Hepimizin hayatında‚bir an yaşadığımız dünyadan kaçmak istediğimiz ve bizi boğmaya başlayacağını çok iyi bildiğimiz bir an olur.
Her sabah bu hisle uyanıyordum.Gün ilerledikçe‚ruh halim değişir ve o an sahip olduklarıma minnettar ve huzurlu bir şekilde uykuya dalardım.Ancak güneş tekrar doğmuştu‚ama sıcak güneş ışınları ve iyi ruh hali yerine kafamda bir şüphe bulutu dolaşarak‚beni belirsizlikten korkutuyor ve beni oraya ait değilmişim gibi hissettiriyordu.Anılar‚hayaller gibidir.Zamanla kaybolurlar ve bu ikisi arasındaki ince çizgi kolaylıkla kırılabilir.Benim olayımda‚geçmişten herhangi bir anı ya da hayal yoktu sadece bana koşmamı söyleyen bir iç ses vardı.
Bir kaç hafta öncesinde...
Bir kaç güneş ışını ağacın kalın dallarından geçerek yüzümü ısıtmıştı.Gözlerimi açmış ve büyük kar tanelerinin yavaşça üzerime düştüklerini görmüştüm.Ayağa kalkmaya çalıştım ancak başımdaki keskin ağrı beni durdurdu.Bir kaç dakika sonrasında kendimi bulduğum yerin farkına varmıştım.Buraya nasıl gelmiştim?Paniklememeye çalıştım ve sakince her şeyi hatırlamayı denedim.Zihnimi çalıştırması için elbiselerimi ve ceplerimi aradım ancak hiçbir şey bulamamıştım.Yanımdaki ağaca sıkıca tutundum ve kalkmayı başardım.Ani hareketler baş dönmemin güçlenmesine neden olmuştu ve içgüdüsel olarak gözlerimi kapattım.
Yardım bulmak için yavaşça bir ağaçtan diğerine doğru hareket ettim.Daha derinlere gittiğimi düşünerek içimi korku kapladı.Bağırmak istedim belki de etrafta bir insan bile varsa beni duyardı.
"Yardım edin!" Dikkatlice etrafı dinledim ama cevap yoktu.Duyabildiğim tek ses güçlü kalp atışımdı.Böyle durumlarda korkunun en büyük düşmanım olduğunu biliyordum‚bu yüzden sakinleşmek için kendime biraz zaman verdim.İyi olacağımı düşünerek sakin kalmaya çalıştım.Birinin ismimi söylediğini ve beni aradığını duymayı umuyordum ama sonrasında farkına varmıştım.
"Adım..Benim adım ne?" Hatırlayamıyordum.O kadar kızgındım ki yumruğumu sıkıp bir ağaca vurdum.
Taktığım bilezik yırtıldı ve yere düştü.Onu yerden alıp iyice inceledim.Bunun benim olduğunu söyleyemezdim ama merak etmiştim.Onu dikkatlice inceledim ve yapılan güzel taş dizisine hayran oldum.Tesadüfen‚taşların üzerine kazılı bir isim gördüm. "Kız kardeşim"
Bunun kazınmış tek kelime olamayacağını‚devamının da olacağını düşündüm.Bütün bileziği dikkatlice inceledim ve kazınmış daha fazla kelime buldum.Sonrasında her şey anlam ifade etmeye başladı.
"Sevgili kız kardeşime‚Öykü"
Bileziğe kazınmış ismi tekrarlayarak ve bir şeyler hatırlamamı sağlayacağını umut ederek yürümeye devam ettim.Bu muhtemelen benim adımdı‚ama bundan nasıl emin olabilirdim?Kulağa hiç tanıdık gelmiyordu.
Ormanın ucuna geldiğimde güneş batıyordu.Üşümüştüm susamıştım ve açtım ama pes etmedim.Önümde‚karlarla kaplı ve tepelerle dağlar arasında ‚ vadide gizlenmiş güzel bir köy gördüm.Tek sorun‚tepenin en üstünde duruyor olmam ve etrafımda aşağı inmek için hiçbir yol olmamasıydı.Artık birinin yardım çağrımı duyacağını düşünerek yardım istemeye karar verdim.
"Yardım edin!" Avazım çıktığı kadar bağırmak istiyordum ancak kelimelerim bir ıslıktan çok daha az sesli çıkıyordu.Bitiktim.
Arkamdan gelen bir ses beni yarı uyku halinden uyandırdı.İçgüdüsel olarak bir ağacın arkasına saklandım.Koşmak yerine sakin ve sessiz kalmayı tercih ettim‚bir süre sonra gidecektir düşüncesiyle.Dikkatlice ağacın arkasından etrafı inceledim ve birisini gördüm.Göz göze gelmek için kafamı kaldırdım.Korktum ve kaçmak istedim ama gidecek bir yerim yoktu.
Bana gözlerini çevirdi ve biraz şaşırmış bir surat ifadesiyle bana doğru yaklaştı.Elini bana doğru uzattı ancak o bir yabancı olduğundan geriye doğru gitmeyi seçtim.Arkamda uçurum olduğunu unutarak...
Bunun sonum olacağını sandım.Kolumdan sertçe tutan bir eli hissetmeden önce.
"Düşüyordun‚dikkat etmelisin." Onun kim olduğunu merak ediyordum.
"Sen kimsin ve bunca zamandır neden beni takip ediyorsun?" Yüzündeki ifade sinirli gözüküyordu.
"Seni takip etmek mi? Sadece ormana girmiştim.İyi misin?"
"Hayır hala kim olduğunu bilmiyorum." sakinleşmek ve ona biraz daha bakmak için durdum.Kalın dağınık saçlarıyla‚uzun ve güçlü biriydi.Aynı zamanda gözleri herhangi birini gülümsetecek bir sihirle parlıyordu.Ben onu incelerken konuşmak için ağzını araladı.
"Tamam‚baştan başlayalım.Benim adım Emre."
İsmimi bilmiyordum bu yüzden ona ne söyleyeceğimi de.Sadece yardıma ihtiyacım olduğunu düşündüm.Vakit kaybetmek istemiyordum.
"Bana köye giden yolu gösterir misin?Çok yorgun ve açım."
Bana ismimi sorduğunda olduğum yerde durup kaldım.Öykü olduğunu sanıyordum.
"Hatırlamıyorum‚sanırım Öykü."
"Bu iyiye işaret değil seni acilen köye ve doktora götürmeliyiz."
Belime sarıldı ve elimi boynuna götürdü.
İçimdeki adrenalin yavaşça düşmeye başlamıştı.Ellerimde ve ayaklarımda soğuğu hissettim.Ertesi gün...
Bir rüya görmüştüm.Rüyamda ‚ çocuktum ve bir kumsalda oynuyordum.Tek başımaydım ve oyuna odaklanmıştım.O anda hava aniden değişiyordu.Rüzgar‚oyuncaklarımı suya uçururken dalgalar onları kıyıdan uzaklaştırıyordu.Oyuncaklarımın peşinden gitmek istiyordum ama babam kalın bir sesle beni durduruyordu.Bana "Öykü" diye sesleniyordu.Daha sonrasında aniden uyandım ve odada yalnız olmadığımı farkettim.
“Um..Pardon siz kimsiniz?”
“Uyandı!” Konuşan kız sevinmişe benziyordu belki de kardeşim olabilir miydi?”"Öykü ben Emre beni tanıyorsun." Evet onu tanıyordum.O beni tüm karın ve boşluğun içinden kurtaran kişiydi.
"Merhaba Öykü ‚ ben Jale ve benim mütevazi evimdesin." Onu kardeşim sanmıştım ancak değildi.Bana nasıl hissettiğimi sordu.
"Buraya geldiğinde senin için çok endişelendim." Onlara ne diyeceğimi bilemiyordum yaptıkları gerçekten çok yardımsever bir şeydi."İkinize de çok teşekkür ederim.Daha iyi hissediyorum ama yataktan çıkabileceğimi sanmıyorum."
"Biraz dinlen.Doktor gelene kadar sana en iyi şekilde bakacağız."
Jale bana yiyecek getireceğini söyleyerek odadan ayrıldı.Emre de onu takip ederek gitti.
-Tekrar- yalnız başımaydım.Olduğum odayı daha iyi incelemek için ayağa kalktım.Sıcak ve tarz bir kulübeydi.Yakındaki şöminede yanan ateş atmosferi daha da sıcak hale getiriyordu.Bu kulübe peri masalından fırlamış gibiydi.Ayağa kalkabilir ve pencereye gidebilirsem belki zihnimi tazeleyebilir ve burayı hatırlayabilirdim.Yavaşça ayaklarımı yatağın kenarına getirdim ve kalktım.Biraz başım dönüyordu ve ayaklarım güçsüzdü ama dengemi sağlamıştım.Çok çaresiz hissediyordum.Pencereye geldim ve sisli camı elimle sildim.Dağ yamacının muhteşem manzarasını ve karla kaplı bir kaç kulübe gördüm.Emrenin Jale'ye hoşçakal dediğini ve gittiğini gördüm.Kısa süre sonrasına Jale beni kontrol etmeye geldi ve beni yatağın dışında gördü.
"Öykü lütfen yatağa geri dön."
Ona endişelenmemesini söyleyerek yatağın kenarına oturdum."Durumun kötüleşirse Emre beni asla affetmez."
"Sanırım bundan daha kötü olamam" Neden böyle düşündüğümü merak eder gibi suratıma meraklı bir ifadeyle bakıyordu.
"Çünkü hiçbir şey hatırlayamıyorum.Nerden olduğumu ve buraya nasıl geldiğimi bilmiyorum.Bu beni çok rahatsız ediyor."
"Yaşadığın durumdan dolayı geçici bir şey olabilir.Tek başınaydın ve dokunmak üzereydin‚nasıl hissettiğini hayal bile edemiyorum."
Jalenin rahatlatıcı sözleri gözlerimi yaşlarla doldurdu ve sonunda duygularımın ortaya çıkmasına izin verdim.Ağlamaya başladım.Yanıma oturdu ve bana kibarca sarıldı.
Sakinleştiğimde bana sıcak bir çorba getirdi ve dinlenmem için ayrıldı.
Bir kaç saat sonra...
Kapıda hafif bir tıklama sonrasında da birinin ağır ayak adımlarını duydum.Emreydi.
"Daha erken gelip sen göremediğim için üzgünüm.Çok işim vardı."
"Her şey yolunda.Senin ve Jalenin hayatına yeterince yük oldum.”
“Hiç de değil.Jale sana yardım etmekten çok mutlu.Güven bana‚seni sorularıyla bombardımana tutmak için sabırsızlanıyor.”
Onun da merak edip etmediğini sormak istedim.Merak ettiğini ancak çok sabırlı olduğunu söyledi.“Jalenin etrafında çok fazla arkadaşı yok ve bir arkadaşa ihtiyacı var.Ayrıca ben de sana arkadaşlık edebilirim ancak yakacak odun getirmeliyim ve bu zor bir iş tüm günümü alıyor.”
Oduncu olduğunu öğrenmiştim.
Emre ve ben konuşurken Jalenin kapının aralığından bizi izlediğini fark ettim.“Jale lütfen içeri gel.Bunu sana kendi evinde söylediğim için kendimi gerçekten aptal hissediyorum.”
“Sohbetinizi bölmek istemedim.”
Ona bize katılabileceğini‚bundan mutluluk duyacağımı söyledim.”
Kısa bi süre sonra kapı zili çalmaya başladı.Jale kapıyı açmaya gitti.Jale odaya girdim ve peşinden de birisi gelmişti.Doktor üniforması giyiyordu.“Bu köydeki tek doktorumuz ve her şeyi tek başına hallediyor.” diyerek doktoru tanıttı Jale.
Çantasını yere atıp bana yaklaştığında kalbim hızlı bir şekilde atmaya başladı.Onda tanıdık bir şey görmüştüm.Ciddi yüzü ve delici bakışları beni rahatsız etti.Elleriyle yüzüme dokunan ve alnımı öpen bir adam resmi zihnimde belirmişti.Onu tanıyor muydum yoksa zihnim bana oyun mu oynuyordu?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Geçmişin İzleri
RomanceHafızasını kaybeden Öykü'yü Emre ormanın içinde bulup onu bu karanlıktan çıkarmayı başarabilecek mi?