Boşuna yolma papatyanın çiçeklerini hiç umut yoksa bu aşkta. Umudunu yitirmemek gerekir bunu biliyorum ama bu saatten sonra umut etmek bana işkence olur.
Çok küçüktüm onu sevmeye başladığımda beraber büyümüştük. Göz göze gelmeye utanıyordum kıyamıyordum bakmaya. Gerçek sevgi sabırdır, her şeye dayanır. Affeder, çabalar, gerektiğinde susar, kabullenir ama asla bitmez. Benimkisi ölmeyen sevgiydi ona. Ama derler ya her aşkta bir taraf daha çok sever neden bilmiyorum ama hep öyle olurmuş. Hep beraber gittiğimiz yer vardı küçücükken, yem yeşil bir bahçe. Oraya giderdik hep Doğanın babası yine Doğaya Kötü davrandığında. Babası çok içerdi annesine ve Doğaya kötü davranırdı ve Doğa arka bahçeden kaçarak oraya giderdi. Ben hemen karşıdaki apartmanda kaldığım icin görürdüm, bisikletimi alır giderdim yanına.
O ağlamayı hiç hak etmiyordu çok güzel kalpli bir kızdı. O ağladığında ben içimden "büyüyünce onu hiç üzmeyeceğim" derdim. İnşallah beraber evlenmekti hayalim.
Bir gün Bahçede otururken arkadaşlarımla, karşı tarafta bağrışma seslerini duydum ve hemen kostüm, babası yine içmiş galiba diye düşünüyordum. Hızlıca içeriye girdim kapı açıktı, "doğa?" Diye seslendim. Doğanın babasının elinde bir silah vardı, annesi yerde kanlar içinde yatıyordu "ARZU TEYZE!" diye bağırdım. Doğa yerde annesine sarılıyordu "annemmm bırakma beni nolur annecim" diye bağırıyordu. Hangi cesaretle bilmiyorum ama 17 yaşındaydım ve hızlı bir şekilde Doğanın babasındaki silahı, elinden vurarak yere atim. "Ambulansı araaaa nolur Burak nolur" diye ağlıyordu Doğa. Hemen oturdum Doğanın yanına ve cebimdeki telefonu çıkardım, elimin nasıl titrediğini gördüm neler olmuştu az önce, neden yaptı bu adam böyle bir şey, yaşayacak mi Arzu teyze. Kafamda binlerce soru işaretleri vardı. Ambulansın siren sesleri geliyordu, hastaneye götürüldü Arzu teyze. Ben hemen abimi aradım beni götürmesini istedim, ve hemen götürdü ama maalesef çok geçti Arzu teyze dayanamamıştı.
Doğa hastane koridorunda ağlıyordu, elleri kanlı "Annemmm annneemm" diye bağırıyordu. Kostüm ağlayarak yanına başını göğsüme yasladım "gececek hersey Doğa gececek" dedim. Babasını polisler götürmüştü o adam artık bir daha rahatsız edemezdi Doğayı. Arzu teyzem daha o kadar gençti ki herseyini aldı Doğanın elinden ve öyle rahat bıraktı.
Doğanın hiç görüşmediği kuzeni geldi hastaneye ve Doğayı götürdü. Cenaze işlemleri başlattıldı ve bi kaç gün onu göremedim, çok özlemiştim onu ne zaman gelecekti. Her gün çiçekli bahçeydi gittim belki oraya gelir diye, ama hiç gelmedi aylar geçti ve sonunda anneme haber gelmişti "Doğa öyle Burak diyor eğer gelebilirse Ankara'ya gelebilir mi, Doğa psikolojik tedavi altına ve desteğe çok ihtiyaçı var" dedi kuzeni. Onu çok özlemiştim Doğayı görmek için sabırsızlanıyordum. Arabamı aldım ve İstanbul'dan Yola çıktım. Ankaraya varınca hemen aradım Doğanın kuzenini ve küçük bahçeli bir eve yolu tarif etti. Ve salıncakta Doğa oturuyordu, çok mutluydum çok başka bir şekilde anlatamazdım duygumu. Doğa beni görünce koşup sarıldı bana "Buraakk çok şükür" diye köstü yanima.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Meyus
RomanceÖzlemle dinlenen bir masaldan farksızdı çocukluk. "Çok küçüktük severken, nerden bileceksin ki birinin aniden giderken". Burak ve Doğanın aşk hikayesi, delice seven iki gencin kavuşamadığı hikayesi. Çocukken her şeyin sahibi olmak için büyümek iste...