Namjoon, Taeil'i iyice süzdükten sonra güldü.
Namjoon: Mezuniyetin de bu kadar özenli değildin.
Taeil: Hiçte bile.
Namjoon, Taeil'in saçlarını dağıttı ve Taeil kız gibi tiz bir çığlık attı.
Taeil: Lan tuvalet fırçası bu saç için çok uğraştım. Şimdi sıçtım ağzına.
Tam o sırada üst kattan bütün endamı ve zarifliği ile Johnny mermer basamaklardan yavaşça indi. Her zamanki gibi beyaz bir gömlek giymişti ve altına açık bir kot pantolon giyip kombinini pahalı saatleri ile tamamlamıştı. Taeil tam Namjoon'un sülalesine girecekken duyduğu kadifemsi melek sesi ile sadece yutkunabildi.Johnny: Günaydın Gamzeli Güzel ve Taeil.
*Taeil'in iç sesi.*
*Namjoon'a Gamzeli Güzel bana Taeil. Füze ataydın.*
Taeil sadece mırıldanarak ''Günaydın.'' dedi ve hızlıca içeri girdi. Johnny ve Namjoon arkasında öylece kalmıştı.
Johnny: Ne oldu buna?
Namjoon: Gazı var boşver (nE)
Namjoon sırıtarak içeri girdi ve Johnny'e içeri girmesi için işaret verdi. Johnny içeri girdi ve Namjoon'a izin vermeden kapıyı kapattı.
Johnny: Mükemmel kokular geliyor o halde kesinlikle Minmin Teyze evdedir.
Namjoon: Güzel tahmin.
Namjoon ile Johnny mutfağa doğru ilerledi. Taeil tabisi masanın başına oturmuş krepleri yiyordu. -Namjoon bu manzaraya hiç şaşırmamıştı- MinJi yanına oturmuş tüm zarifliği ile çayını içiyor ve gazetedeki gündemlere bakıyordu. Gazeteden kafasını yavaşça kaldırdı.
MinJi: Ah,Johnny minik bebeğim hoşgeldin!
Johnny: Hoşbuldum MinJi Teyze.
MinJi: Daha ne kadar ayakta duracaksınız Taeil krepleri yutuyor da.
Taeil: Aşk olsun MinJi Teyze!
MinJi: Kaç kere dicem ağzında yemek varken konuşma diye Taeil?
Taeil: Tamam ya kızma özür dilerim.
Johnny gülmemek için dudaklarını ısırıyordu ama kendini tutamayıp gülmeye başladı. MinJi ve Namjoon'da ona katıldı. Taeil ise o ünlü öldürücü bakışlarından birini onlara attı ve bıçak alarak krebini yemeye devam etti. Ardından herkes sofradaki yerine yerleşti ve MinJi Teyzelerinin yapmış olduğu lezzetli kreplerine gömüldüler. Kreplerini yerken MinJi yerinden yavaşça kalktı ve balkona yöneldi. Namjoon hiç kafasını kaldırmadı.
Namjoon: Sigara içmeye mi?
MinJi: Oh yakaladın beni küçük adam. (çocuk adam geliyor aklıma ehe)
MinJi,Namjoon'un yanına geldi ve başına bir öpücük koyup bırakmak için bin bir yolu denediği halde bırakamadığı böğürtlenli sigarasını içmeye gitti. Kanatsız Melek MinJi'nin tek kusuru böğürtlenli bir ölüm tuzağına kanmasıydı. Namjoon ona defalarca yalvarmıştı ancak bir türlü bırakmayı başaramamıştı MinJi. Namjoon düşüncelere daldığı sırada Johnny yavaşça ayağı kalktı.
Johnny: Ben gitsem iyi olur saat 9'da dersim var.
Namjoon,Johnny'nin dediği ile düşüncelerinden sıyrıldı ve Taeil'e baktı. Gözleri Johnny'e 'Beni de çağır' diye yalvarıyordu. Namjoon da ayağı kalktı.
Namjoon: İkiniz birlikte gitsenize enerji tasarrufu sağlarsınız iki salak olarak.
Taeil: NE!?
Johnny: Benim için sorun yok.
Taeil: Ne?
Johnny: Tabi senin işin varsa bilemem.
Taeil: Ha yok yok senden yani benim işim yok.
Namjoon,Taeil'in bu hallerini videoya çekmek istemişti ama onunla uğraşmak ve tantanasını çekmek istemiyordu. Sadece gülmek ile yetindi.
Namjoon: Tamam hadi burada boş boş durmayın işim gücüm var benim.
Johnny: Peki Gamzeli Güzel öpücük ver bakalım.
Taeil *mırıldanarak*: Neden onu öpüyorsun ki?
Johnny: Efendim?
Namjoon: Bir şey yok her zaman ki Taeil.
Namjoon,Johnny ve Taeil'i geçirdikten sonra mutfağa döndü. MinJi hala sigara içiyordu ya da kız kardeşi ile konuşuyordu. Namjoon masayı görünce tekrar ağzında MinJi'nin lezzetli kreplerinin tadı canlandı. Namjoon tebessüm etti ve dağılmış tabakları toplayıp tezgahın üstüne koydu. Balkona çıktı,MinJi orkidelerin bulunduğu masanın karşısında oturmuş kitap okuyordu. Namjoon içeriden ince bir battaniye alıp MinJi'nin yanına geldi.
Namjoon: Üşeteceksin böyle,kalın giyin Minmin.
MinJi: Tamam Namjoon sanki bilmiyorsun beni.
Namjoon elindeki battaniye ile MinJi'nin üstünü örttü. MinJi gülümsedi ve derin bir iç çekti. Namjoon bir sorunun olduğunu anlamıştı.
Namjoon: Bir sorun mu var MinJi Teyze?
MinJi: Hayır hadi sen hazırlan ve şirkete uğramayı unutma.
Namjoon: Peki.
Şirket.Dedesinden Namjoon'a kalan mirastan bir parça. Yaklaşık 87 yaşında Uluslararası bir Ticaret şirketiydi. Namjoon sadece dedesi çok istediği için yönetiyordu. Namjoon,MinJi'nin yanından gitti ve arabasının anahtarlarını alıp evden çıktı. Asansörün düğmesine bastı ve asansörün 19'a gelmesini izledi. Asansör 19'da durunca loş ışıklı normalden daha büyük olan asansöre bindi ve -1'e bastı. Asansörden indiği anda cebindeki telefon titreşmeye başladı. Namjoon telefonu arka cebinden çıkardı ve arayan kişiye baktı. Kim Taehyung'du arayan. Namjoon ekranı yavaşça kaydırdı ve kulağına götürdü.
Namjoon: Efendim Taehyung?
Taehyung: Şey Efendim...Bugün gelecek misiniz şirkete?
Namjoon: Evet geleceğim büyük ihtimalle. Ama bunu mesaj atarak da sorabilirdin Taehyung.
Taehyung: Üzgünüm Efendim.
Namjoon: Bir sorun mu var?
Taehyung: Evet.
Namjoon: O zaman söylemeye ne dersin Taehyung yoksa ben gelince mi söyleyeceksin?
Taehyung: Efendim... Octi şirketinin sahibi yani o geldi. Hemde sizi görmek için.
Devam edecek...
Bir adet efsane uzaylı mood fotoğrafı hediye;
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Admirably <namjin>
FanfictionHer şey Seok Jin'in Namjoon'un kodlarını bozup kendine aşık etmesiyle başladı... Namjoon artık sadece kalbini hacklemek istiyordu. Ona ne yapmıştı bu adam?