Bölüm 2

17 12 8
                                    

Bu çocuk benim amcamın oğluydu. Yani binevi kuzenim diyebiliriz. Adamım berkeye hemen zincirlerinden kopartılıp yaptığımız yaraları pansuman etmesini söyledim. Ama o benim onun kuzeni olduğumu bilmiyormuydu acaba...

Pansuman kırk dakika falan surdü. Berke kuzenim olan sahıs tekerlekli sandelyeyle getirdi. Bana korku dolu gozlerle bakıyordu. Tabii bu durumda beni üzmüyor değil.
Ben işkence odasındaki koltukta otururken berke de kuzenimi yanıma getirdi ve tam karşıma bırakıp gitti.

Uzun bir sessizlikten sonra yalan bir öksürme atarak konuşmaya başladım:

- Merhaba ben Ecem. Seni buraya daha farklı bişey yapmak için getirdim fakat seni tanımama herşeyi değiştirdi. Sen babamın kerdeşinin oğlusun değilmi?

- Ben senin babanın kim olduğunu nerden bileyim bu arada benim adım samet benim babamın adı ise cevdet zaten benim bi' tane amcam var onun adını da hiç öğrenmedim yani babam söylemedi. Sen galiba adını bilmediğim amcamın kızısın.

Dedi. Bende kafamı sallayarak olumlu bir şekilde cevap verdim. Ve sona konuşmaya devam etti:

- Şeyy beni bırakacakmısın?

- Bilmem bi' tane soruma -doğru bir- cevap alabilirsem seni brlki bırakabilirim.

- Tabii sor.

- Ben kafede otururken neden bana bakarak pis pis sırıtıyordun?

- Benim yakın arkadaşlarım seni bana bir oruspu olarak tanıttılar ben de seni kendime çekmek için pis pis sırıtıyordum galiba seni rahatsız ettim. Özür dilerim.

Dedi. Bende özrün kabul esildi dercesine kafamı salladım.

Berkeyi yanımıza çağırdım ve sameti evine bırakmasını söyledim. Bu arada samete telefon numaramı vermeyi de ihmal etmedim. Bu çocuğu sevmiştim. Yani içim ısınmıştı.

Bende işkence odasımdan çıkıp mutfağa doğru ilerledim. Bu olay beni bayağı bir susatmıştı. Mutfağa geldigimde mutfak masasının üstündeki musluğa ağzımı dayadım. Musluğu açtım. Ve çatlayana kadar içtim.

Karnımda acıkmıştı aslında. Buzdolabını tam açacakken aklıma bugün markete gitmeme gerektiği geldi. Büyük bir hışımla buzdolabının kapağını kapattım. Yukarıya odama çıktım ve kasayı açtım. Kasada hala çok para, mücevher, altın kolye falan klasik değerli eşyalar vardı. Yanıma ikiyüz lira alıp yola koyuldum. Aslında arabayla giderdim ama temiz hava almak istedim. Alışveriş yaptıktan sonra çağıracaktım berkeyi. Uzun bir yoldan sonra alışveriş merkezine sonunda vardım.

Bir tane alışveriş arabası alıp öncelikle abur cubur reyonuna ilerledim. Alışveriş listemi baştan sona okudum:

➡iki paket süt
➡bir paket kahve
➡dört paket cips
➡beş tane ekmek
➡salam-kaşar
➡yumurta
➡yoğurt
➡çikolata çeşitleri

Listede bayağı şeyler vardı. Bende abur cubur bölümünden cips ve çikolata aldım ve ana ihtiyaçlar reyonuna ilerledim. Ordan diğer ihtiyaçları alırken beş altı tane zibidi benim kalçama doğru bakıyorlardı. İyiki bir kaç dövüş teknikleri daha öğrenmiştim. O teknikleri bu zibidiler üstünde deneyebilirdim.

Alışveriş arabasını kendi arkama doğru artist bir şekilde fırlattım. Önümde duran zibidi topluluğuna da ana avrat bayağı bir küfür ettim. Sonra onlarda bana karşılık verince elimle gel işareti yaptım. Önce içlerinden en cılızı bana doğru koşmaya başladı. Ilk hamlede adamı yere sermeyi başardım.

Sonra başka bir cılız geldi. Onuda tek hamlede yere serdim. Beni tek tek yenmeyi başaramayacağını anlayınca hepbirlikte üstüme doğru gelince onları yenemedim. Ve büyük bir acıyla yere savruldum...

Bir bölümün daha sonuna geldik. Vote ve yorumlarınızı eksik etmezsiniz inşallah. Bir sonraki bölümle görüşmek üzere

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Mar 04, 2019 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

SAKLANMALIYIZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin