Okulun ilk günü olduğu için tören biraz uzun sürmüştü, şuan ise kendi sınıfımı bulmaya uğraşıyordum. Yaklaşık on dakika kapılardaki listeleri tek tek okuyarak geçti zamanım ve sonunda adımı gördüm alelade bir listede. kafamı kaldırım şubeme baktım.
9-B
Bakalım bana neler getireceksin sınıf?
İçeri girerken nefesimi tuttum benden önce bulmuş ve yerleşmiş insanlar vardı. Arka sıraların birinde babamın arkadaşının kızı olan Esma'yı gördüm. Acaba beni hatırlar mı? Yanına otursam olur mu? Zaten başka şansım da yok gibi duruyordu.
"Esma,merhaba yanın boş mu acaba?"
"Evet evet gelsene." dediğinde derin bir nefes aldım ki az kalsın bu nefes sonucu boğuluyordum çünkü kapıdan salına salına giren ve tereddütsüz bir şekilde oturan Selen'i gördüm. Onun ardından giren birkaç oğlan ve her birini tanıdığım kızlar girdi sınıfa.
Merve, Eda , Deniz , Selin.
Önüme Merve ve Eda otururken onların önüne ise Selin ve Deniz oturmuştu. Ee ben burada ki herkesi tanıyorum, bu nasıl iş?
insanları incelemeyi sınıfa kocaman göbeği olan tatlı bir hoca girene kadar bırakmadım.
"Günaydın arkadaşlar."
"Sağ ol." dedik hep bir ağızdan. Ve biz hiçbir zaman bu kadar bir arada olmadık.
"Ben fizik öğretmeniniz Orhan Okçay :), inşallah bu sene sizlerle fizik derslerini güzel bir şekilde işleyeceğiz. Sıradan tanışalım mı?"
Hayıııır! En sevmediğim kısımdı. Zaten bıraksalar herkes birbirini tanıyacaktı ne diye uğraşıyorlardı ki anlamıyorum.
...
Sonunda öğlen arasına gelebilmiştik. Ve ben gün içinde o kadar çok sıkılmıştım ki kendi kendime düşündüm.
Bu dört yıl nasıl geçecek bu okulda?
tek başıma yemeğimi yerken bizim dörtlü kızları gördüm. ve önüme döndüm evet yine yalnızdım. şaşırdık mı hayır.
Öğleden sonra derse girdiğimiz hiç olmadığım kadar mutsuzdum, ilk günüm berbat geçiyordu. ve ben her an bitse de gitsek modundaydım. Son iki ders biyolojiydi. kafamı kaldırdığımda sınıfa kocaman bir hoca girmişti. yürüyüşünün şiddetinden arkasında kalan beyaz önlüğü pelerin gibi duruyordu. bu pelerinli hocayı geçen seneden tanıyordum ve sanırım biraz korkuyorum da. pek sinirli durmuyoru ama kocaman adamın içinden de pamuk gibi birisi çıkmazdı heralde.
"Merhaba gençler ben biyoloji hocanız Serkan Gün :) , Allah izin verirse sizinle bir sene boyunca biyolojiyi çok iyi kavrayacağız, konuları halledeceğiz. Beni bir abiniz olarak görebilirsiniz, anlıyorum şimdiden alışmanız zor ama inşallah en kısa zamanda alışırsınız."
Serkan Hoca... Sevmiştim. Sanırım.
...
Okul başlayalı neredeyse bir buçuk ay oldu bu geçen sürede matematik hocamızla baya bir tatlı sürtüşmeler yaşıyordum, Esma'nın yeri ise şuan boştu daha okulun ilk ayından sınıfımızdaki Ahmet adında bir oğlanla sevgili olunca onun önünde yani Selen'in yanında oturuyordu. Doğal olarak ben yine her zamanki gibi tektim.
Arada öğlen aralarında bahçeye çıkıp insanları izliyordum, beden derslerinde bazen oyunlara katılıyordum. Bizim dörtlü grupla konuşmaya başladım ama onlar Esma ile takıldığım için bana biraz uzak davranıyorlar gibime geliyor... Bu arada onlar hakkında düşündüklerimin hepsi ön yargıymış. Sınıfta bir oğlan var tam bir ergen, kanı fokur fokur kaynıyor ve asalakmış gibi davranıyor, belki de öyledir.Adı Enfal, onu hiç sevmedim. Benimle uğraşmaya başladı ama ses çıkartmamaya özen gösteriyordum ama en fazla bir gün daha dayanabilirdim.Umarım ağlamam.
Öğlen arasıydı Esma beni yanına çağırdı voleybol oynamak için kırmak istemedim. Bahçeye indiğimizde bir tane voleybol topu vardı ve onunla da okulun ilk günü gördüğüm tuhaf(!) çocuk futbol oynuyordu.
"Topu alsana Türkü?"
"İsteyebilirsin."
"Sen neden istemiyorsun peki ya da ikimiz isteyebiliriz mesela?"
"Olmaz."
"Niye acaba?"
"Ahmet kızar."
Ne tarafa iğreniyoruz?
Cümlesine göz devirip uzun boylu oğlanın yanına gittim. Bahçede bir tek biz vardık. Kalbim öyle hızlı atıyordu ki duymasından gerçekten korktum. Yanına ulaştığımda bana baktı ancak hala topu evirip çeviriyordu.
"Şey topu alabilir miyim?"
"Bilmem alabilir misin?"
"Verirsen tabi alabilirim."
"Voleybol mu oynayacaksınız?"
Yok halay çekicez.
"Evet."
"Beraber oynayalım gelin."
Böyle dediğinde gözüm korktu çünkü 1.90'lık biriyle voleybol oynamak benim gibi minnak kızlar için çok fazlaydı hele ki toptan korkuyorsanız.
Kabul ettim ve sahaya geçtik Esma ile ben aynı takımdaydık, o ise tek. Sanırım adı Mehmet. Evet evet Mehmet.
Topu servis attığında o kadar sert atmıştı ki karşılamaktan korkup kenara çekilmiştim zira o topun kafama çarptığını düşündüğümde beynim dağılıyordu.
"Biraz daha yavaş atsan olmaz mı?"
"Tamam denerim." dedi gülümseyerek.
Tekrar attı bu sefer karşıladım ama ellerimi hissetmiyordum. kendi kendime söylenirken bana güldü. O an çok değişik hissettim, evet sadece değişik...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Güz Gülleri
Non-FictionKimsesiz biçare kendimi yollarda, sokaklarda ararken rastladım sana. Olmazdı, oldurduk. Ben gittim kendimden sen peşimden, kovaladık birbirimizi. Ben sevgiye muhtaç beş yaşındaki küçük kız sen kırgın kalbimin merhemi. Türküyüm ben, annemin hasret t...