gelen ambulansın siren sesleri oturduğumuz semtte yankılanırken babamın cansız bedenini araca taşımalarını seyrettim. Onlar gider gitmez gelen polisler önce olay yerinde ifademi aldılar daha sonra sorgulamak üzere beni karakola götürürlerken evi de incelemeye almışlardı. Suçsuz olduğuma kanaat getirildikten sonra serbest bırakılmıştım. Beni bekleyen amcama koştum, sarildim ve hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım. Anlaşılan ifadem alınırken amcama haber vermişlerdi. Sağlık görevlileri beni amcamın sıcak ve güvenilir kollarından ayırıp muayene etmek üzere hastaneye götürdüler. Giderken amcamın gözlerinde dehşet ifadesini görmüştüm,benim için hem endişeleniyor hem de babama kızıyordu, evet küçük kardeşi onu hayal kırıklığına uğratmıştı. Açıkçası haklıydı da! Çünkü aldığım darbelerden dolayı her tarafım morarmıştı, yüzüm tanınmayacak haldeydi , dudağım sağ kaşım patlamış yüzümü kana boyamıştı, saçlarım darmadağın üstüm başım yırtık ve perişan haldeydi. İlk defa ...Hayatımda ilk defa asla affetmiyeceğim birisi olduğunu fark ettim; Babam demeye iğrendiğim, ilk aşkım, çocukluk kahramanım ve dayanağım. 17 yıl boyunca hiç istisnasız her gün beni döven "babam" onun kalbimde bir yeri yoktu artık, zaten öldüğü için kendini affettiremezdi.
Birkaç hafta sonra hastaneden çıktım. Neredeyse tamamen iyileşmiştim sadece dudağımda ki ve kaşımda ki izler kalmıştı. Okula geri döndüğümde ise herkes bana çok tuhaf bir biçimde bakıyordu, sanki ... sanki bana acıyorlardı! Bu bakışlar midemi bulandırıyordu. O an da anladım ki sana acınılması kadar berbat bir şey yok. Artık kimse bana yaklaşmıyordu, eskisi gibi sohbet etmiyorlardı. Biraz zaman geçtikten sonraysa neredeyse herşey normalleşmişti; erkekler dışında, bana gereğinden daha fazla yaklaşmaya başlamışlardı bu iğrenç bir şeydi. Onlarla uğraşmak beni gerçekte yoruyordu. Bunun dışında bir de müzik öğretmenimiz vardı. Mırıldandığım bir şarkıyı duymuştu ve tekrar şarkı söylemem için resmen yalvarıyordu. Kabul etmek zorunda kalmıştım en sonunda. Zorla bir şeyler yaptırılmasından hoşlanmadığım için yalnız kaldığım eve yürüyordum ki önümü hiç tanımadığım birisi kesti. Şöyle bir bakınca yakışıklı görünüyordu . Ama karanlık bir tarafının olduğu da her halinden belliydi , bana hiçbirşey yapmıyordu sadece önümde durmuş bana gülümsüyordu sonra o muhteşem pembe dudaklardan birkaç kelime döküldü ;
"Seninle uğraşmak eğlenceli olacak!"
Ben hayretle ne dediğini anlamaya çalışırken birden kayboldu gözümün önünde . İçimi bir merak kapladı ,acaba o kimdi ve niye bana bunları söylemişti ?
Eve girer girmez odama gittim ve üstümü değiştirme zahmetine hiç katlanmadan sıcacık yatağıma atladım uyumak için çabalamama gerek kalmamıştı uzanır uzanmaz uyuyakalmıştım çünkü . Sonrasıysa derin bir karanlıktan ibaretti....Selam.Bu benim yayınlamaya karar verdiğim ilk çalışmam umarım beğenirsiniz.Hoşlanmadığınız veya yanlış yazdığım biryer olursa lütfen uyarın . Oylarınızı ve yorumlarınızı bekliyorum🙃🙃🙃