İkinci Bölüm: "Prenses ve Hiçmetçi Kız"

133 10 6
                                    

"Artık maskelerinizi açabilirsiniz."

Prensin bu sözlerinden sonra dönüp kardeşimle bir an birbirimize baktık. Neredeyse doğduğun andan beri birlikte olmanın avantajlarından biri de, bakışlarla anlaşabiliyor olmaktı. Onun da benim gibi prensin biraz sonraki tepkisinin ne kadar eğlenceli olacağını düşündüğüne emindim.

Ve işte, tam da beklediğim tepkiyi almıştım. Kısık mavi gözleri irileşmiş, dolgun dudakları hafifçe aralanmıştı. Gülümseme isteğimi zor da olsa bastırdım. Gözleri üzerimizde biraz dolandı ve en sonunda gözlerimde sabitlendi.

Birkaç saniye gözleri gözlerimde kaldı. Ardından boğazını hafifçe temizleyip kendini toparladı. Ayağa kalkıp bize yaklaştı. Odanın iki ucunda duran muhafızlar sessizce bellerindeki silahları kavradılar. Belli ki biz gelmeden önce güvenlik bayağı bir arttırılmıştı. Şaşırmadım.

Prens sırtını dikleştirip ellerini arkasında kavuşturdu ve "İsimleriniz nedir?" diye sordu. Sesinde bir askerin resmiyeti vardı.

Wrayson prensin bizimle çalışmak istediğini ilk söylediğinde, şımarık bir çocuğun şımarık istekleriyle uğraşacağımızı düşünmüştüm. Ancak karşımda, sert bakışları sabırla ben ve kız kardeşim arasında mekik dokuyan çocuk tahminlerimin çok çok dışındaydı.

"Deeann ve Aleenn" İkiz olduğumuzu belirtme gereği duymamıştım çünkü anlamaması için kör olması gerekliydi.

Başını aşağı yukarı salladı, dağınık koyu kahverengi saçlarından bir tutam alnına düştüğünde, gözlerimin takılmasına engel olamadım.

"İkinizi nasıl ayırt edeceğiz peki?"

Sadece başımızı saran örtüyü açmamız cevabını vermeye yetmişti. Şuan yaptığımız bir görev olduğundan günlük kıyafetlerimizi giymemiştik ancak bu durum beni rahatsız etmiyordu. Kardeşimin tam tersi fikirde olduğundan emindim.

Dağılmış kısa, sarı saçlarımı derin bir nefes alarak parmaklarımla düzelttim. Başımı açmak bile rahatsız etmişti. Bu sırada Prensle göz göze geldik. Yüzünde anlamlandıramadığım bir ifadeyle bana bakıyordu. Bu heyecanlanmama sebep olmuştu. Gözlerimi kaçırdım. Genelde duygularını kontrol altında tutabilen bir insandım ve kalbimin hızlandığını fark etmek hoşuma gitmemişti.

Ağır adımlarla odada dolaşmaya başladı. "Tek kişi beklediğim için bir oda hazırlatmıştım. Aynı odada kalmak istemezseniz biriniz benim misafir odamı kullanabilir."

"Sorun değil aynı odada-"

"Aslında ayrı odalarda kalırsak daha iyi olur, Majesteleri." Bakışlarım hızlıca sözümü kesen kardeşimi buldu. Prens arkası dönük olduğu için bizi göremiyordu. Aleenn'in bir planı olduğunu anladım ve sakince önüme döndüm.

"Pekala öyleyse," dedi Prens ve eliyle arkamızdaki kapıda duran muhafızlara işaret etti. Ardından kapı açıldı ve kısa boylu, orta yaşlı bir kadın içeri girdi. Kıyafetleri çok da soylu biri olmadığını gösteriyordu.

Kadın gelip karşımızda durdu. Oldukça sert bir yüz ifadesiyle bize bakıyordu. Prens de gelip yanında durduğunda, "Bu Helen. Benim sarayda en çok güvendiğim kişilerden biri. Sizin gerçek kimliğinizi o, ben ve bir kaç güvendiğim muhafız bilecek, tüm işlerinizi onunla ve benimle halledeceksiniz. Burada kaldığınız süre içerisinde Kral dahil kimse, sizin suikastçı olduğunuzu bilmeyecek. Anlaşıldı mı?" diye konuştu.

Aynı anda başımızla onayladık. Tüm krallığın, hatta neredeyse dünyanın tanıdığı bir suikastçiydim. Her ne kadar ismim bilinmese de öyleydim işte. İkimiz de öyleydik. Wrayson'dan ne kadar haz etmesem de, işimi seviyordum. Şimdi ise bir saraya kapatılmıştık. Aman ne güzel.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Apr 20, 2019 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

HİÇKİMSEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin