2. BOLUM

77 11 3
                                    

Sabah uyandığımda uzun zamandır ilk defa bu kadar iyi uyuduğumu anladım.Sanırım artık öyle rüyalar görmeyecektim, düzeliyordum.Yataktan zorda olsa kalktım.

Dolabımın kapağını açıp ne giysem diye düşünürken bir ses duydum.Tedirgince kapağı kapadım çok fazla korkuyordum,yavaşça arkamı döndüm.Yine o gelmişti bu sefer fazla

yakındı.Tam çığlık atacakken hızlı bir hareketle yanıma geldi ve ağzımı kapadı.Gözlerimden yaşlar akmaya başlamıştı.Ama o bunu hiç umursamıyordu kendini beğenmiş

tavrıyla duruyordu sadece.Yüzüme doğru yaklaştı nefesini suratımda hissediyordum eğildi "Benden bu kadar çabuk kurtulacağını mı sanıyordum güzelim" dedi.Ve kulağımı

sağır edecek bir kahkaha atıp yok oldu.Bir anda yataktan fırladım bu da bir rüyaymış meğersem.Bu sefer fazla gerçekçiydi.Saate baktım 6'ya geliyordu daha vaktim

vardı çok terlemiştim duşa girmeye karar verdim ancak o zaman kendime gelebilirdim.

  Aşağı indim kahvaltı etmeyecektim."Günaydın seni arabayla okula bırakmamı istermisin?" "Hayır baba teşekkürler yürüsem iyi olur." Yürümek istemiştim biraz kafamı

dağıtabilirdim.Kapıdan çıkarken evin karşısında siyah son model bir jeepin olduğunu fark ettim.Tuhaf bir durum değildi ama genellikle böyle yerlerde zengin insanlar

oturmaz.Uzaktan jeepi incelemeyi bırakıp yürümeye başladım sokağın sonuna yaklaştığımda yüksek bir araba motoru sesi duydum arkaya dönüp baktığımda jip gitmişti.Şu

sıralar çoğu şeyden korktuğum için adımlarımı hızlandırdım.Sonunda okula gelmiştim.Chloe'yi gördüm yanına gittiğimde heycanlı görünüyordu."Heycanlı görünüyorsun."

"Evett evinizin karşısında yalnız yaşayan aile evlat edinmisler." "Bundaki heycan verici kısım ne peki" "Oğulları bizimle yaşıt ve gören birkaç kişinin dediğine göre

fena halde yakışıklıymış." "Ah ne güzel yakışıklı ve aptal bir çocuk daha umrumda değil tamam mı" "İyi sana anlatanda kabahat" "Neyse hadi gidelim derse geç kalıcaz."

Derslerin bitiminde eve yine yürümeye karar verdim.Sabah gördüğüm jip okulun önündeydi.Yolun ortasında dikilip düşündüm ve en mantıklısı bu jeepin yeni çocuğa ait

olmasıydı.Neyse ne canım.Evin önüne geldiğimde o jeep karşıdaydı.İçinde biri var mı diye merak edip karşıya geçerken bir anda başım döndü ve yere yığıldım.Gözlerimi

açtığımda hala yolun kenarındaydım fakat başımda biri dikiliyordu dikkatlice bakmaya çalışırken gözlerimi açtığımı fark edip koşmaya başladı nereye gittiğini göremeden

kaybolmuştu.Bu kesinlikle garipti ama sanki tanıdık biriymiş gibiydi.Kalktım ve eve girdim.Annemlere birşey yemek istemediğimi ve yorgun olduğumu söyleyip odama çıktım.

Normalde umursamam ama şu yeni gelen çocuk onu gerçekten merak ettim belkide başımda dikilen oydu.Belki odası bu tarafa bakıyodur umuduyla pencereye gittim.Eskiden

perdesi olmayan boş odanın şimdi siyah perdeleri vardı.Kesinlikle bu tarafta diye düşündüm ve yatağa uzandım.Öylece yatıyordum aslında gerçekten yorgundum ama açıkcası

uyumaya korkuyordum.Bu sabah gördüğüm rüya beni gerçekten korkutmuştu.Klasik erkek tipleri hoşuma gitmez aslında o gözleri ve gizemli gülüşü ilk gördüğümde ilgimi

çekmedi değil ama yaptıklarından dolayı korkuyordum.Bunları düşünmem bile saçmaydı hadi ama rüyamdaki bir erkeği beğenemem yada korkamam galiba ben gerçek anlamda

deliriyordum.Karnım gurulduyordu aşağı indim annem mutfaktaydı "Sanırım biraz acıktım." "Otur sen ben hazırlarım." "Anne biliyormusun karşıdaki yalnız aile bir çocuk

evlat edinmis,bizim yaşımızda." "Nasıl yani onların böyle birşey yapacağını sanmam yalnız yaşamaktan gayet memnunlardı." "Gerçekten öyle hatta şu son model jeep o

çocuğun." "Şaşırtıcı neyse sen yemeğini ye ben içerdeyim."

        Sophia Arnold

"David karşıdaki yalnız komşularımız bir evlat edinmiş haberin varmı" "Hayır ama onlar öyle mutlu değillermiydi." "Bende öyle düşünüyordum sencede bu işte garip

birşeyler yok mu?" "Haklısın sanırım." "Elbette haklıyım geçmişte yaşanan şeyler yüzünden çok endişeliyim özellikle Jessica için o çok genç ve hiçbirşeyden haberi

yok" "Tamam söz veriyorum en kısa zamanda ona açıklayacağım." "Peki yeni postalar gelmiş onları alsam iyi olur." "Tamam." Dışarı çıktım posta kutusuna ilerlerken

sanki biri kafamın içinde kahkaha atıyordu.Konuşmaya başladı."Ah Sophia ne kadarda güzel bir kızın var güzel olduğu kadarda saf sen ne dersin" Ve yine kahkahalar

ileriye doğru baktığımda silik bir silüet gördüm.Dikkatle baktığımda ise o gözleri ve gülümsemeyi gördüm.Onu hiç tanımasamda Christopher'ın oğlu olduğunu anladım.

Ne kadarda babasına benziyor diye düşündüm fazla gizemli ama gençliğinde vermiş olduğu etkiyle daha intikam dolu bakıyordu.Daha sonra biranda yok oldu.Hemen içeriye

koştum.David'in yanına gittim.Nefes nefese kalmıştım."Ne oldu hayatım" Kekelemiştim. " O bu-burda" "Kim Sophia ki burda?" "Korktuğun kişi Dante Moore."

MARTELINGHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin