Kabuslar

8 4 1
                                    

   Ürkütücü sesler, garip duvarlar, tanınmayan kişiler... Koşmaya başladım. Ölümüne koşuyordum. Yoksa ölüme mi koşuyordum ? Ormanın derinliklerinde bulunan bir evin içindeydim. Evden bir yolunu bulup çıktığımda, zifiri karanlık bir orman bekliyordu, beni. Yerdeki kanlar, daha da çok korkmama aebep olmuştu.
   Bir anda paat ! Diye yere düştüm. Gözlerimi açtım, bir anda kalktım ve bunun bir kabus olduğunun farkına vardım. Yine her zamanki gibi...
   Tam üç yıldır hayatımı zindan eden  bu kabusları artık aşıp, tıpkı diğer insanlar gibi mutlu, huzurlu, güzel ve sakin rüyalar görmek istiyordum. Bu kabuslar yüzünden içine kapanık, asosyal biri olmuştum. Okuldaki çoğu insan bana bakar ve baktıktan sonra bakmamaları gerektiğini düşünürlerdi. Hatta çoğu insan, çok korkutucu bir insan olduğumu söylerdi. Aslında korkunç olan ben değildim, benim rüyalarımdı. Annemin seslenmesiyle, irkildim.

" Çağla hadi artık kalk, ne uykuymuş be kızım. "

   Merdivenlerden indim ve mis kokulu kahvaltının başına oturdum. Annem, yıllardır çektiğim bu ızdırabı bilmiyordu. İşin en garip kısmı da, annemin büyük bir psikolog olmasıydı. Prof. Doktor Aylin Hanım ! Belki de bana en büyük yardımı, hem annem olarak hem de psikolog olarak o edebilirdi. Ama söyleyemiyordum, yoksa o minik olarak gördüğü kızı için  çok telaşlanacaktı. Söyleyip, ortslığı velveleye vermemin mantığı olmadığı fikrindeydim.
   Annem, işlerinin yoğunluğu yüzünden okuluma uğrayıp, durumumu soramıyordu. Aslında bu, bir bakımdan benim işime geliyordu. Sonuçta eğer annem okula giderse, her gün yoklamada geç kalmamdan dolayı sabahtan yok yazıldığımı ve bazen de derslere girmek istemediğim için resim atölyesine gidip resim çizdiğimi öğrenecek, ve bana yine kızıp "Üniversite sınavında sadece çizim yaparak girmeyeceksin. Puansız hiçbir şey olmuyor." Diyecekti.

" Yarın okuluna geliyorum. Veli toplantısı varmış. "

   Ne ? Az önce bahsettiğim şey başıma mı gelmişti ?

"Anne, neden, nasıl yani, niye geliyorsun ki, bir sorun falan mı var, bence gelme yaa." Telaşım, yüzüme de vurmuştu.

" Nedenmiş o ? " dedi, biraz sinirli bir tavırla. 

" Hiiç, zaten çok önemli şeyler konuşmuyorlar, veli toplantısında. " dedim. Ama ne desem de dinler mi bu kadın beni ? Tabii ki de hayır, dinlemez.

" Hadi Çağlacığım, şimdi de yok yazılmalarını öğrenecek olan birtanecik annene, olanları anlatmanın ve olaylardan sıyrılmanın bir yolunu bulnaya çalış. " dedim, kendime.

   İnsanlar benden korkarlar dedim elbet, ama tabii ki de ne kadar asosyal ve korkutucu gibi biri olsam da, benim de elbet vardı yakın arkadaşım. Her şeyimi paylaştığım, asla hiç bir şeyi saklamadığım, beni bu durumdan kurtarmaya çalışan, her zaman ne olursa olsun yanımda olan birtanecik arkadaşım, Gamze'm. Bir arkadaşta bulunabilecek en mükemmel özellikleri o taşıyordu, sanki. O benim artık canımdan bir parça, yüreğimde atan bir damardı. Aynı kandan olmasak da, kardeşimdi o benim. Liseye başladığımız ilk gün tanışmıştık, başta birbirimizden hiç haz almamıştık, ama sonra birbirimizden kopamadık.

  

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Feb 28, 2019 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Ölümün Acı FısıltısıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin