Sosyal sitede o gün masada kim var kim yok ise gezdi lakin Kim Minseok yoktu. Bu tamamen plan dışıydı. Onun gibi bir üniversite öğrencisinin nasıl olurdu da sosyal hesabı olmazdı ki?
"Olmaz zaten onun." dedi Ryewook, niyesini açık açık soramadı Jongdae. Çünkü kendisinin bile emin olamadığı şeyi büyüğüne açamazdı üstelik annesi onu biliyordu, bir şekilde iletişimleri vardı.
"Bizim yaşlarımızda herkesin var. Minseok abinin olmaması ilginç doğrusu."
Jongdae, bir yandan diğerini ucundan ucundan süzüyordu ingilizce ödevini yaparken. Ryewook testte bir soruya takılmış formülün birini silip diğerini yazıyordu. Bir aralık durdu ve Jongdae'ye uzun uzun bakıp başını salladı. Jongdae tedirginlikle ödevine daha çok yumuldu.
"Şu pörfek kontinyus tens'in Allah belasını versin." diye yakındı, geçmiş ile şimdiyi bu kadar parçalamaya ne hacet vardı.
"Zamanı bu kadar parçalamak aslında geçmişte henüz halledilmemiş işleri olanların uğraşı..yok yok takıntısı. Kim ne derse desin Freud haklı."
Ryewook ona kıs kıs güldü, "aynı Minseok gibi konuştun."
Jongdae'nin yanaklarını alev bastı ve tutamadığı bir heyecanla, "nasıl!?" dedi. Sesinin kontrolsüz derecede yüksek çıktığını farkedince hemen eğdi başını defterine. Çok mu tepki vermişti? Böyle fazla mı ilgili görünmüştü? Yoksa Ryewook da farketmiş miydi bir şeyler olduğunu? O gün KyungSoo ile apar topar çıkmış sonrasında rahatsızlığına dair bir şeyler kıvırmışlarsa da tam olarak konuşulmuş değildi.
"Fikren bohemdir. O yüzden sosyal hesabı yok sanırım. Kedisi ile takılmayı daha çok seviyor. Pek fotoğraf çektiğini de görmedim. Sadece durup ânı seyreder, dinler. O kadar. Hayattan gelip geçiyormuş da öylesine bir durup dünyaya bakmış gibi yaşıyor. Üniversitede bir bölüm okumasına hâlâ şaşırıyorum."
Jongdae, onun hakkında KyungSoo'dan hiç duymadığı şeyler öğrenmesiyle biraz heyecanlanmıştı. Daha fazlasını duymak, öğrenmek istiyordu fakat..
Telefonuna iç çekerek baktı. Numarası da yoktu. KyungSoo belki Jongin sayesinde bulabilirdi fakat emin olmadığı bu şey yüzünden bu kadar dallanıp budaklansın istemiyordu, daha fazla kişi dahil olmamalıydı.
Emin olsa bile ne diyecekti ki büyük oğlana? Şey galiba ben biraz şeyim ve senden şey oldum.. o da kesin şey olurdu zaten kendisinden..
Hem numarasını alsa bile ne yazacaktı ki?! Arayamazdı da oğlanı. Ortada iki laf konuşmuşluklarından başka muhabbetleri de yoktu.
Yol yakınken vazgeçeyim bu işten diye dikti gözlerini tavana, geriye uzandı sırtüstü, ellerini başının altına yasladı. Onu hayal etmek istediğinde artık yüzü daha bir silik ve sesi başka başka seslere benziyordu. Bazen KyungSoo'nun sesi ile karışıyordu bazen Ryewook'un..
Çünkü onlarla daha çok konuştun dedi kalbine yakın yerden göğsünden yükselen bir itiraz. Belki onunla biraz daha konuşmuş olsaydı daha çok hatırlardı. Sesi ölçüt olmaktan çıkardı.
Peki ya yüzü dedi, yüzünü neden hatırlayamıyorum.
Aynı yerden yükselen itiraz bu kez de oğlanın yüzüne doğru dürüst bakmamakla suçluyordu onu.
İyi de o zaman nesinden etkilendim ben bunun.. içine içine döktüğü itirafla elini ağzına kapadı sanki sözler dilinden taşmış gibi. Neyse ki..
Ryewook testi bırakmış telefonunda bir oyuna dalmış görünüyordu.
Ryewook'a hiç o gözle bakmamıştı. KyungSoo'dan da o şekilde hiç etkilenmemişti. Bu etkinin ona has olup olmadığını merak ediyordu. Gerçekten erkeklerden mi hoşlanıyordu yoksa ondan mı? Ortaokulda beğendiği kızlar olmuştu. Lisede yanyana oturduğu kıza açılacak olmuş fakat annesi sağolsun sınıf toplantısında sırasının değişmesini isteyip bir kızla oturmasına karşı çıkmıştı. Ve bu ilişkisi de böylece başlamadan bitmişti. Gönül işlerinin hiçbir yerinde erkekler kadar kızlar da yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aynada Ekşi Görünmeyen Limon
FanfictionKim Jongdae gençliğinin on yedisinde derdi halı saha maçına gitmesine izin vermeyen annesi değil gay olduğu ya da gay olamadığı idi. Yine de annesinin, halı saha maçına gitmesine izin vermeyişine de çok içerler.