Karşımdaki kadınla asla iletişime geçmeyi düşünmüyordum, en azından annem odadan çıkana kadar. Anneme bunu yapmayı başaran ilk kişiydi. Bende çok beklemeden seni soran herkese yaptığım gibi seni anlatmaya başladım sevgim. Beni dinledi, iki saatte sürse beş saatte sürse dinledi. O bana inanıyor, gerçek olduğunu biliyor değil mi? Hatta bana beraber gittiğimiz yerlere gidebileceğimizi söyledi biliyor musun? Belki zorla aklına koymuş olabilirim ama sonuç olarak ikna oldu değil mi? Jungkook gideceğimizi duyunca öyle sevindi ki bilemezsin!
Ve ben şimdi bizim yerimizdeyim.
Ama yoksun. Neden yoksun güneşim?
Derin bir iç çektim gözlerimi etrafta dolaştırarak. Neden gelmiyorsun, Taehyung? Aynı yerdeyim. Bizim yerimizde... Gelmemek için bir sebebin mi var yoksa?
İlk öpüştüğümüz köşe, ilk seviştiğimiz yatak, ilk hikayemi anlatışım, ilk yaralarıma yıldızlar çizdiğin köşe. Buradayım Taehyung ama neden sen yoksun?
Neden bana gelmiyorsun, Taehyung? Gel artık.
Ağaç evimiz hala aynı ama duygularımız eksik Taehyung, biz eksiğiz. Biz yarımız, biz yarım kaldık. Evde kimse yok.
Köşeye attığımız minderlerin üstünde sen ve benim otururkenki hayalim düşünce gözlerim dolu dolu mutlu karemize baktım. O zamanlara dönmek için her şeyimi verirdim. Her şeyimi.
Etrafta gezinip anılarımızı yad ettim bugün -tabii yanımda sürekli sorular soran bir kadın olmasa daha iyi olurdu ama neyse- beraber gittiğimiz atari salonuna gittim, eşyalarımızı aldığımız bakkal, beraber alışveriş yaptığımız mağazaya gittim. Aldığımız gömleği ve şortu hala saklıyorum sen gelince, yani en özel günümüzde, giyeceğim sevgim.
Ha bi' de tanıştığımız parka gittim. Hala sen kokan parka. İsimlerimizi yazdığımız kaydırağa gittim. Senin ismin silinmişti sevgim, sanki hiç yazılmamış gibi silinmişti. O koca götlü çocuklar kaydıraktan kayarken silmişti kesin! Sinirlendim o an, sen yoksan bende olmazdım ki. O an aklıma yanımdaki kadından kalem almak asla gelmedi. Kendi adımı sildim. Evet sildim, sen yoksan ben nasıl olabilirim ki sevgim? Hem sen dönünce beraber yazardık tekrar. Sen yine adımın kenarına yonca bense adının kenarına güneş çizerdim. Ortamıza da bir yıldız. Biliyorum kulağa çocuk işi gibi geliyor ama ben en çok senin yanında çocuk olmayı sevdim, zaten bu fırsatı sen vermedin mi bana? Sadece senin yanında çocuk olduğum için bunu sorun etmezsin yine değil mi?
Ben bu kaydırakta ağlarken gelmiştin, arkamdan kayıp yere düşürmüştün beni, hıçkırıklarımın arasından zar zor konuşmaya çalışarak sana küfürler yağdırmıştım. Sense kahkahalarla güldün. İşte o an, o an aşık olduk. Ben ağlamaya devam ettim sense gülmeye. Beraber ismimizi yazdığımız kaydırak bizi tanıştıran yerdi. Ardından beni küçükken hep gittiğim ağaç eve götürdün. Burayı unuttuğumu sanıyordum ama sen bana tekrar hatırlattın. Orası ve ben senin evinmişiz, beni evine kattın. Yuva olmaya çalıştık seninle ve oldukta. Sen benim hayatımı kurtardın, o gün kaydırakta elimde sıkı sıkı tuttuğum camı canımı hiç acıtmadan aldığında hayatımı kurtardın, beni severek hayatımı kurtardın Taehyung. Şimdi tek isteğim eve dönmen ama gelmiyorsun. Gelmiyorsun sevgim, gelmiyorsun. Artık gelmelisin.
Günün kalanında psikiyatrist elime en sevmediğim renk bir defter ve kalem tutuşturup bu defteri bir amaç uğruna kullanmamı istedi. Her gün en fazla bir sayfa yazabilirmişiz. En başta seni anlatmak istedim, sonra aklıma her gün sadece bir sayfa olması gerektiği gelince bu fikirden vazgeçtim. Sen bu deftere sığamazdın sevgim. Sen bu defter için çok büyüktün içimde. Bende bu defteri seni bekleme sürecimi anlatmak için kullandım. Defterin yarısında geleceğinden emin olarak başladım bu deftere.
Sen beni bekletmeyi sevmezdin ki hemen gelirdin. Sana inanarak başladım bu deftere, şimdi ilk cümlesiyle başlayacağım defter bizi buluşturacak defter olacaktı. Bu çirkin yeşil defter ikimizi buluşturacak ve acılarıma son verecekti. Verecekti değil mi sevgilim?
17 Kasım 2021
Bu seni beklediğimi belgelememin ilk günü sevgim. Avucum kadar bi' kağıt parçasına nasıl bunu aktaracağım bilmiyorum ama yapacağız bir şekilde!
Öncelikle seni hala öküzler gibi sevdiğimi bilmeni isterim. Zaten biliyorsundur ama ben yine de söyleyeyim dedim. Tam hatırlayamıyorum ama sanırsam sekiz aya yakındır hastanedeyim. Yani sen gittiğinden beri sekiz, tam sekiz ay geçmiş. Sen gittiğinden beri hayatım adeta yokuştan aşağı düşen bi' poşet elma gibi hissettiriyor. Sensiz yuvarlanıyorum da yuvarlanıyorum. Sensiz kalmak çok zor. Adeta sigara gibi beni kendine bağlayıp gittin Taehyung. Ama biliyor musun, hayalin bile beni hayata tutunmaya yetti. Geleceğin günün hayaliyle yanıp tutuşurken beni ölmemeye iten tek şey yine sendin. Hayalin bile beni hayatta tutmaya yetti Taehyung.
Güneş gibi hayatıma doğup ardından bi' daha doğmadın. Bense buna bile aldırış etmedim. Geleceğin günün hayaliyle yanıp durdum. Sonuçta kutuplarda üç ay -üç ay olup olmadığından hiç emin değilim, açıkçası umrumda da değil- gündüz, üç ay -dediğim gibi umrumda değil- geceydi. Ben o gecenin geçmesini bekleyen yoncandim. Bekliyorum güneşim, geleceksin biliyorum. Geleceksin değil mi sevgim? Seni özledim...
Defteri kapatıp yatağıma uzandım ve gözlerimi yıldızlara diktim. Yazmak iyi gelmişti, bir gün bu defteri Taehyung'la okuma fikri daha iyi gelmişti açıkçası. Gözlerimi sanki yıllardir ilk defa huzurla kapatıyormuş gibi hissederek kapattım, yarın sevgilimin gelmesini ümit ederek.
☆
bu bölümü düzenlemeyi reddediyorum
ŞİMDİ OKUDUĞUN
you drew stars around my scars, taekook
Short StoryŞayet dünya kırılmış kalpler için cehennemdi, bu cehennemin kor ateşlerinde yanan ise Jungkook'tan başkası değildi. angst