Aradan bir hafta geçmişti ama Kyuhyu’nun aklı hala Kona beas’da Alex'le yaşadıklarında kalmıştı.O geceden sonra kafeye hiç gitmemişti ama aklı hep ordaydı.
Artık dayanamamış arabasına binip kendini kafenin önünde bulmuştu.
Kafeye girer girmez gözleri Alex’i aradı. Annesinin şaşkın hali ve sorularından kendini zor kurtarıp mutfağa atmıştı. Mutfakta koşuşturan elamanlar onu gördükleri için çok şaşırıp kendi aralarında fısıldaşmaya başlamışlardı.
“Kyuhyun değil mi o ?”
“-Ne işi var burada? Bu gün geleceğini söylememişlerdi ?” diyerek konuşan elemanlara aldırış etmeden etrafta Alex’i arıyordu.
Elemanlardan birinin
“Bana çikolata sosunu uzatır mısınız?” sözleri ile arkasındaki tezgâha döner dönmez aklına o gece yaşananlar gelmişti. Ve kendini istemsizce gülümserken buldu.
O sırada arka kapıdan çöpleri döküp gelen Alex, Kyu ‘yu mutfakta gördüğünde elindeki küçük çöp kutusunu yere düşürmüş, ağzı açık şekilde Kyuhyun'a bakakaldı.
Sesin geldiği yöne doğru dönen Kyu aradığını bulmuş ve gülümseyerek Alex’e bakıyordu. Şaşkınlığını üzerinden atan Alex, Kyu’nun durduğu yere bakınca onun da aklına o gece olanlar gelmişti. Ve kızarmaya başlamıştı.
Alex’in yanına doğru yürüyen Kyu’ yu şef yakalamış
“Hoş geldiniz efendim.Bir şey mi istemiştiniz? İçeride ki arkadaşlardan isteseydiniz. Siz neden yoruldunuz ?” şeklinde sorularla Kyu'yunun önüne geçmişti.
Alex bunu fırsat bilip kapının önünde kalan çöpleri alıp kendini dışarı atmıştı. Kalbi yuvasından çıkacak gibiydi. Tek düşündüğü şey koşarak Kyu’nun boynuna sarılmak kokusunu doyasıya içine çekmekti. Bu kadar çok özlediğini onu görene kadar fark edememişti. Ama onu, dudaklarını ve kokusunu hiç unutamamıştı.
Dışarda derin nefes alıp vererek kendini toplamaya çalışırken sol kulağına, boynuna doğru sıcacık bir nefes üflüyordu.
Hızla soluna dönen Alex kokusunu, tenini, dudaklarını deli gibi özlediği adamla yanyanaydı. Muhteşem gülümsemesiyle ona bakıyordu. Oldukça sesli bir şekilde yutkunarak Kyu’ya dönüp:
“ Ne işin var senin burada? ”
Kyu işaret parmağı ile Alex’in çenesinin altından boğazına doğru inerken :
“Bir kez daha öyle yutkunsana? Boynun çok komik oluyor.” Diye mırıldanırken Alex’i dinlemiyordu bile.
Alex’in tek kaşı kalkmış cevap bekler halde ona dik dik bakan bakışlarını fark eden Kyu pes etmiş bir halde :
“ Ne yani annemin dükkânına gelmek için senden mi izin alacağım?“ derken Alex’in bakışlarında hiçbir değişiklik olmadığını fark etti. Daha fazla uzatmadan içinden gelenleri söyledi.
“Tamam aklımdan çıkmıyorsun kaç gündür deli olacağım. Anlam veremiyorum. Sürekli aklımdasın. Sesini, tenini unutamıyorum. Senin yüzünden çikolata bile yiyemiyorum artık.”
“Nedenmiş o ? “
Mağrur bir gülüşle :
“Neden mi? Hiçbir çikolatanın tadı senin dudaklarında yediğim ki kadar güzel değil. Senin tadın bir başkaydı.” Derken Alex’in yüzünü avuçları arasına almış, baş parmağıyla Alex’in dudaklarına dokunuyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Game 2...
Fanfiction"Bir oyun gibi bağımlılık yapıyorsun her zerremi ele geçirdin. Beynim, kalbim senin oyun alanınmış gibi. Her yerime hükmediyorsun. Ve bundan rahatsız olacağıma tam tersi hoşlanıyorum. " ..