Aynada kendime çeki düzen verirken arkamdan belime dolanan kolları hissettiğimde gülümsedim.
"Ne yapıyorsun, Zaynie?" diye sorarak ona döndüm ve kollarını üzerimden çektim.
"Alıştırma yapıyorum."
Kahkaha atarak koluna vurdum ve gömleğinin yakasını düzelttim. "Sadece tek bir gün için sevgilimmiş gibi davranacaksın, abartma."
Gözlerini devirdikten sonra iki saattir uğraştığım saçlarımı bozduğunda çığlık atarak yeniden ayna karşısına geçtim.
"Ben de bunu anlamıyorum ya! Herif seni sevgilisiyle tanıştıracak sadece- doğruyu söyle kendini ezik hissetmemek için mi yapıyorsun?" dedikten sonra suratını buruşturarak baktı bana. Derin bir nefes alarak ona döndüm.
"Herkesin gözünde sakar, tembel, işe yaramaz olmaktan sıkıldım. Evet!, diyeceğim, ben de sevgili yapabiliyorum! O kendini beğenmiş, evde kalmış, kız kurusu Chloe'nin bile öğrenmesini sağlayacağım. Bana geçen gün tembel dedi, biliyor musun? Kim tembel, görecek o! Yani tamam biraz tembel olabilirim ama eğer bir işe yaramasam, Harry beni neden yanında tutsun? Değil mi-"
"Louis, Tanrım! Kes sesini! Biliyorum benim gibi biriyle sevgili numarası yapmak bile seni heyecanlandırıyor ama bendeki de beyin." diyerek odadan ayrıldığında kafamı onaylamazca iki yana salladım. Zayn Malik, kendisini övmeden birkaç dakika geçirirse ölürdü.
Saçımı düzeltebildiğimde aynada kendime son bir kez baktım ve odadan ayrılarak salonda beni bekleyen Zayn'in yanına adımladım.
Unutma! Gevezelik yapmak, sakarlık yapmak yok! Konuş ama boş konuşma! Acaba elimi kolumu bağlatsam mı Zayn'e? Çünkü herhangi bir sakarlık, yanında rezilliği de getirirdi! Kelebek etkisi dedikleri şey benim için geçerliydi, minik bir sakarlığım bir bakmışım büyük bir çığa dönüşmüş ve beni yutmuş...
"Sen yine ne geçiriyorsun aklından, boş boş bakıp gözünü duvara dikiyorsun. Hey!" diyerek elini gözüme sokmak istercesine sallayan Zayn'e baktım.
"Ellerimi bağlasak mı, Zayn?"
Gülerek kolunu omzuma attı ve beni kapıya yönlendirdi. "Merak etme ben sana göz kulak olacağım. Muhteşem Zayn Malik yine iş başında, evet bebeğim!"
Gözlerimi devirdim ama gülüyordum. Zayn ile çocukluk arkadaşıydık ve üniversite dahil tüm okulları birlikte okuduk. Üniversite'yi Londra'da okumuş ve burada yaşamaya devam etmiştik, bir düzen kurmuştuk. Onun her haline alışmayı da lisede öğrenmiştim.
Elimle ileriyi gösterip gözlerimi kıstım. "Gidelim, Watson!"
"Bence buranın Sherlock'u benim. Mükemmel bedenime anca baş karakterlik yakışır."
Göz devirdim. Yeniden.
------
Arkadaşlar salak ve sakar olduğum konusunda hemfikiriz değil mi?
Çünkü ben gerçekten salağım.
Harry'i bir saat bekletmek zorunda kalmıştık çünkü sivri zekâlı ben, konumu yanlış girmiş ve il dışına kadar gitmiştim. Daha sonra Harry aramış ve nerede olduğumu sormuştu, ben de bulunduğum yeri söyleyince de aralıksız beş dakika kahkaha atmış ve konum göndermişti. Her ihtimale karşı da geri kalan yolu Zayn sürmüştü.
Şu an ise araba anahtarını valeye verip içeriye geçiyorduk ve açıkçası ben biraz stresliydim. Neden olduğunu bilmiyordum ama nedense bir huzursuzluk içime çökmüştü ve kalkmıyordu.
Restorana girdiğimizde bize el sallayan Harry'nin yanına vardık ama ondan başka kimse yoktu.
Suratındaki gülümsemenin koluna girdiğim Zayn'i görmesiyle adım adım soluşunu izledim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SKIPPER || Larry five-shot
FanficHarry Styles, kızların idolü, ünlü ve milyarder şarkıcı, hayırsever bir adam. Louis Tomlinson ise, bilirsiniz o Louis Tomlinson'dır. Harry Styles'ın geveze, sakar, üşengeç ve bir o kadar tatlı menajeri.