X || final

285 41 20
                                    

o günden sonra aiden, alp'i görmemişti. gerçi evden çıktığı da yoktu.

bugün kanada'ya uçacaklardı.

dolunay bavulu toplarken aiden pencereden dışarıyı izliyordu.

yağmur yağıyordu.

küçük su birikintileri her düşen damlada dalganıyordu.

"beni göle götürmedi." dedi sessizce.

"efendim tatlım." dedi dolunay. onu duyamamıştı.

"bir daha gelmeyelim buraya." dedi.

dolunay uğraştığı şeyi bıraktı.

"mutlusun sanıyordum." dolunay aiden için endişelendi.

"değilim. buradaki kimse benden hoşlanmadı." dedi aiden.

"arkadaşın vardı." dedi dolunay. yanlış bir şey söylemek istemediği için temkinli yaklaşmaya çalışıyordu.

"artık beni sevmiyor." aiden omuz silkti ve yerinden kalktı. yağmurluğunu giyip dolunay'ın seslenmelerini umursamadan parka koştu. salıncaklar ıslaktı ama yine de oturdu.

ne kadar sallandı bilmiyordu. gözleri kapalıydı ve yüzüne damlayam su damlalarının içinde gözyaşları da vardı. en son büyükkannesi ölünce ağlamıştı. dolunay onu mutlu etmek için her şeyi yapıyordu. ama artık büyümüş hissediyordu. aşık olmuştu ve reddedilmişti. alp kız olmadığını anlamış mıydı. bu yüzden mi gitmişti? göğüslerine dokundu. yaşıtlarından kız olanların göğüsleri de onunki gibiydi. nasıl anlamıştı ki. belki de yalnızca beni sevmiyordur.

bir anda yağmur kesilince kafasını kaldırdı. rengarenk bir şemsiye ile karşılaşınca tutan kişiye çevirdi bakışlarını. alp gelmişti.

"sana bir hediye vermezsem doğru olmaz." dedi. aiden anlamadı.

"televizyonda erkekler hep sevdiği kızlara yüzük veriyorlar. ben de sana yüzük vermek istedim. ama param yoktu. para kazanmak için amcamın fırınında çalıştım." alp yüzünde kocaman gülümsemesiyle hızlıca konuşurken aiden tamamen şok olmuştu.

"işte şunu tut." dedi ve şemsiyeyi aiden'a uzattı. dizinin üzerine çöküp avucunun içindeki küçük yüzüğü prensesine sundu.

aiden ağzından bir hıçkırık kaçmasına izin verip yüzüğü aldı. üstünde minik pembe taşlar vardı ve tam ortada küçük bir çiçek.

"sonsuza kadar seni seveceğim prensesim. sana kurbağa prens sözü veriyorum."

aiden şemsiyeyi atıp küçük oğlana sarıldı.

avucunda sıktığı yüzük ve kollarının arasındaki beden...

bu anı asla unutmayacaktı.

ayrıldıklarında yüzüğü parmağına taktı.

alp yüzüğün nasıl durduğuna bakmak için elini tuttu aiden'ın.

" çok yakıştı." dedi.

her ikisi de çok mutluydu.

biraz sonra dolunay geldiğinde aiden gitmek zorunda olduğunu hatırladı.

alp'e yaklaştı ve dudaklarını onun dudaklarına değdirdi.

önceden onun yanağından öpmüştü ama bu daha çok yüz kızartıcıydı.

alp bir kızı öptüğünü düşünüyor olabilirdi ama ikisi de erkekti. aiden bunu biliyordu.

"teşekkür ederim." dedi ve koşarak dolunay'ın yanına gitti.

alp çamurda otururken yarım bir gülümsemeyle onun gidişini izledi.

onu bir daha göremeyeceğini çok geç olduğunda anlayacaktı.

ama şimdilik yalnızca uçuyordu.

princess's dream ¦ bxb ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin