Benden olsa olsa göl olurdu; onunla kıyaslanmam mümkün müydü? Adı gibi denizdi o; tüm o dalgalara, büyük güce rağmen sakinleştiren ve insana güven veren deniz. Gölden ne beklenirdi ki? Kime huzur verdiği görülmüştü? Gücü neydi? Es kaza içine düşsen seni boğulmaktan daha iyisine götürmezdi. Pisti de, deniz gibi kendini temizleme gücü bahşedilmemişti ona. Birkaç insanın hatasıyla iğrenç bir şeye dönüşebilirdi. Ve ben göldüm. Birkaç insanın hatasıyla mahvolmuş, kirlenmiş bir göl. Kendini aklamaya yetkisi olmayan, olduğu yerde sayan bir göl. Fakat kesinlikle güçlü değil.
...
"Ama sana gelince... Sen öyle farklısın ki. Sana baktığımda, dünyanın artık yuvarlak değil de engebeli bir düzlük olduğunu düşünmeye başlıyorum, her yerde uçurumlar varmış gibi. Ve sen o uçurumlardan birinde-belki de en büyüğünde-, güçlü bir dal parçasına sıkı sıkıya tutunmuşsun, yukarı çıkmayı reddediyorsun. Rüzgâr önce iyice bir sataşıyor sana. Düşürmek için esebildiğinin en kuvvetlisiyle geliyor yanına. Ona kesinlikle karşı koymuyorsun. Ellerini o daldan hiç çekmiyorsun, ama çabalamıyorsun da. Rüzgâr bir süre sonra pes ediyor ve daha yavaş esmeye başlıyor. Sense hâlâ yukarı çıkmak için çabalamıyorsun. Keza düşmek için de... Sana bakınca görebildiğim şey bu."
...
Esasında insan; korkunç, vahşi ve özünde evcilleştirilemeyen bir hayvandan başka bir şey değildir. Ve onun diğerleriyle olan ilişkisi tuhaf bir hayvan içgüdüsünden ileri gelir.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayvan İçgüdüsü
Teen Fictionİsteksizlik damarlarımda dolanan uyuşturucu bir madde ya da kötü huylu bir kanser hücresi gibi tüm sistemlerimi ağır ağır, acıta acıta sarıyordu ve ben sadece, öylesine bir şeymişçesine izliyordum. NOT: 2014'te yazıldı. Şu anda kesinlikle istediğim...