Levent müdür, odasında dört dönüyordu. Orospu çocuğu Mert yine başına bir sürü iş açmıştı. Masasına doğru ilerlerken kapısının hafifçe tıklatılıp açılması ile arkasına döndü ve kızı Naz'ı kapıda görünce kaşlarını çattı.
Naz babasının kaşlarını çatmasına aldırmadan içeri süzülüp kapıyı ardından kapattı. Babasının sigarasını yakıp koltuğuna oturmasını sessizce seyretti. Az sonra büyük bir fırtınanın kopacağını tahmin ediyordu.
Tahmininin aksine babası sakince konuşmaya başladı.
"Bir daha bu karakola adımını atmayacaksın Naz"
Naz itiraz etmeye hazırlanıyordu ki Levent elini kaldırıp kızını susturdu "Daha bitmedi, o piç kurusu Mert'in yanına da yaklaşmak yok. Yoksa kaç senelik emeği vardır falan dinlemem okuldan alırım seni".
Genç kız sinirle ayağa kalkarken ağlamamak için ellerini sıkarak yumruk yaptı.
"Baba bunu yapamazsın... Ben sadece işimi yapıyorum"
"İşin yavşak Mert ile ortak olup benim başıma dert açmak değil Naz... Bundan sonra burayla ilgili tek yazı yazmayacaksın. Git moda haberi, magazin haberi yap. Karşımda da ağlama. Yürü eve git"
Levent sinirini kızından çıkarmak istemiyordu ama şu an kendine hakim olamıyordu. Kapanmış bir intihar davasını, bizzat kendisinin kapattığı, Mert kızını kullanarak manşet yaptırmıştı. Yok olay intihar değil de cinayet miymiş, polisin dikkatsizliği miymiş gibi saçmalıklarla manşet yapılmıştı. Yazıyı bizzat Mert'in yazdığına yemin bile edebilirdi, çünkü metin alttan altta cinayet büroya iyi giydirmişti. Bu kadar başarılı ve kapalı bir eleştiriyi fazlası ile zeki biri yapabilirdi ancak.
Kızı ağlayarak odasından çıkarken Levent üzüntüyle kafasını salladı. Mert piçi aleni bir şekilde kızını kullanıyordu. Kızı küçüklüğünden itibaren gazetecilik yapmak istiyordu ve tercihler açıklandığında Yeditepe Üniversitesi İletişim Fakültesini kazandığında evde uzun bir kutlama dönemi başlamıştı. İlk dönemin sonunda babasının mevkiini kullanarak yazdığı cinayet büro haberleri sayesinde okul gazetesinin en genç editörü olmuştu.
Burayla ilgili sık sık haberler yapması önceleri Levent müdürün hoşuna bile gidiyordu lakin ne zaman ki Mert kızını kendisine karşı kullanmaya başladı baba kız sürekli kavga etmeye başladı.
Kızı umutsuz bir şekilde Mert'ten hoşlanıyordu, bunu görmemek için kör olmak gerekirdi; Mert ise sadece kızını kullanıyordu, bunu da anlamamak için aptal olmak gerekirdi.
Mert Yağız... Aşağılık piç kurusu. Tam bir baş belası... Babasının baş savcı olmasının yanı sıra annesi de köklü bir ailenin kızıydı. Mert ise varlık içinde büyümüş şımarık bir veletti ve zekiydi, fazlasıyla zekiydi. Geldiğinin ilk haftası Levent müdür ile karşı karşıya kalmıştı.
Levent çok güzel bir ailenin şöhreti benim gibi idealist bir müdürün gözünü korkutamaz başlıklı bir konuşma yapacaktı ki, Mert ondan önce davranıp üzerini örttüğü bir iki olaydan bahsetmiş ve lafı kurnazca kendisine karışmaması karşılığında olayların üzerini açmayacağına getirmişti. Direkt bu şekilde söylememişti ama getirdiği konum buydu. Levent müdür zeki bir adam olmasa bu kadar kolay anlayamazdı üstü kapalı anlaşmayı.
Bir arada geçirdikleri 5 yılda Mert büyük bir baş belası olduğunu kanıtlamıştı. Levent gözlemlerine dayanarak diyebilirdi ki, ailesi ile çok sıkı fıkı bir ilişkisi yoktu ve onlardan yardım istemiyordu. Ama ailesi de gölgesini biricik oğullarının üzerinden ayırmıyordu.
Mert'in ailesini kullandığı yegane nokta ilgisini çeken vakalarda görevlendirilmekti. Türkiye, Azerbaycan ve Kuzey Kıbrıs'ın herhangi bir noktasındaki gerçekten gizemli bir vakada anında görev alıyordu. İlk başlarda zekası sebebiyle vakalardan sorumlu komiserlerin özel istekle onu çağırttıklarını düşünüyordu ama kimse kendi isteğiyle Mert ile yan yana olmak istemezdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SUÇ MAHALLİ
RomanceMert Yağız: İşinde iyi, kibirli, ukala ve fazlasıyla tahammülsüz bir polis Levent Atalı: Mert'in müdürü ve aynı zamanda üstleri tarafından bir nevi Mert'in bakıcılığına (Neticesinde Mert'in kafası attığında ne diyeceğini kimse bilemezdi. Emniyeti...